15.Bölüm:Yasak Bölge

175 10 5
                                    

*Diana*
"Size söyledim. Sizin hakkınızda sizden daha çok şey biliyor." Merdivenlere adımlarken göz devirdim.
"Herkes bizim hakkımızda bizden daha çok şey biliyor zaten." Kimin yanına gitsem "Aa! Sen Diana Snape'sin." diyorlardı ve bu benim sinirlerime dokunuyor. Soyadımdan nefret ediyorum. Ben Diana, sadece Diana. Ani bir sarsıntı ve Ron'un çığlığı eşliğinde merdivenlerin yanlarına tutundum. Nasıl unuttuğumu anlamıyorum, merdivenler
hareket ediyordu.
"Unuttunuz mu aptallar? Merdivenler hareket ediyor."
"Sen bizden daha çok korktun!" Korkmamıştım aslında ya refleks onlar Ron. Kesinlikle kör bunlar.
"Korkmadım."
"Korktun!"
"Korkmadım!"
"Kork-"
"Kesin sesinizi!" Hermione'nin sert sesinden korktum gerçekten. Göz devirdim ve Harry'e baktım. En tepkisiz duran oydu. Zavallı çocuk. Korkusunu içinde yaşıyordu. Merdivenler sonunda eski bir kapının önünde durdu. Bu kapıyı daha önce gördüğümü hatırlamıyorum. Daha öncede küçükken Snape ile buraya gelmiştik. Harry üçümüzün üzerinde gözlerini gezdirdi. Eliyle kapıyı işaret etti.
"Oraya gidelim hadi!"
"Tabii, merdiven değişmeden." Diyerek gözlerimi tekrar devirdim.  Sonunda gözlerim böyle kalacaktı. Neden hareket eden merdiven neden? Normal bir merdiven yapmak varken bu kadar zahmete girmek saçmalıktı bence.  Dördümüzde hızla eski kapının önüne geldik. Harry yavaşça kapıyı araladığında içiresinin karanlık olduğu gördüm. Pekte göz gözü gören bir yer değildi burası.
Yukarıdan sarkan hayalet heykelleri vardı. Fazlasıyla tozluydular.
"Burda olmamamız gerektiğini düşünen var mı?"
"Çok korkaksın Ron. Yürü hadi." Diyerek Ron'u sırtından itekledim. Ben centilmen bir kızım. İnsanlara yol veririm yani. Kesinlikle korktuğumdan değil (!) kesinlikle(!) Hermione bana göz devirdi. Göz devirme hastalığım herkese tek tek bulaşıyor.
"O haklı Diana. Bizim burada olmamamız gerekiyor. Burası üçüncü kat, burası yasak bölge."
İşte şimdi meraklandım. Hermione büyük bir hata yapmıştı. Ben dünyada ki en meraklı insanımdır. Kısaca yasak olan her şeyin yasaklanmasının başlıca sebebide benimdir genelde. Ona kulak asmadan iki adım attığımda önümüzde ki meşalenin yandığını gördüm. İtiraf etmeliyim şimdi götüm tutuştu.
"Gidelim." Harry'i başımla onayladım ve arkamı döndüm.
Bingo!
İkinci kez götüm tutuştu. Filch'in Aptal kedisi. Bu kedi daha önceden buraya geldiğimizde elbisemi yırtmıştı. Umarım bir gün taş olursun kedicik.
"Bu Filch'in kedisi!"
"Orasını anladık!" Dedim.
"Koşun." Arkamızı döndük ve hızla koşmaya başladık. İtiraf etmeliyim kimse nereye koştuğumuzu bilmiyor.  Her önünden geçtiğimiz meşale bizi görüyor gibi yanıyordu.

"Çabuk kapının arkasına saklanalım!" Harry'nin dediği yöne doğru yöneldik.  Kapının kilitini zorladı ama açamadı.
"Kilitli!"
"Buraya kadar işimiz bitti."
Bu salaklarla gerçekten ne yapacağız biz. Asamı çıkardım ve ikisinide sırtlarından kenara itekledim
"Çekilin yavru kuşlar bu işi uzmanlara bırakın." Asamı kapıya doğrultum.
"Alahomora." Kapının kilidi yavaşça açıldı.
"Girin bakalım." Ron kaşlarını çatarak bana baktı.
"Alahomora mı?"
"Standart büyüler kitabı 7. Bölüm." Diyerek sırıttım. Bu konuda gerçekten iyiyim. Çoğu büyü ve iksiri önceden biliyordum. Hermione'ye baktım
"Yapımı fazlasıyla basit ama bir o kadarda lazım bir büyü." İşte benim kızım! Ona göz kırptım. Hermione gülümsedi ve kulağını kapıya dayadı. Bir süre sonra bize döndü.
"Filch gitmiş." Ron derin bir nefes aldı.
"Sanırım kapıyı kilitli sandı."
Ellerimi sinirle saçlarıma geçirdim.
"Kilitliydi zaten Ron." Harry'nin yanına gitmek için arkamı döndüm.
Tekrar bingo!
Üçüncü kez götüm tutuştu.
"Kilitli olmasının iyi bir nedeni var." Yutkundum. Bir köpek! Pardon üç köpek! Merlin aşkına! Tek vücutlu üç köpek! Kimseden ses çıkmıyordu. Birazdan hepimiz ölecek gibi hissediyorduk. Yada zaten ölecektik. Çünkü köpekler yavaş yavaş başlarını kaldırdılar ve hırlayarak bize yaklaştılar. Dördümüzde aynı anda çığlığı bastık. Kapıya doğru koştuk. Hızla kapıyı ittim ve herkesin dışarı çıkmasını sağladım. Köpeklerde peşimizden çıkmaya çalıştığında dördümüzde kapıyı ittirmeye başladık. Sonunda zorda olsa onları içeri ittirdik.

"Böyle bir şeyi kilit altında tutarak ne yapmaya çalışıyorlar?" Göz devirdim. O köpeğin bir şeyi koruduğa emindim. Bir kapağın üstünde duruyordu.
"Senin gözün kör mü Ron? Neyin üzerinde durduğunu görmedin mi?" Ron nefes nefese bana karşılık verdi.
"Ben o sırada ona bakmıyordum! O sırada kafalarıyla ilgileniyordum." Kafaları gerçekten kortucuydu inkâr edemem. Fazlasıyla korkmuştum ama ortada bir şeyleri döndüğüne emindim.
"Belkide fark etmedin! Üç başlıydı!"
"Fark ettim Ron salak değilim!" Hermione sinirlenmemem için elini omzuma koydu.
"Diana haklı Ron. Orada olması rastlantı değil, bir şeyi koruyor." Harry kaşlarını çattı.
"Bir şeyi mi koruyor?"
"Evet doğru. Ayrıca ikinizden biri hepimiz öldürceke parlak bir fikir ortaya atmadan yatmaya gidiyoruz. Daha da ötesi kovulabiliriz." Dedim ve derin bir nefes aldım.
"İyi geceler." Arkamı dönerek ordan uzaklaştım. Okuldan kovulmaya hiç niyetim yoktu ama merakta etmiyor değildim. Hermione'de peşimden geldiğinde ikimizde yatakhaneye gittik.
"Sence o köpek neyi koruyor?"
"Hiçbir fikrim yok Diana." Mia yanıma gelerek kucağıma uzandığında gülümsedim.
"Baban bir profesör. Bu konu hakkında hiç fikrin var mı?" Sinirle gözlerimi yumdum.
"O benim babam değil. Sana bunu kaç kere söyleyeceğim Hermione?" Hermione derin bir nefes aldı ve yanıma geldi.
"Aranızda ne varda ondan bu kadar nefret ediyorsun?" Gözlerimi kaçırdım, yutkundum. Onunla aramda hiçbir şey yoktu, sorunda buydu. Hiçbir şey...
"Sorunda bu zaten. Aramızda hiçbir şey yok... Benden nefret etmiyor ama beni sevmiyor da. Ondan soğumam için her şeyi yapıyor gibi. Kızı olmama rağmen beni asla umursamıyor. Evde iki kişi yaşıyoruz ama ben tek gibi hissediyorum. Evde yemek yerken bile tek kelime etmiyoruz. Sadece bazen evde büyü ve iksir çalışırken diyalog kuruyoruz..." Gözlerimin dolduğu hissedebiliyordum. Başımı önüme eğdim ve kucağımda huzurla uyuyan Mia'ya baktım.
"Yazları genelde Büyükannemlerde kalırım. Onlarda kalmamdan hoşlanmıyor çünkü Büyükannem babamdan pek hoşlanmıyor." Zor konuştuğumu anlayan Hermione bir elini bacağıma koydu.
"Hatta biliyor musun kâbus gördüğüm zamanlarda bile bana kâbusun ne olduğu bile sormuyor. Yanındayım demiyor sadece daha kolay uyumam için bana uyku sıvısı veriyor. Belkide sdece soyadını taşıdım için beni yanında tutuyor Hermione."
Babamın beni sevmesi için her şeyi yapabilirdim peki o beni sevmek için her şeyi yapar mıydı?

Selamm. Sonunda bu kitaba bölüm atabildim. Genel anlamda film üzerinden ilerlemeyi planlıyorum ama bakalım. Sizce Snape Diana'yı gerçekten seviyor mu?🖤🖤

4 Element in Efendisi Diana SnapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin