Fındık Çatlayınca

97 42 0
                                    

Zehrin en ücra yerlerinden en önemli ve önde yerlerine kadar sirayet ettiği bir zaman da, imparatorluğun en ıssız, en puslu, devleti aliye' nin sıhhatini düşünen biri için en dostsuz makamıydı padişahlık. Ancak o saltanatı süresince kimsenin beklemediğini yaptı. Saltanata bağlı kukla iplerini parmakları arasına alıp istedikleri gibi karınlarından seslendirip parmaklarıyla payitahta yön vereceklerini zannedenler, ipleri parmaklarına geçirip parmaklarını oynatmaya başladıklarında beklenmedik bir hafiflik hissettiler. Yıkılmak üzere olan Osmanlı da tahta geçen Ulu hakan'ın duruşunun ağırlığı ipleri koparmıştı. Öyle bir dönemdi ki tahta geldiği dönem veziri, paşalar, daha sonra dan kuracağı meclis, hatta en yakınları da dahil olmak üzere neredeyse herkes dış güçlere hizmet ediyor ve payitahtı yönetmeye çalışıyordu. Öyle bir dönem ki ondan önce tahtta bulunan V.murat oynanan oyunlar ve baskılar sonucu bunalıma girmiştir. Üzerinde korku yönetimi uygulanmıştır. Korku yönetimi, V.Murat' ı aşırı derece de hassaslaştırmıştır. Culüs ve biat tarihinin kararlaştırıldığı tarihten bir gün önceye alınıp kendisine bildirilmemesi, V.murat'ın beklediği tarihten önce dairesine gelen askerler tarafından tutuklanacağı vehmine kapılıp depresyona girmesine sebep oldu. Sonrasın da biat için Serasker paşanın arabasına binerken paşanın arabadan inmeyip üstüne belinden çıkardığı silahı korku içinde ki V.Murat'a uzatması korkusunu artırmıştır. Rıhtımdan çatanaya bindirileceği sırada denizin fırtınadan dolayı kabarması üzerine korkuya kapılarak binmek istememiş, zorla bindirilmiştir. Biat töreni sırasında kısa süre içinde yaşadığı olayların etkisiyle korkusu yüzünden tören kısa kesilmiş, toplu halde huzura alınan gayr-i Müslim cemaat ruhanileri kendilerine mahsus kıyafetleriyle üzerine yürümeye başlayınca kaçmaya çalışmıştır. Padişahların törenle Cuma namazına gittikleri Cuma selamlığı sırasında kendisini sarayın havuzuna atmaya çalışması yüzünden bu tören bir daha yapılmamıştır. Birkaç gün sonra Sultan Abdülaziz'in ölüm haberinin gelmesi ve hüseyin Avni paşa'nın Çerkes Hasan adlı genç subay tarafından öldürülmesi olayları üzerine tamamen kendini kaybederek yatağında gözleri havaya dikilmiş halde hareketsiz kalakalmıştır. Yapılan hatalı tedavi yöntemleriyle iyice ümit kesilmiş ve psikolojisinin bozulduğu gerekçesiyle 31 ağustos 1876 tarihinde tahttan indirildi. İşte böyle bir dönemin sonun da taraftarlarının ve sağduyulu insanların ''Ulu Hakan'' diyecekleri Osmanlının ömrünü 33 yıl daha uzatacak ve çoğu tarihçilere göre padişahlık meziyetlerine haiz son Hükümdar olan Sultan II.Abdülhamid 31 Ağustos 1876' da tahta çıktı. Sultan II.Abdülhamid dindar bir insandı ve ibadetlerini aksatmazdı. Hayır sever ve cömert bir insandı ve sıradan bir insan gibi yaşardı. Yunanistan seferi sırasında hazinede yeterince para kalmayınca şahsi servetinden masrafları karşılamış, devletten beş kuruş almamıştır. Son derece şefkatli bir insan olan Sultan İkinci Abdülhamid'in kendisini öldürmek isteyenleri bağışlaması, dünya siyaset tarihinde görülmemiş bir olaydır. Sultan İkinci Abdülhamid, kültüre önem vermiş ve eğitim konusunda hizmet verecek birçok mekan yaptırmıştır. Üniversiteler, Güzel Sanatlar Akademisi, Ticaret ve Ziraat Okulları kuran Sultan İkinci Abdülhamid, ilk ve orta dereceli okullar, dilsiz ve kör okulları, kız meslek okulları da yaptırmıştır. Vilayetlere liseler, kazalara ortaokullar kurmakla beraber, ilkokulları köylere kadar ulaştırdı. Hükümdarlığı sırasında, Sultan II. Abdülhamid Han, herkesi, şahsiyetinin istikrarı ve siyasi basiretiyle şaşırttı. Hırslı vezirler ve paşalar, Sultan Abdülhamid Han' ı, menfaatleri için kullanılmasının mümkün olmayışını keşif etmeleriyle sukut-u hayale uğradılar. Uluslararası arenada ise avrupa devletleri, hükümdarları Sultan Abdülhamid Han' ın siyasi dehası karşısında aciz kaldılar; memleketin daha çok dış borca girmesi için avrupalılar tarafından yapılan teşebbüslere Sultan Abdülhamid mani oluyordu, bu konuda ne teşvik edilmesi ne kandırılması mümkündü. Zira, İmparatorluğun daha çok dış borca girmesi, Osmanlı Mülkünü mahvedecek ve devletin avrupalı devletler tarafından idare edilmesine neden olacaktı.

Sultan Abdülhamid Han' ın hedefi: Osmanlı devletini modern dünyayla mücadele edecek bir yapıyı tesis edip yenilemekti. Buna Osmanlı Devletini yeniden kurmak denebilir. Bu yenilenme ekonomik güce dayanmalıydı, bunun için birçok atılım yaptı. Entellektüel müesseselerin Kuran- ı Kerim' le uyumlu çalışması O' nun en büyük hedefi idi, bu hedeflerine 30 yılı aşkın gayretiyle, mücadelesiyle ulaştı. Fakat... bu hedefler...

DENEMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin