Sürülen ağır demir kapılar... San önden ilerleyip amirine kapıyı açarken söze girmişti.''Sürekli ismini geçiriyor, geçmişini anlatmaya başlıyor amirim.''
Hyunjin alaycı ifadede yan ağız gülümseyip başını ağırca aşağı yukarı sallamıştı.
''Beni karalamasına şaşırmamalı San-ah, ne diyorsun?''
San'da aynı şekilde gülümseyerek başını sallamış ve nezarethanenin içine girmişlerdi.
''Bu yüzden onu aç bırakıyorum amirim.''
Hyunjin ile San, Wooyoung'un koğuşuna ilerliyorken Hyunjin San'a bakma gereği duymadan önündeki boş koridora bakarak söze girmişti.
''Sen yine de çok aç bırakma. Bir şeyler yemesine izin ver.''
''Emredersiniz amirim!''
Hyunjin, başını sağa çevirdiğinde yorgunluktan bitmiş esmer bedeni görmüştü. Wooyoung, bulunduğu hücrenin içinde en köşeye oturmuş haldeydi. Kollarını dizine bağlamış halde gözlerini Hyunjin'e çevirmişti.
''Seni or-''
Hyunjin bedenini tamamen Wooyoung'un olduğu yöne çevirmiş ve elini kaldırarak susturmuştu.
''Görevini yapan polise hakaretten daha fazla yargılanmak istemiyorsan bence susmalısın.''
Wooyoung zar zor toparlanıp ayağa kalkmayı başarmış ve ağır adımlarla demir parmaklıkların hizasına gelmişti.
''Elemanın beni günlerdir aç bırakıyor, bunun suçu ne peki?''
Wooyoung'un gözleri Hyunjin'in arkasında kalan San'ı bulmuştu. Hyunjin de aynı şekil San'a döndüğünde San'ın ifadesiz yüzü sadece omuzlarının silkilmesine neden olmuştu.
''Kuralları sorgulamak senin işin değil. Her neyse, yarından itibaren burada ve bizimle işin bitecek. Yargılanacaksın.''
Wooyoung üst dudağını alt dudağının üzerine sabitlerken başını anlamışçasına aşağı yukarı sallamıştı.
''Yongbok, o nerede?''
Hyunjin, Yongbok'un varlığını hatırlaması ile suratı düşmüştü. Zamanında Wooyoung'la beraber olduğu gerçeğini hazmedemiyor, zihni o geceye gidiyordu. Ciddileşen ifadesi ile çenesini ileri ittirmişti.
''Sana ne?''
Wooyoung doğru hamleyi yapmıştı. Aralarındaki tek bağ çilli küçük bedendi. Aslında... Bu ikilinin nefretini başlatan şey Yongbok'un küçük ve tatlı sayılabilecek oyunu olmuştu. Her ne kadar oyun kötü sonlansa da gerçek böyleydi.
''Hangi hastanede? Onu ziyaret edecekler varmış.''
Hyunjin, Wooyoung'un neyi ima ettiğini gayet iyi anlamıştı. Yutkunmuş, istemsizce dudakları aralanmıştı. Yongbok'un peşini bırakmayacağına emindi, bunu bu şekilde belirtmesi rahatsız etmişti.
''Hastanede değil.''
''Kendi evinde olmadığını biliyorum, kuşlar söyledi.''
Hyunjin, San'a bakış attığında neden Wooyoung'u aç bıraktığına emin olmuştu. San anladığını gözleriyle işaret etmişti.
''Bu akşam da mı aç kalmak istiyorsun Jung Wooyung?''
Wooyoung iki elini teslim olurcasına kaldırıp geriye adımlar atmıştı.
''Tamam tamam, bir şey demedim.''
Hyunjin, koğuştan çıkmak üzere yönünü değiştirip adımlarını atmaya başlarken Wooyoung yeniden demir parmaklıklara tutunmuş ve bağırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Escape Anymore (Hyunlix)
Fanfiction❗️❗️ No Strings Attached (Hyunlix) Serisinin Devam Kitabıdır. ❗️❗️ ❗️Bdsm ağırlıklı smut içerir. ❗️