Bu sabah kahvaltısında Joo'ya katılmayı hiç düşünmüyordum, zaten o da erkenden çıkmıştı. Nahye Hanım'a ona katılıp katılamayacağımı sormuştum ve güler yüzle karşılamıştı. Şimdi ise kahvaltı hazırlamasına yardım ediyordum. Mutfakta sadece Hyunjin, Min Ho ve Nahye Hanım kahvaltı yapıyormuş, ara sıra ise Changbin onlara katılıyormuş. Mutfakta sadece onları görüyordum bu yüzden bu tahmin edilebilir bir şeydi.
Bu dört insan Joo için her daim bir tık üstteydi.
"Küçük Hanım lütfen siz oturun, ben hallederim."
"Oturmayı sevmiyorum. Bizim evde de kahvaltıyı ben hazırlardım, en azından Fatima Hanım'a yardım ederdim."
"Mutfakta hep yalnızım, bu yüzden şimdi biraz mahçup hissediyorum." diye açıklama yaptığında kafamı beyaz kahvaltı masasına çevirdim, oturmuş elmasını yiyen Min Ho'ya dik dik baktım, "Şu, dünyaya bir faydası olmayan şahıs sana yardım etse ya!"
Anında bana baktı, kendini bilmesi göz yaşartıcı.
"Niye gereksiz varlık muamelesi gördüm ben şimdi?"
"Gereksizsin çünkü."
"Hah?"
Laptopun ekranını bana çevirdi, "İş yapıyorum burada iş, sen ne anlarsın?"
Gözlerimi devirmeden edemedim. Elindeki elma çöpünü masaya bırakırken yüzünü buruşturup ayağa kalktı, "Ayy, elmayı fazla kaçırdım galiba..." hızla koşarak mutfaktan çıktığında sinir olmuş bir şekilde arkasından baktım. Masaya ilerleyip elma çöpünü alırken gözlerim ekranı açık duran telefona kaydı.
Yutkundum. Çaktırmadan Nahye Hanım'a baktım, burayla ilgilenmeden kahvaltı hazırlamaya devam ediyordu. Elmayı bırakıp mutfak kapısını kontrol ettim. Sanırım yapabilirim...
Telefonu kaptığım gibi kot pantolonun arka cebine sıkıştırdım. Nahye Hanım'dan gözlerimi ayırmadan geri geri yürüyüp mutfağın bahçeye açılan kapısından kendimi sessizce dışarı attım ve kimsenin beni görmeyeceği gölgede kalan bir köşeye çekilerek babamın ezbere bildiğim numarasını tuşladım.
Üçüncü çalışta açmıştı.
"Alo?"
"Baba, benim. Gizlice arıyorum çok vaktim yok."
"Meg! Seni çok özledim bir tanem, iyi misin?"
Ona birini öldürmek üzere olduğumu elbette söyleyemezdim!
"İyiyim, ya sen?"
"Bütün işlerimi erteledim Joo'nun yolsuzluklarını ortaya çıkarmak için çalışıyorum. Birkaç delil topladım ama tam olarak kesin değil, daha net şeylere ihtiyacım var."
"Bunu nasıl yapacağız? Endonezya'dan buraya müdahale etmek zor olmalı."
"Maalesef. Araman çok iyi oldu! Burada sana görev düşüyor; Meg, Joo'nun şirketine gitmelisin."
"Ne? Nasıl gideyim oraya? Bahçeye zor çıkıyorum."
"Joo'yu kandırabilirsin, ufacık bir isteğine bakıyor. Oraları merak ettiğini söyle, bir şey yap. O fark etmeden de bana odasındaki 2018-2020 yılları arası dosyalardan resimler göndermen lazım."
"Bunun için bir telefona ihtiyacım var."
"Halledebilirim. Bak, bugün Joo ile konuş. Yarın mutlaka şirkete git ve kapıda seni bekleyen bir adam olacak. Onu tanıman zor olmayacaktır, sana bir telefon verecek. Bana fotoğrafları gönderdikten sonra telefondan kurtul!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAUGHTER | Hwang Hyunjin
FanfictionMeg, Güney Koreli bir anne ve Endonezyalı bir babanın tek kızıydı. Annesi kariyerini ailesine tercih edip Kore'ye döndüğünde Meg on yaşındaydı. Yaklaşık sekiz yıl sonra Bayan Joo yüksek statüsünün verdiği güç ile kızını kaçırmış ve velayet davası so...