Bölüm adı: Sabaha Çıkamamak
1 hafta sonra
Kaya'nın verdiği kitap çok az kalmıştı. Muhsine'nin ölümü ise beni yıkmıştı.
Kayayla ise bu hafta içinde pek konuşmamıştık. Kafasında tartıyordu bir şeyleri anlayabiliyordum. Çünkü hala söylememiştim ona bir şey . Hoş bende durgundum.
Yaşadığım şeyler ağır şeylerdi. Ben dik dursam da ağır şeylerdi. Mesela benim yerimde başka biri olsaydı ya kendi kafasına sıkmıştı ya da kendini bir yerde asmıştı çoktan.
Taciz edilmek, her hangi bir türü, insanın omzuna bir yük daha koyuyordu. Kirli hissediyorsun, sadece bedenen değil ruhen de. Kendi derini aşındıracak kadar yıkasan bile geçmez ve kirli hissedirsin. Tecrübe konuşuyor sonuçta.
Ben ne kadar gülümsesem hayat bana tokat atıyordu. Bir yerden sorun çıkartıp sırtıma bıçağını sokuyordu.
Bazen keşke her şey bir rüya olsa diyorum. Sadece bir kabus.
𓋼𓍊
Havalandırma da kendimi bir anda kavganın ortasında bulmuştum. Nasıl, ne ara bu duruma gelmiştim hatırlamıyordum. Kavga harlanırken üstümde ki adama rağmen yerde Ufuğun başına it sürüsü gibi toplanmış adamlara baktım. "Ufuk!" diye bağırmamı kimse takmamıştı ama.
Hızla üzerimde ki adamı itip Ufuk'a yardıma koştum. Önüme gelen bir adama yumruk atmıştım ki gardiyanlar elinde ki joplarla tellere vurarak içeri girdiler. Ufuğun yanına çöküp yüzüne baktım o sırada. Yüzü kan içinde kalmıştı, üzerinde ki tişört de.
"Noluyor lan burda? Ne it gibi dalaşıyosunuz yine?" diye Süleyman Abi bağırınca ona döndüm. 2 3 kişiyi gardiyanlar alıp hücreye götürürken "Süleyman Abi!" diye bağırmamla Süleyman Abi bana döndü.
Bana yaklaşıp önce bana sonra Ufuğa baktı. "Abi revire götürmeliyiz." dedim sonuna da "Lütfen." diye ekledim. Gözlerini bana çevirdi. "Sen kendi suratının halini görmedin sanırım." dedi. Kafasını iki yana sabır çeker gibi sallayıp Ufuğun diğer tarafına geçip kaldırmama yardım etti. Bir yandan da hala sabır çekiyordu.
"Oğlum senin burnun niye boktan çıkmıyor?" Ufuğu sedyeye yatırıp tekrar bana döndü. "Geldiğin günden beri olaysız günün yok lan." diye sitem etti. E adam haklıydı şimdi.
"Abi bela beni buluyor ben napayım." Sinirle gülüp reviri çağırdı.
Revir ilk Ufuğa müdahele etti. Tişörtünü çıkartınca sırtında ve karnındaki morluklar ortaya çıkmıştı. Sinirle dişlerimi sıktım. Orospu çocukları nasıl vurmuşlardı öyle.
Mamut'u hiç görmemiştim bugün. İyi ki görmemiştim günüm zaten bok gibiydi bir de onun bok suratını çekemezdim şahsen.
Revir yüzüme pansuman yapıp bırakmıştı. Ben Ufuk kadar kötü değildim. Süleyman Abi beni koğuşa götürecekti ama biraz Ufuğun yanına kalmak için yalvarmıştım. En sonunda 'la havle' çekerek yalnızca 1 saat izin vermişti.
Ufuk bu süre içerisinde sürekli nişanlısının adını sayıklayıp durmuştu. Sevdiğini kaybetmek ne demektir bilmesem de onun için üzülüyordum. Sonuçta Ufuk benim dostumdu. Dayanamayıp saçlarını okşamaya başlamıştım.
𓋼𓍊
Akşam beni tekrar koğuşa götüren Süleyman Abi'nin yüzünden düşen bin parçaydı. Ne olduğunu sorsam bile sadece üstü kapalı bir şekilde 'önemli bir şey değil.' diyip geçirmişti. Bende anlatmak istemiyor diye zorlamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakır - GAY
Teen Fiction"Ben sanırım senden hoşlanıyorum." "Ne?" Hapishaneye giren eşcinsel Çakır ve koğuşundaki ülkücü Kaya.