oy yok yorum yok
ayıp Valla yane güzel yorumlarınızı okur bazen eğlenir bazen fikir alırdım sizden, bölüm attıkça ilgiyi azalttınız dostlar olmuyor böyle ama >:(
finale doğru yaklaşıyoruz üzmeyin şu acısız vasabiyi
֍ ֍ ֍
Dört kişilik kahvaltı masamıza bugün iki kişi daha eklenmişti ve yaptığım en güzel kahvaltıydı. Hyunjin ile Min Ho'nun burada olması nasıl da iyi gelmişti hepimize. Babam ikisiyle de iyi anlaşmış, Roro bile Min Ho'ya cephe almadan muhabbet etmişti.
Güzel bir sabahtı.
Özellikle de konu şuraya gelince;
"Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz? Artık bir işiniz yok ve teknik olarak üniversite bitiremediniz. Hyunjin resim öğretmeni olmayı falan düşünmüyorsa tekrardan sınava girmeli ve Min Ho da liseyi açıktan okuyup bitirmeli. Çok yolunuz var."
İkili birbirlerine baktılar önce. Babam haklıydı, yolun daha çok başındalar.
"Yani... İş bulabilirsem hem okulumu bitirir hem de kardeşimi yanıma alırım. Dediğiniz gibi resim öğretmeni olmak da bir seçenek. Henüz kararımı vermedim efendim."
Hyunjin'in açıklamasından sonra Min Ho utangaç bir şekilde elini ensesine götürdü, "Şey, ben de liseyi bitirmek istiyorum ama açıktan nasıl bitirebilirim emin değilim. Okula gittiğimde bile dersleri sallamazdım."
Babam derin bir nefes alıp kollarını masaya yasladı, ikisi arasında mekik dokuyan bakışları Hyunjin'de sabitlendi ve gülümseyerek beni mutluluktan uçuran şu sözleri kurdu; "Benimle çalışmak ister misiniz?"
Bu, başıma gelmiş en güzel şeydi.
İkili oldukça şaşkındı. Hyunjin, "Nasıl? Biz mi?"
"İkiniz de bunca zamandır Joo'nun korumalığını yaptınız, ayrıca şirketteki diğer işlerle de ilgilenmişsiniz. Bir vekilin koruması olmak zordur, ama benim gibi tek tük rakipleri olan bir iş adamının korumalığını yapmak sizin için çantada keklik. Bu yüzden gelin ve benimle çalışın. Sadece koruma olarak değil; projelerimizi geliştiririz, bu konularda yaman görünüyorsunuz. Uzun lafın kısası; gelin şu şirketi birlikte yönetelim."
Şaşkınlıkları devam ederken mutlulukları parlayan göz bebeklerinde yerlerini almıştı. Bir kez daha birbirlerine baktıktan sonra babama döndüler.
Min Ho, "Kore'ye çok sık gelip gidiyorsunuz, buradaki işlerinizi rahat yürütmek için Samsung'ın yanındaki binayı satın aldınız. Anladığım kadarıyla siz yokken orayı yönetecek birilerini arıyorsunuz."
Min Ho ilk defa bu kadar ciddi görünmüştü gözüme, nazar değmesin.
Babam gülümsedi ve göz kırptı, "Kesinlikle öyle. Güvenilir birilerini bulmak zor, neyse ki tam da bu sırada siz geldiniz. Bu, Tanrı'nın bir lütfü olmalı."
Hyunjin hafif güldü.
"Kızınızı kaçıran adamlara şirket emanet etmek de ilk defa sizde görüldü."Hepimiz buna sesli gülerken babam kafasını iki yana sallamıştı, "Aksine; kızımı o zorla tutulduğu evde yalnız hissettirmediğiniz için bunu yaparken son derece rahatım."
İkisi de eğilerek saygı selamı vermiş ve teşekkür etmişlerdi. Ardından babam elini uzattı, "Ee beyler? Anlaştık diyebilir miyiz?"
Gülmüş, el sıkışmışken babamı onaylamış ve hayatlarındaki en mantıklı işe imzalarını atmışlardı belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAUGHTER | Hwang Hyunjin
FanfictionMeg, Güney Koreli bir anne ve Endonezyalı bir babanın tek kızıydı. Annesi kariyerini ailesine tercih edip Kore'ye döndüğünde Meg on yaşındaydı. Yaklaşık sekiz yıl sonra Bayan Joo yüksek statüsünün verdiği güç ile kızını kaçırmış ve velayet davası so...