21.BÖLÜM: SICAK HAVALAR

45 7 3
                                    

21. Bölüm: SICAK HAVALAR

Şu sıralar kendi evime uğramak dışında her şeyi yapıyordum. Mesela az önce Araslar'ın banyosunu kullanmış çok güzel bir duş almıştım ve şimdi de Aras'ın kıyafetleri ile bahçede oturuyorduk.

Bu havada serin bir şeyler içmek yerine karşılıklı çay içmeyi tercih etmiştik. Ve neden diye soracak olursanız; Türk genleri derim. Kemal amca oturma odasında sağlık ile ilgili bir kitap okuyordu, adamın nasıl kültürlü olduğu buradan belli. Mesela bu mahallenin bakkalı Hamza abi boş vakitlerinde okey oynuyor. Aslında bende okeyden yanayım ama...

"Beraber spora gidelim mi?" diye birden soru alınca Hamza abinin okey oynarken ki keyfi gözlerimin önünden uçup gitti.

"Ne gerek var?" dediğim sırada, Aras'ın beyaz aletletini giydiğim için çırılçıplak olan kollarımla, kaslarımı gösterdim. Tabii buna kas denirse. "Görmüyon mu bu yavruları?"

Bicepslerimi öpmek ile meşgulken Aras: "Ne bu serçe yavruları mı?" dedi alay dolu sesiyle.

"Yürü git be? Bu serçe yavrusu dediğin seni bile kaldırır yarram," dediğimde gözlerini kısıp garip garip baktı.

"Hadi lan, göreyim seni serçe yavrularını. Hemde sevgilinle nasıl konuşman gerektiğini öğrenmiş olursun," dediğinde elinde çayı masaya bırakmıştı.

"Hadi," diyip bende ayaklandım, onun gibi çayımı masaya bırakarak. "Gel şu tarafa," dediğimde masadan uzaklaşmıştım ve tam güneşin altına duruyorduk. Normalde masaya ayarlanmış bir şemsiye vardır güneş için.

Yanıma geldiğinde elini omuzuma attı ve bana yakınlaştı "Altımda ezilmezsen iyidir," dedi yamuk bir şekilde gülümserken.

"Kim kimi altına ezer göreceğiz," dediğimde tek gözümü kırpmıştım.

Minik bir kahkaha attığında yanağımdan makas almıştı. "Şirin şey."

Bu dediğini görmezden gelirken ona arka mı dönmüştüm. "Hadi gel bakalım. İstersen eğilirim, yetişemezsin mazallah," dedim.

Kulağıma doğru eğilip "Bak şimdiden arkandayım," dediğinde nefesi tüylerimi diken diken etmişti. Kan kulaklarıma kadar ulaşmıştı.

Boğazımı temizleyip "Uzatma hadi geleceksen gel," dedim sırtımı ima ederken.

Ellerini omuzlarıma koyup hiç zorlanmadan sırtıma atladığında birden nefesim kesili gibi olmuştu. İçimden bildiğim tüm küfürleri saydırırken "10 adım atarsan sana 200 lira veririm."

Nefes almakta zorlanırken "500," dedim.

"Senin için kolay bir şeyse 200 yeterlidir, daha zor şeylere 500'e iddiaya girelim."dedi.

"Şerefsiz," diye sessizce mırıldandığımda "Efendim," dedi. "Tamam, kabul."
Daha fazla bu ağırlığa dayanamayacaktım. İlk adımı attığımda bacaklarım hafiften titremişti ve bu diğer attığım 4 adımda da aynı oldu. Beş ve altıncı adımı da atarken götüm yırtılacak gibi olmuştı ama zorda olsa dayanmıştım. Geriye kalan 4 adımı ise ne kadar zorlansamda hızlı olsun, bitsin mantığıyla bitirmiştim. Direkt kollarımı serbest bırakttığımda davarın düşmesini beklemiştim ama hala sırtkmdaydı. Koala gibi bans yapışmıştı.

"İn artık sırtımdan," dedim zor çıkan sesimle.

"Hayır," dediğinde sinirlenip kendimi yere bıraktım. Beraber yere düşerken o direkt yeri boylamış ben ise üstüne düşmüştüm sırt üstü.

"Hakettin bunu," dedim nefes nefese.

"Sırtım gitti," dedi ağlamaklı bir sesle.

"Benim de sırtım gitti ben ağlıyom mu?" Ellerimi gözümün üstüne koymuştum güneşi engellemek için. "Hem benim halim kalmadı, kaldır beni." dedim güneşten korunmaya çalışırken.

MAVİ IŞIK ALTINDA|BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin