Geçmiş
(Gamze'den)
"Kerem gece gece niye geldik dağın tepesine ?"
"Ay'ı izleyelim diye çok güzel değil mi ?"
"Güzel de dolunayı izlemek için dağın tepesine çıkmaya ne gerek vardı?"
"Sorgulama güzelim içimden geldi"
"Peki "
Kerem'in beni kolları ile sarmalaması ile hafif bir tebessüm yer aldı yüzümde.
Aktürkoğlu benim evimdi.
Belki etrafı duvarlarla kaplı değildi penceresi yoktu ama benim için ayrılan kocaman bir kalp vardı.
"Ben arabadan hırkamı alayım esiyor baksana "
"Dur güzelim ben alıp geleyim itiraz yok "
Kafamı olumlu anlamda salladım ve Kerem'i beklemeye başladım.
Sırtımda hissettiğim ağırlık ile hırkayı üzerime giydim.
Arkamı döndüğümde Kerem dizlerinin üzerine çökmüş yüzük kutusu ile bana bakıyordu.
"Beraber geçireceğimiz nice dolunaylar olsun mu Gamze Çelik"
Peri masalı denilen bu olsa gerek.
Aktürkoğlu bana evlenme teklifi ediyordu.
Şaşkındım.
Mutluydum.
Pişman olacağım bir masala adım atıyordum.
"Kerem "
"Güzelim "
Elim ayağım birbirine dolanmıştı konuşurken sesim titriyordu gözlerim dolmuştu.
"Olsun Kerem beraber nice dolunaylarımız olsun "
Ait olduğum kollar arasında mutluluk gözyaşları dökmekte hayatın bana hediyesiydi galiba.
Günümüz
(Kerem'den)
Benim rüyalarım ne ara bu kadar güzel bir hal almıştı.
Sevdiğim kadın bana evlenme teklifi ediyordu.
Oscarlık rüyalar görmek gibi özelliklerim vardı.
"Kerem hey dondun kaldın "
"Tüneldeyim aşkım ararım ben seni "
"Kerem sen iyimisin ?"
"Gamze güzelim rüyamda bari böyle şakalar yapma "
Başımdan aşağıya dökülen bir bardak su ile rüyada olmadığımı anladım.
"Kerem rüyada değilsin "
