Bölüm şarkısı~ maNga-Dünyanın Sonuna Doğmuşum
9. Bölüm: GEÇMİŞ KRİZLER
Gariptir ki kötü anılırım olan bu eve geldiğim zaman, hissetiğim şeyler -başka birinin evinde kaldığım zamankinden- farklı hissettiriyordu. Belki de ne kadar kötü anılarım olursa olsun şu durum hiçbir zaman gitmiyordu; evim evim güzel evim. Sonuçta istediğim zaman bir şeyler atıştırabiliyor, uyuyabiliyor, kalkıp salakça hareketler yapıp dans edebiliyordum. Hatta canım sıkıldığı için havaya nah bile çekiyordum. Şu duvarlarda nah çekerken çıkardığım seslerin hatırası vardı.
Saçma salak düşüncelerimden kurtulup kitap okumaya geri döndüm. Sabah kahvaltı yaptığım gibi kendimi eve atmıştım. Aslında orada oldukça çok eğlenmiş, kendimi sıcacık bir aile evinde olmanın mutluluğunu yaşamıştım. Ama her şeye belli bir süreden sonra elveda dediğimiz gibi o aileye de bir süreliğine elveda demiştim.
Ne kadar rahat bir insan olursam olayım, benim olmayan bir evde sığıntı hissetmemek imkansız gibi bir şeydi.
Hava çoktan kararmıştı, kendime hazırladığım basit akşam yemeğini de çoktan yemiştim. Hafiften hissettiğim açlık ile kitabı komodine indirdim ve ayaklanıp odamdan çıktım. Mutfağa adımladığım sırada, gece yatarken Aras ile yaşadığım saçma olaya gülüyordum.
Gece uyurken Aras uyanıp tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra odaya geri dönmüştü. Uyku mahmurluğu ile onun yatağına yattığımı unutmuş ve birden ağır bedenini üzerime bırakmıştı. Tabii bunlar olurken ben fosur fosur uyuyordum. Debelenerek uyandığımda o da anca durumun farkına varıp kısaca özür dileyip yerine geçmişti. Uykusu hiç açılmamış olsa gerek anında uykuya dalmıştı. Açıkçası bende onun gibi çok uzatmayıp hemen uyumuştum. Sabah kalktığımda ise olaylar biraz karışık gelmiş, rüya gibi hissettirmişti.
Mutfağa vardığımda, kendime pratik bir sandaviç hazrıladım ve salona doğru ilerledim. Kolay kolay gidip oturmadığım bu odaya gitme isteği gelmişti. Belki biraz televizyon izleyebilirim düşüncesimdeydim. Işığı açmadan direkt kendimi koltuğa attım ve sehpada ki kumanadayı alıp televizyonu açtım. Kanal kanal gezerken birden ilgimi çeken bir diziye denk gelince orada durdum. Konusu tamamen entrika üstüne kurulmuş bir diziydi.
Dizi izlememin ardından bir saat geçmesine yakın dış kapının açılma sesini işittim. Dayımın geldiğini bildiğim için televizyonu kapattım ve ayaklandım. Onunla yüz göz olmak istemiyordum çünkü. Tam salondan çıkacaken dayımla denk geldik, gözleri usulca gözlerimi bulduğunda kafamla selam verdim ve "Hoş geldin dayı," dedim.
Kafasını aşağı yukarı salladı, bu hareketiyle bir kaç adım atıp yanından geçeceğim sırada kolumdan tuttu. Yutkunup ona döndüğümde ağzını aralayıp konuştu. "Gel içeriye, seninle konuşmak istiyorum." dedi salonu işaret ederek. Mecburen kafamla onayladım ve iyicene ona doğru döndüm. O kolumu bırakırken bende derin bir nefes almıştım.
Dayım önden ben arkasından içeriye girdik. Salonun ışıklarını yaktı ve koltuğa oturdu. Karşılıklı duracağımız şekilde ben de koltuğa oturmuştum. Açık kahverengi gözleri usulca etrafta gezindi, ardından ciğerlerine derin bir nefesi doldurdu ve gözlerini benim gözlerime dikti. Mimikleri, hareketleri ve rahatça göz kontağı oluşturması sarhoş olmadığına işaretti. Uzun zamandan sonra onu böyle ayık görmemiştim. Ne konuşacağını bilmemek beni gererken, tırnağımın etrafındaki etler ile oynayıp onları eşeliyordum.
Elim kıvırcık salarıma gitti, stresle karışıtırıp eğdiğim kafamı kaldırdım ve dayıma baktım. Gözleri az önce karıştırdığım saçlarımdaydı. Yutkunduğuna dair ses duyduğumda gözlerimiz buluşmuş ve gözerinin hafiften dolduğunu düşündüm. Ama emin olamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ IŞIK ALTINDA|BXB
Teen Fiction"Büyük bir sarsıntı ve ardından gelen artçılar... Hangisi tam olarak etkilemişti benim hayatımı? Kimi suçlamam gerek içinde olmadığım geçmişin cezasını çekerken?" Deprem sonucu ailesini kaybeden bir çocuk, dayısı ile yaşamaya mecbur kalırken öğrendi...