2.0

42 12 30
                                    

İyi okumalar 💜

______________________

Zevzek: Günaydın.

Neva: Günaydın.

Zevzek: Çok güzelsin ve geçen ders çok güzel uyuyordun

Neva: Pis sapık

Zevzek: Az önce iltifat etmiştim

Neva: Tamam

Zevzek: Rica ederim

Neva: Off çok sıkıldım bu dersten

Zevzek: 5 dakika kaldı az daha dayan

Neva: Bu hocanın dersinde 5 dakika beş asır gibi geçiyo

Zevzek: Hoca sana doğru geliyor

Telefonu hemen sıranın altına bırakıp hocayı dinliyormuş gibi yaptım. Hoca sıraların arasında gezerek bir şeyler anlatmaya devam etti.

Tam isyan bayraklarını çıkarıcakken zil çaldı. Çok şükür. Hocanın çıkmasıyla bende sınıftan çıktım. Biraz daha dursam bayılcaktım.

Kantine giderken müzik odasında dikkatimi çeken şeyle durdum. İçeride birinin olup olmadığına baktıktan sonra içeri girdim.

Yeni bir piyano almışlar.

Oha çok güzel.

Heyecanla piyanonun yanına gittim. Yeni kurulduğu  belliydi. Piyanonun sandalyesine oturup parmak uçlarımı tuşlarda gezdirdim.

"Bebeğe bak be."

Piyanonun akortlarını yaptıktan sonra bir şarkı söylemeye karar verdim.  Nota sehbasından herhangi bir nota kağıdı alıp önüme koydum.

Söyleyeceğim şarkı Sertap Erener'den Bu Böyle şarkısı.

O zor günler, solan güller eskidendi, geçti
O zaman aşık olduğum rüzgarlar esti, esti, geçti

Bu kısmı tekrar söyleyip nefesimi ayarladım.

Aşk seni bulabilir de uzakta durabilir de
Samimi oluyor derken mesafe koyabilir de
Bu böyle, vurabilir de ilgisiz durabilir de
Onu sana katıyor derken tuzaklar kurabilir de
Bu böyle

Ara kısmını çalarken unutmamak adına sözlere bakıp devam ettim.

O zor günler, solan güller eskidendi, geçti
O zaman aşık olduğum rüzgarlar esti, esti, geçti
Geriye sadece yarım yarım sevgiler
Yüzüme inceden uzun uzun çizgiler
Öznesi kalan, süresi kısalan cümleler
Yalan dolan birkaç resim kaldı


Tekrara nakarat kısmını söyledim.

Aşk seni bulabilir de
Mesafe koyabilir de
Bu böyle
Bu böyle

Şarkıyı bitirdiğimde alkış sesi duydum. İçeriye alkışlayarak giren Arda'yı görmemle hemen yerimden kalktım.

"E senin sesin çok güzelmiş." Arda yanıma gelirken ben hala ona far görmüş tavşan gibi bakıyordum. "Ben... Playback yapıyordum. Yani ses benim sesim değil."

Kesinlikle rezalet bir yalan.

"Öyle mi? Sesin gerçek sahibi ile beni tanıştırır mısın?"

Oha lan inandı mı? Salakmış bu çocuk.

"Olmaz."

"Neden?"

Kaplumbağa deden.  Kabul bu daha kötüydü.

"Çünkü bu şehirde yaşamıyor maalesef."

"Telefon numarası varsa onu ver."

Pis sapık.

"O hiç olmaz."

"Neden?"

Hay senin nedenine.

"Çünkü sevgilisi var. Bu sevgilisi de bir kıskanç bir kıskanç. Ben diyorum ayrıl diye ama seviyorum diyor. Yapcak bir şey yok. İşte gönül bu ota da konuyor boka da."

Arda birden gülmeye başladı.

Deli bu.

Gülmesini zar zor durdurup "Hiç yalan söyleyemiyorsun." Dedi.

Tamam salak olan senmişsin.

"İnanmadıysan inanmadım desene! Niye kıvrandırıyosun, 10 kilo verdim burda. Allah Allah ya!"  Neyse ki her türlü üste çıkabilme yeteneğine sahibim.

"Ben çok eğlendim." Dedi.

"Tamam eğlendin bitti. Şimdi unut burda duyduklarını."

Kollarını birbirine bağlayıp "Yok unutamam. Hem ben daha seni grubumuza alıcam." Dedi.

"Olmaz."

"Neden?" Ay yine başladık.

"Neden sürekli 'neden, neden, neden' diye soruyorsun?

"Sen neden sürekli olmaz diyosun?"

"Olmaz çünkü sahne fobim var. Yani öyle gruba giripde sahnede şarkı falan söyleyemem. Sende kimseye söylemezsem sevinirim."

Kapıya doğru yürürken "Peki sana kimse senin söylediğini bilmicek desem?" Dedi.

Durup Arda'ya döndüm. "Nasıl yani?"

"Sen şarkıyı söyliceksin ama kimse senin söylediğini bilmicek."

"Nasıl olacakmış o?"

"Sen evet de gerisi bende."

Olur mu ki öyle?

____________________________________________

Bölüm sonu.

Hayalet okuyucu olmayın bea.

Niran / Yarı  textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin