ÖZEL BÖLÜM 2

48 6 4
                                    

Açlığın kendini hunharca yemek yemeye bıraktığı o özel gün... Her evde yapılmış tatlılar, tabak tabak komuşulara dağıtılmış, durumu o tatlıları yapmaya elverişli olmayanlara ikram edilmiş. El öpmeye köylere, nenelere, dedelere gidilmiş. En güzel elbiseler, yüzlerde tatlı gülümsemeler ile eller öpülmüş o meşhur mendiller her bir küçüğün avcunu bulmuş. İşte o güzel gün bu mahalleye de gelmişti.

Yine günlük gülistanlık bir şekilde sabahı bulan bu mahalle sokaklarda ki çocukların gülüşleriyle şenleniyordu. Mahalleyi saran kolonya kokusu ise herkesin genzinde kalıcı nostaljik bir anıya dönüşüyordu.

Tabii bu mahallenin çocukları, yaşlıları olduğu kadar kanları deli akan gençleri de vardı. Çocukluklarında ki o kocaman heyecen yerini tatlı kıpırtılara bırakmıştı sadece.

Her genç ailesi ile büyüklerini ziyaret etmiş, o kocaman aile sofrasında artık yetişkinlerle oturmuş ve karınlarını doldurmuşlardı.

Ceplerinde aile büyüklerinden -şans getirsin diye- verilmiş bir liralar eşiliğinde evlerine geri dönmüşlerdi.

Kıvırcık saçları eşliğinde yüzünde kocaman gülümseme ile gelenlerden biri de işte o delikanlılardandı. Herkesin bayramını kutlamış, bir tek canı kadar sevdiği dostları kalmıştı. Hep beraber konuşup anlaşıp her zaman ki parkda buluşma kararı almışlardı.

Kıvırcık saçları yine herkesin dikkatini çekerken kısa yolları aşmış o parka sonunda varmıştı. Dostları bir ağacın altında oturmuş, ellerinde teneke kola, önlerinde çekirdekleri ile gülüşüyorlardı.

Ali; "Selamün aleyküm ey mümin dostlarım," diye giriş yaptığında hepsi yüzünlerinde ki neşe li ifadeleriyle ona dönmüştü. Bir kişi hariç. Hasan kafasını kaldırıp da bakamamıştı Ali'ye. Biliyordu, beyaz gömlek en çok ona yakışıyordu.

Hep bir ağızdan Ali'nin selamını alınırken Hasan bakışlarını kaldırmadan karşılık vermişti. Ali hiç vakit kaybetmeden arkadaşları ile bayramlaşırke en sona bilerekten Hasan'ı bırakmıştı.

"Ah gözlerimiz kavuşmadı bugün be Hasan, kuru bir selam aldın hani gerisi." Ali çömelirken Hasan'da yanı başındaki Ali'ye baktı. "En azından bir sarılmalı bayramlaşalım ha?" dedi kollarını iki yana açarken.

Hasan sırıtırken "Bayramlaşalım be Ali'm" dedi ve Ali'nin kollarına bıraktı kendini.

"Eğer harçlık vermememden korktuysan merak etme cebim bozukluk dolu sana da veririz az biraz bir şeyler," dedi Ali geri çekilirken. "Bir el öpmene bakar," derken tek gözünü kırpmıştı.

Fatih birden Ali'nin üstüne atlayıp "Lan hani bize? Gavur evladı mıyız biz?" diye Ali'nin kollarına yapışmıştı.

Kemal kahkaha atarken "Fatih sana anca bayatlamış şeker verilir kardeşim," dedi ve yine kahkaha attı. "El öpmeye gidip yanlışlıkla elalemin nenesinin eline salyanı akıtmışsın," Bunu duyan Ali başta fal taşı gözlerle hayretle baksad da kendini tutamayıp koyvermişti kahkahayı.

"Yaa yemin ederim ağzımda şeker, teyze elini gözüme sokarcasına kaldırmış. Bende öpeyim derkne şekeri geriye yollamaya çalıştım. Ağzımı da şapırdatınca da olan oldu." Fatih eli ensesinde bundan ne kadar utandığı belli olur bir şekilde dostlarına dikmişti bakışlarını.

"Senin gibisi yok Fatih, eşsizsin yemin ederim ama gerizekalılık konusunda," diyip elini dizine vura vura gülmüştü Ali.

Herkes yavaş yavaş durulup normal bir şekilde bayramlarının nasıl geçtiğinden bahsediyordu. Ali Fatih'in anlattığı saçma bir anıyı dinlerken bakışları yanı başındaki Hasan'a döndü. Hasan'ın yüzünde mutlu olmadığını her halinden belli eden somurtkanlığı Ali'nin dikkatini çekmişti. Ali diğerlerinin dikkatini dağıtmamak için Hasan'a yaklaşıp "Bu gömlek sana çok yakışmış," dedi. Hasan başta irkilip üstündeki haki yeşli gömleğe baktı. Ali'den duyduğu bu iltifat kulaklarının hafiften kızarmasına sebep olurken yüzünde gülümseme ile Aliye döndü.

"Teşekkür ederim, Ceyda zorla giydirdi resmen," dedi diğerlerine bir bakış atarken. Hasan'ın dudaklarından çıkan isim Ali'nin kalbinin teklemesine sebep olurken yüzünde hiçbir ifade yoktu.

"Ceyda çok zevkliymiş," dedi hülyalı bir sesle. O sırada Hasan bekledi, sadece alan kişi mi övgü hak ediyordu. Giyen taşıyan kişiye bir övgü bile çok muydu.

"Öyledir."

Ali Hasan'ın düşüncelerinden bihaber bir şekilde tekrardan konuştu. "Neden durgunsun bugün kardeşim." Elini Hasan'ın omuzuna koymuştu. Hasan umursamazca omuz silkti. "Ne demiş Barış Manço şarkısında: Bugün bayram erken kalkın gençler, giyelim en güzel gömlekleri, yanımızda en sadık dostlar, üzmeyelim kendimizi."

Hasan kendini tutamayıp Ali'nin değiştirdiği şarkıya kıkırdadı. Fakat bu şarkıyı duyan Fatih yine dilini tutamayıp konuşmaya müdahil oldu. "Affedersin ama sen bu şarkıyı biraz götünden atımış olabilir misin?"

Ali hiç bozuntuya vermeden "Ben yorumumu kattım sadece," dedi ve omuzunda toz varmış da siliyormuş gibi yaptı.

"Yorum yapayım derken devrim yaptın ama olsun," dedi Kemal kolasını dikerken.

"Ne yaptıysam yaptım bugün bayram mı? Bayram. Siz ona bakın," dedi Ali kollarından destek alıp geriye yaslanırken. Aklında bir an önce koşup gidip Ceyda'nın bayramını kutlamak vardı.

Ali'nin de dediği gibi bugün bayram mı? Bayram. Üzmeyelim kendimizi.

---

Biraz kısa bir bölüm oldu ama idare edin accık.

Rino kaçar bam

MAVİ IŞIK ALTINDA|BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin