Üzerimde oluşan yük çok farklıydı.Yorgundum,kötüydüm ve iğrenç hissediyordum.
Dün gece ilk defa bir arkadaşım evime gelmişti.Gerçi arkadaş denir mi?Orasını bilemem ancak Namjoon hyung dışında birinin evi görmesi garip hissettiriyordu.
Görünce dalga geçer ve yadırgar diye düşünürken beni güldüren o olmuştu.Bu evde yıllar sonra böyle kahkaha ilk defa atmış,ilk defa gülümsemiştim.
Hyunjin çok farklıydı,onu kırdığımın ve bazen saçmaladığımın farkındaydım ancak yaptığım şeyler asla elimde olmuyordu.
Öyle ki ; geceleri kafamı yastığıma gömerek "Neden öyle dedim ki?" diyerek kendimi hırpalıyordum,belki hakediyordum.
Şimdi üniversiteye doğru yürüyor ve bir şarkı mırıldanıyordum.Şarkılar benim huzurumdu,beni ayakta tutan tek şeydi.Herkesin sevdiği bir şarkı olurdu,kimisi sözlerine aşık olurdu ve kimisi bu sözlerin tanımladığı "o" kişiye.
Benim için ikisinin bir anlamı yoktu,huzuru bulmak için dinliyordum."O" isimlendirilen bir sevdiğimi tanımalazdı şarkılar.Yaşadıklarımı anlatmazdı,sadece karanlığımda bana sarılırdı şarkıların sözleri.
İçim sıcacık olurdu,yaralarım kanar ancak bu melodi bana bir uyuşturucu gibi tüm vücudumu uyuşturarak yardım ederdi.
Karşımda duran beyaz duvarlar ile iç çektim.Kimse bilemezdi bu duvarların arkasında saklı olan şeyi,sınav stresi yüzünden kendi canına kıyan birer geleceği.
Belki ileride onlardan biri olurdum?Veya sınav stresi yalanına saklanarak kendi varlığında kurtulurdum,kurtarırdım herkesi benden.
"Dalmışsın."
Aşina olduğum ses gelsi kulaklarıma,kokusu hafif tatlıydı ancak sertliğide vardı.Gülümseyerek kafamı salladım"Dalmışım."dedim.
"Neyi düşünüyorsun?"diye sorduğunda kafamı salladım.Bir şey düşünmüyordum;varlığım bile yokluktu nasıl düşüneyim bu yokluğumu?
"Düşünmüyorum,hem sen?.."diyerek tepeden tırnağa baktım ona.Üstüne giydiği beyaz düz gömlek ve altına giydiği bol siyah pantolon ona çok yakışmıştı.Aslında normal bir kıyafetti neden böyle göründüğünü anlamamıştım.
"İstersen gel beni ye." dediğinde kafamı salladım ve kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Piç gibi sırıtma ve az konuş."
Gülerek elini omzuma koydu ve yürümeye başladı, başımı salladım ve sabır diler gibi iç çektim.
***
Fizik dersi ilgi çekici olsada hocan kötüyse ders bitmiş demektir.Derin bir nefes alıp elimde çevirdiğim kalemi yere koydum.Başım ağrıyordu ve öğretmen konuşmaktan yorulmuşa benzemiyordu.Elimi kaldırarak "Öğreymenim dışarı çıkmam gerek."dedim.Gözlüklerini çıkarıp saçına koyan öğretmen kafasını sallamış "Çık."demişti.
Sıramdan kalkarak büyük adımlar ile sınıftan çıktım.Sınıfın boğucu havasının aksine burası daha temiz kokuyordu.
Sırtımı kapıdan çekip ellerimi ceplerime sokarak yürümeye başladım.Büyük ihtimalle tuvalete gidecek ve orda zaman geçirecektim.Derse dönme fikrim yoktu zaten.
Sonunda tuvalete ulaştım,içeriye girdim ve büyük aynanın karşısına geçtim.Dağınık saçlarımı düzeltirken kabinlerden birinden ses geldi.Başımı çevirip oraya baktığımda Hyunjin olduğunu gördüm.Dikkatli bir şekilde kemerini düzeltiyordu ve şarkı mırıldanıyordu.Kafasını kaldırdığında beni gördü ve hızlıca elini salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
field royal - hyunin
Fanfiction"Bana bak!" derken beni sallayan sarışınla kafamı hafiften kaldırıp sinirli yüzüne baktım"Taşşaklarını koparmamı istemiyorsan ağzının ayarını bil" diyerek ağzında çiğnediği sakızı yüzüme tükürüp arabasına geri dönmüştü. (Çok fazla yazım hatası var b...