Bölüm adı: İğrenir Misin?
O akşam ağrılarım artınca ağrı kesici verip uyutmuşlardı. O sırada Kaya herkes çıkınca elimi tutmuştu ve ben huzurla uykuya dalmıştım. Huzurlu dememe kalmadan bir süre sonra kabusa dönmüştü. O tuvalette ki olayları kabusumda tekrar tekrar gördüm o gece. Mustafa'nın nasıl acımasızca, öldürmek istermişcesine vurduğunu gördüm.
Bir anda yerimde sıçrayarak uyandım. Nefes nefese etrafıma bakındım. Kaya uyanıktı ve hemen "Çakır iyi misin, noldu?" diye sordu endişeyle. Kurumuş dudaklarımı zar zor ayırıp "su" diyebildim sadece. Hemen baş ucumdaki sürahiden bardağa su doldurdu ve kafamı kaldırmama yardım edip suyu bana içirtti.
"Kabus mu gördün?" diye sorunca kafamı yavaşca aşağı yukarı salladım. Şefkatle alnımdaki terleri iğrenmeden sildi. "Daha iyi misin şu an?" diye sordu tekrardan. Sen bana böyle iyi davranırken nasıl olmam? "Evet." dedim.
Bir eli saçlarımı okşarken kapı açılınca hafif geri çekildi. Gardiyanlardan biri bir tepsi yemekle gelince Kaya elinden aldı. Tepsiyi kucağıma koyduğunda "Sen?" diye sordum. Aç kalmasını asla istemezdim. Onu düşündüğüm için dudakları kıvrıldı "Sen uyurken ben yedim yavrum." dedi.
Evet yanlış duymamıştım bana yavrum demişti. Kaya bana yavrum demişti. Yanaklarıma sıcak basarken kendimden habersiz sırıttım. Yerimde hafif doğrulmaya çalıştığımda doğrulmama yardım etti. Tekrar tepsiyi kucağıma koyduğunda dayanamayıp aklımda ki soruyu sordum.
"Senin burda olmana nasıl izin verdiler?" Dişlerini sıktı, vücudu kasıldı sinirden. "Eğer koğuşta olsaydım Mustafa'yı yaşatmayacağımı biliyorlardı, müdürde tamam demek zorunda kaldı." dedi. Sert bir nefes verdi. Kafamı anladım der gibi salladım.
"Düşünme sen bunları iyileşmene bak, ben ne yapacağımı biliyorum." dedi. Kendisine zarar getirmesinden korktuğum için tam ağzımı açacaktım ki benden önce davranıp "Hadi soğutma yemeğini." dedi geçiştirerek.
Önümdeki mercimek çorbasına baktım. Kaşığa titreyen elimle çorba doldurdum.
Aciz durumuna düşmekten nefret eden ben kendi çorbamı içemeyecek duruma gelmiştim.
Kaya daha çok acı çekmeyeyim diye kaşığı eline aldı. 'Ne yapıyorsun?' der gibi baktığımda o kaşığı doldurup üfledi sonrada ağzımın hizzasına getirdi. Ben hala avel gibi suratına baksam da ağzımı açıp çorbayı içtim. Önündeki ekmeği çorbaya doğradı sonra çorbanın hepsini zorla bana içirdi.
Gözlerinin içine minnettarlıkla bakarken "Kaya'm çok teşekkür ederim." dedim. Daha çok her şey için teşekkür ettim gibi oldu. Sonra aniden kafama dank etti bir şey. Kullandığım sahiplenme ekiyle oda afallamıştı çünkü ilk defa böyle bir şey söylemiştim. Şaşkın gözleri giderek parıldadı.
"Bir daha söylesene." dedi. Benim yanaklarıma kan pompalanırken o karşımda mutlu mutlu beni izledi. O an Kaya'dan çekinmedim, çekinmek istemedim. "Kaya'm" dedim tekrardan.
"Kızarınca çok tatlı oluyorsun." dedi. Beni daha fazla utandırmak istememiş olacak ki tepsiyi kenara koydu ve daha fazla yaklaştı bana. Bir atak yapmak istemiştim. Aramızdaki elinin parmaklarına parmaklarımı geçirdim. Yüzünde bir şaşkınlık olsa da çaktırmadı. Parmakları elimi daha sıkı tuttu.
Kapı yine açılınca mecbur ellerimizi ayırdık. En mutlu anlarımın katiliydi şu kapı.
Kapıyı açıp içeri bir tanıdık surat girdi. İlk defa üniformasız gördüğüm Süleyman Abi gelmişti. Gözleri ilk önce ikimizi de süzdü, en son bana tekrar bakıp gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakır - GAY
Teen Fiction"Ben sanırım senden hoşlanıyorum." "Ne?" Hapishaneye giren eşcinsel Çakır ve koğuşundaki ülkücü Kaya.