Lavinia Lara Snape and Severus Tobias Snape
☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆
Lara elinde ki kitap ile beraber ağacın altına çöktü. Sonunda huzur bulabildiği bir yerdeydi. Temiz havaya derin derin içine çekti. Güneşte parlayan saçlarını geriye doğru attı. Okulda oturmaya kalktığında Sirius, James, Remus ve Peter onu rahat bırakmıyordu. Lara bundan oldukça şikayetçiydi. Yinede sevgili dostları onu rahatsız etmeye devam ediyordu ve bundan kurtuluşu yoktu. James özenle yaptığı saçlarını bozarak en büyük kötülüğü yapıyordu. Lara "Sonsuzluğun sesi" adından bir kitap okuyordu. Mia adında yetim kadının hayatında ki zorluklar sonucunda doğru aşkı ve doğru yolu bulduğunu anlatan bir kitaptı. Lara yavaşça vanilya kokan kitabın kapağını araladı ve okumaya başladı.
"Hey," diye arkasından gelen sesle irkildi. Hızla ayağı firladı ve asasını kavradı. Arkasını dönmesiyle birlikte kaşlarını çattı.
"Severus?" Severus gülümseyerek genç kızın yüzüne baktı. Lara asasını yavaş yavaş indirdi ve derin bir nefes aldı.
"Bir sorun mu var yoksa-"
"Hayır annem ve babam ile ilgili bir sorun yok." Lara bunu duymasıyla birlikte bütün sıkıntısını dışarıya atan bir nefes verdi. Ravenclaw cübbesini düzelterek tekrar yere oturdu. Severus'da onun yanına oturdu. Sınavlar başlamak üzereydi. Bu yüzden Lara ve Lily günün yarısını kütüphanede geçiriyorlardı. Bu yüzden Severus ile genel anlamda iletişim kuramıyordu.
"Nasılsın?" Lara omuz silkti.
"İyi işte. Bilirsin her zaman ki gibi sınavlar yüzünden ailemi görmeye gidemiyorum..." Lara başını Severus'un omzuna yasladı. Severus, Lara'nın başını omzuna yaslamasıyla irkildi. Lara ona ne zaman temas etse Severus kasıldığı hissediyordu. O rahatsız olmasın diye hareket bile etmiyordu. Severus nedensiz yerede olsa Lara'ya ilgi duyuyordu. Lara'yı seviyordu, Lara her zaman onun yanındaydı. Çapulcular Severus ile ne zaman uğraşırsa onları azarlardı.
"Severus?"
"Hm?" Lara elinde ki kitabı çimlere bıraktı ve Severus'un yüzüne baktı. Bu oğlan gerçekten fazlasıyla gözüne iyi görünüyordu. Lara ne zaman üzülse çapulcular ve Lily dışında birde yanında Severus vardı. Lara Severus'u ilk tanıdığında 11 yaşındaydı, şimdi ise 14 yaşındaydı ve fazlasıyla samimiydiler.
"İyi ki varsın." Severus şaşkınlığını gizleme gereği duymadı, böyle bir söz beklemiyordu. Lara ona ilk defa böyle diyordu ve Severus ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu.
"Sende..."
☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆
Diana bir anda uyanmasıyla birklikte yataktan fırladı. Yanında ki saate baktı. Saat gece üçtü. Diana ıslanan siyah saçlarını geriye attı, fazla şaşkındı. İlk defa annesini ve babasını aynı anda rüyasında görüyordu. İkiside birbirine çok aşık görünüyordu. Diana bunun gerçektede böyle olduğundan emindi, babası ne kadar annesini sevmiyormuş gibi davransa da hâlâ onu deli gibi seviyordu. Ne kadar Diana fark etmiyor sansa da yanında Lara'nın ufak bir fotoğrafını taşıyordu.
Diana yavaşça ayaklandı ve beyaz geceliğini düzeltti. Bu yapmaması gerrktiğini bildiği halde babasının odasına gidicekti. Babası ona kesinlikle çok kızacaktı ama Diana şansını denemek istiyordu. Babasıyla annesi hakkında konuşmak istiyordu. Kafasını yavaşça kapıdan dışarı uzattı, koridor boştu. Hızlı ama sessiz adımlarla babasının odasına doğru gitti. Tam kapıyı çalacakken duraksadı babası ona çok kızar mıydı? Kızardı evet ama Diana şu anda durmayacaktı. Kapı tıklattı ve içeri girdi. Severus şöminenin karşısında sandalyede gazete okuyordu. Snape kaşlarını çattı.
"Bu saatte burada ne işin var?" Snape öfekli değildi, tepkisizdi. Diana ürkek adımlarla odaya girdi.
"Gecenin bir yarısı burada olduğun için Gryffindor'dan 30 puan." Diana iç çekti ve yan tarafta duran siyah koltuğa oturdu, geceliğinin üstünde ki düğmeleri ilikledi. Söze nasıl gireceğini bile bilmiyordu. Snape Diana'nın yüzüne bile bakmamıştı, sadece koltuğa oturduğunu duymuştu.
"Baba, lütfen bana bak." Snape Diana'nın yalvaran sesi ile arkasını döndü
"Umarım gecenin bir yarısı buraya gelmenizin önemli bir nedeni vardır Bayan Snape. Yoksa Gryffindor'dan 50 puan sileceğim." Diana başını ellerinin arasına aldı ve dirseklerini dizlerine dayadı. Snspe onun bu halinden ne konuşacağını anlamaya çalışıyordu.
"Baba ben bir rüya gördüm. Annem ve seni ilk defa bir arada gördüm." Snape Lara'nın adını duymayı beklemiyordu. Gözlerinin önüne gelen sarı saçlı, gülüşü güzel kadın ile belli olmayacak şekilde gülümsedi. Diana sözüne devam etti.
"Baba lütfen senden sadece bir şey istiyorum. Bana annemi anlat yalvarırım."dedi. Snape iç çekti. Öz kızı resmen annesini anlatması için karşısında yalvarıyordu. Diana babasının onu reddeceğini düşünüyordu. Annesini çok merak ediyordu. Çünkü annesini daha önceden tanıyan kim varsa Diana'yı her gördüğünde "Gülüşün annene benziyor onun gibi gülüyorsun." Diyordu. Annesi iyi bir insandı ki gülüşü insanların aklında kalıyordu.
"Çay ister misin?" Diye sordu Snape. Diana şaşırdı, bu iyiye işaretti. Babası onu odadan kovmamıştı.
"Melisa çayın var mı?" Snape asasını salladığında ahaşap masadaki fincana yanında ki çaydanlıktan sıcak bir çay doldu. Fincan havada süzülerek Diana'nın eline geldi. Diana ellerinin yanmasını umursamadan sıcak fincanı sıkıca kavradı, çaydan küçük bir yudum aldı. Sıcak ve tazeydi ayrıca içinde bir tutam bal vardı. Diana çayından başını kaldırıp onu izleyen babasına baktı.
"Anlatacak mısın?" Diye nazik bir tonda sordu. Snape tekpi vermedi.
"Annen fazla inatçıydı. İstediğini elde etmemesi mümkün değildi. Eğer gerçekten o şeyi isterse asla elinden kaçamazdı..." Diana bir yandan çayını içiyor bir yandan da ona annesini anlatan babasını izliyordu.
"Bütün profesörler ona hayrandı çünkü annen zekiydi. Derslerde her zaman birinci olurdu. Zamanın çoğunu kütüphane geçiriyordu." Diana elinde ki çayı masaya koyfu ve oturduğu yerden ayaklandı. Babasının karşısına geçti.
"Peki annem ben doğduğumda mutlu muydu baba?" Snape Diana'nın gözlerine baktı. Sanki kendi gözlerine bakıyormuş gibi hissediyordu, gözleri Diana'nın saçında ki pembeliğe kaydı.
"Annen sen doğduğunda çok mutluydu Diana. Belkide hayatnın en mutlu anıydı, sana bakarken gözlerinde ki ışığı görebiliyordum." Diana hüzünle gülümsedi, annesi onu seviyordu. O sırada aklına gelen düşünceyle duraksadı, peki babası onu seviyot muydu?
"Peki baba...sen beni seviyor musun?" Snape kaşlarını çatarak Diana'nın yüzüne baktı. Hiçbir şey söylemedi. Diana babasının sessiz kaldığını görünce parçalandığını hissetti. Taş atılmış bir cam gibi tuzal buz olmuştu şu an.
"Beni gerçekten sevmiyor musun baba?" Diye titreyen sesiyle sordu. Snape hiçbir şey demedi. Hâlâ sessizliğini koruyordu.
"Yatahanene dön Diana." Diana'nın gözleri doldu. Gözyaşları yanaklarından boynuna doğru akarken Snape'in gözleri Diana'nın saçlarından akan gözyaşlarına kaydı. Diana yüzünde büyük bir hayal kırıklığı vardı. Snape derin bir nefes aldı ve gözletini ağlayan kızından çekti.
"Eğer biraz daha yatakhanenize dönmeye tenezzül etmezseniz Gryffindor'dan 50 puan." Diana başını iki yana salladı. Yutkundu ve yavaş adımlarla kapıya ilerledi. Kapının kulpunu yavaşça kavradı ama babasına son bir şey söylemek istiyordu, arkasını döndü.
"Baba..." Snape Diana'nın titreyen sesine arkasını döndü ve ağlayan kızını izledi.
"İyi geceler." Dedi Diana sessiz bir şekilde. Snape tepki vermedi, gözlerini yumdu ve Diana'nın odadan çıkmasını bekledi, kapanan kpı ile gözlerini tekrar açtı. Snape cebinde ki yırtılan resmi çıkardı ve Lara'nın gülen yüzüne baktı. Elini diğer cebine attı ve Diana'nın gülümsediği bir fotoğrafını çıkardı. İkisini yanyana getirdi. İkisininde gülüşü aynıydı. Artık kızıyla arasında bir bağ kalmamıştı. Onu tamamen kaybetmişti.Merhaba sevgili okurlarım. Uzun zamandır bölüm gelmiyor çünkü baya bir meşguldüm. Yorumlarda fikirlerinizi bekliyorum çünkü fikirleriniz benim için önemli. Kendinize iyi bakın 🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 Element in Efendisi Diana Snape
FantasyBüyücülük dünyası var olduğundan beri bir kehanet vardı.4 element ateş,su,toprak ve hava.Bunların bir efendisi olacaktı.22 Ekim doğumlu bir kız çocuğu.Her yıl 22 Ekim de doğan büyücü ailelerin çocuklarının elleri kontrol edilir.Kim ki elinde sonsuzl...