ilk kitabım destek olursanız sevinirim.
kitaptaki her şey hayal ürünüdür. askerlikle alakalı pek bir bilgim yok kitapta vereceğim bilgilerede çok takılmassanız sevinirim
iyi okumalar .
...............................
"Beni buraya tek başıma niye gönderdilerse"
söylene söylene dağda bi başıma yürüyodum
evet dağda
sevgili patronum beni muhabir olarak hakkariye atadı tabi izmirden hakkariye gelince bir garip hissediyor insan yoksa kötü biyer de değil ya yani sadece dağa çıktım ama güzeldir heralde
burdaki bir albayla görüşmüştüm oda sanki beni ana kucağına yollar gibi beni tek yollamaya karar vermişti
evet tek
yani hani izmirdeki patronu anlarım atadın beni hakkariye ama albayın beni tek göndermesi yani benim hiçmi can güvenliğim yok burda tamam muhabirim falanda ya bişey olsa yanıma bir koruma verselerdi bari ben güvenlik amaçlı gittim albayın yanına yoksa yolu biliyorum yani kendimde gelirdim.
buralarda bir oba varmış güya obanın yakınlarına beni bırakıcaktı. yakın dedikleri bumuydu ya yarım saattir yürüyorum ve tek bir insanoğlu bile yok burda
oba türkmenlere aitmiş hem obadaki türkmenlerle hemde güvenlik amaçlı gelen askerlerle röpörtaj yazı hazırlamam gerekiyodu. ayrıca askerle röpörtajmı yapılır askerin yerinde olsam aşırı sinir oldurdum. aslında dedim askerle röpörtaj yapılmaz dedim ama benim dinleyen kim albaydan izin çıkartmışlar bide
çok büyük haber olucakmış aynen ya insanların işi gücü yok askerlerin ne yaptığını okuyacak zaten işsiz ya bu insanlarbi onbeş dakika daha yürüdükten sonra oba karşımdaydı.
hedefe göründüğü diye bağırabilirim
otarafa doğru gitmeye başladım üstümde haberci olduma dair forma vardı bu yüzden rahattım
gözcülük yapan Askerleri ben fark etmiştim onlarda beni fark etmiş olucakki bir tane asker yanıma gelmeye başladı.
" yaklaşma, kimsin" dedi bana pek yaklaşmadan sert sesiyle
üstümdeki formaya hiç bakmamıştı galiba ama neyse yabancı birini sevgiyle karşılayacak halleri yok zaten
" Ben muhabir Eyşan kara" cebimdeki izin kağıdını askere uzatırken bir yandanda konuşuyodum " çevreyi incelemek için gelmiştim albay timurun size haber vermesi lazımdı"
" vermedimi? " diye kuşkuyla devam ettim cümleme. vermemiş olabilirdi çünkü beklerim albaydan bunu
" bekleyin burda" deyip yanımdan ayrıldı telsizle bir şeyler konuştu üstüne sormuştur büyük ihtimal konuşması bitince yanıma geldi .
" ben sizi komutanımın yanına götüriyim" deyince yürümeye başladık.
aramızda derin bir sessizlik hakimdi sessizliği bozuk konuşmaya başladım.
" zor değilmi burda böyle beklemek" konuşmak için açtığım konuya bak ya sanki bilmiyosun eyşan" her şey sizin gördüğünüz kadar değil " dedi bana hiç dönmeden " Emin ol mesleğim sayesinde akıl alamayacak bir çok şey gördüm"
" Sence hangimiz daha çok şey görmüştür senmi benmi " bu sefer bana dönerek konuşmuştu.
" tabi kendimle sizi bir tutamam vatanı koruyosunuz sonuçta çok zor"" teröristlerden koruyoruz bu mazlumları "
" çok varmı ki burda "
" ohoo sen itlerin yuvasına geldin bide soruyomusun"
" adın neydi bu arada"
" yavuz"
" rütben ne "
" Teğmen"
" iyimiş"
Gene susmuştuk
obaya tamamen girdiğimiz sırada başka bir asker yanıma gelmişti
"üsteğmen selim özçelik" dedi
" muhabir eyşan kara "
" köyü istediğiniz gibi gezebilirsiniz etraflarda olursanız güveliğiniz bizim elimizde merak etmeyim ama uzaklaşırsanız pek karışacağımızı düşünmüyorum röpörtajınızıda bir tane asker bulup yaparsınız"
dönüp gideceği sırada arkasından konuşmaya başladım. durup bana döndü
" En rütbeliniz kim ? "
" napıcaksın"
" Bunu öğrenmeye yetkim var "
derin bir nefes aldı. bunu öğrenmeye yetkim olduğunu biliyodu genelde en rürbelilerinin kim oldukları paylaşılmazdı.
" Aslan yüzbaşım. napıcaksın "
" röpörtajı onunla yapıcam "
" olmaz "
Gene arkasını dönüp gitti. Arkasından seslensemde beni takmayıp gözden kayboldu. yavuzda gitmişti tek başıma köyü dolaşmaya başladım.
etrafı inceleyip notlar aldıktan sonra röpörtajı yapıcak birini arıyodum. yanıma bir kız çocuğu gelip çiçek uzattı somurtan yüzümü gülümsetmeye yetmişti çantam dan çikolata çıkartım ona verdiğimde heyecanla yanımdan ayrıldı.
Birazdaha yürüdükten sonra yaşlı bir adam gördüm yanına gidip derdimi anlattım. obanın sorumlusu oymuş. şansıma karşımada ilk o çıkmıştı . röpörtajı onunla yapıp biraz daha sohbet etmiştik adını öğrenip kalktım
arkamı dönüp gideceğim sırada aklıma gelenle hasan amacaya geri döndüm." hasan amca burda bir yüzbaşı varmış nerde biliyomusun"
" bilirim tabi kızım hemen karşı çadırda "
gösterdiği yere baktığımda köşede kalan küçük bir çadırdı. önündede bir asker bekliyodu.
hasan amcaya teşekkür edip çadıra doğru yürümeye başladım.
asker arkasını döndüğü sırada bir taş alıp arka tarafa attım asker sesin geldiği yöne doğru giderken bende hızlıca çadıra girdim.
Ben bişey yapmak isteseydim yapardım.
röpörtjımıda yüzbaşıyla yapmak istiyodum
ve yapıcaktım.
.................................
ilk kitabımın ilk bölümünün sonuna geldik. umarım sevmişsizindir. sık bölüm atmaya çalışıcam
yorum yapıp oy verirseniz sevinir
sevgilerle..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY'IN KIZI (eski adı:ASKERİM )
Randomaskerlikten vazgeçip muhabir olan bir kızın hikayesi canından çok sevdiği mesleğine geri dönmek isterse Eyşan kara kardeşi yüzünden mesleğini bırakan Eyşan kara