IV | KEŞMEKEŞ

61 6 0
                                    




Emir'e sakinleştirici verilmiş, uyuması sağlanmıştı. Hastaneye gelen aile bireylerine durumu çok üstten bir şekilde anlatmıştım. Buna rağmen Reyhan abla, neredeyse bir sinir krizinin daha eşiğinden dönmüştü. Doktor bu olayın yaşanacağını, alınan önlemlerin büyük olasılıkla pek bir işe yaramayacağını bildiğini söylemişti. Yine de birinden duysaydı daha iyi olacaktı, bu bir gerçekti. Kendi farketmemeliydi.

Ayrıca, Emir zaten ameliyathanede uyuşturulmuştu, bir de uyandığında sakinleştirici verilmişti ve doktor, ona bir daha sakinleştirici ve türevi bir şey yapılmasının riskini bize lafı dolandırmadan, açıkça anlatmıştı. Şimdi odada öldürücü bir sessizlik hakimdi. Ne Seda, ne de başka biri konuşmuyordu.

Ben, koltuğu çektiğim yerde oturuyordum hala. Eli elimin içindeydi. Hemşire birkaç saate kendine geleceğini söylemişti.  Kendine gelmesini istiyordum. Günlerdir o güzel ağzından çıkan cümle bir elin parmağını geçmezdi ve ben onun sesini özlemiştim.

Suskunluğumuzu bölen şey kapının çalması oldu. Doruk, zahmet edip de gelmiş olmalıydı, elinde bir buketle içeri süzüldü. Küçük bir selamlaşma faslının ardından karısının yanındaki boş yere yerleşti. ''Doktor bir şey dedi mi?'' Diye sordu ilgiyle. İçimdeki asi kadın, ona gerçekten ilgilenip ilgilenmediğini oldukça sert bir üslupla sormak için yanıp tutuşsa da benliğim, onu dizginledi. Seda eşine bilgi verirken gözlerim koltuk tepesinde uyuya kalan anneye ilişti.

Birkaç günde daha da yaşlanmıştı sanki. Çizgileri derinleşmiş, çekingenleşmişti. Reyhan Atalı ve çekingen olmak, imkansız, diye düşündüm. Bedenim bu düşünceyle birlikte üç gündür açlığını çektiğim maddeyi bana hatırlattı; nikotin. Bir sigaraya öyle çok ihtiyacım vardı ki. Emir'i bırakıp sigara almaya gidemiyordum, hastanenin kantininde satılmıyordu ve Hilal bana eşyalarımı getirirken bir paket sigara getirmeyi ne yazık ki unutmuştu. Doruk'a kızgın olmasam ondan isterdim.

Bu yüzden akşam gelecek olan yakın arkadaşıma uzun bir paket sigara alması için mesaj çektim ve ona, olabildiğince çabuk gelmesini tembihledim.

Sabahattin abi tüm gözleri üstüne çekecek şekilde ayağa kalktı, gerindi. ''Yan tarafta biraz kestireceğim.'' Dedikten sonra, Reyhan ablayı çift kişilik koltukta, eşini uyandırmadan yatar pozisyona soktu. Ardından yan odadan aldığı battaniyeyi üstüne örtüp, kendisi de kestirmek üzere yanımızdan ayrıldı.

''Yenge,'' diye seslenen Doruk'a baktım. ''Markete gideceğim, Seda atıştırmalık bir şeyler istiyormuş, senin bir isteğin var mı?'' Neden kantine gitmediğini bir an sorgulasam da ayağıma gelen fırsatı tepmeyerek istediğim sigarayı söyleyip, ona yarım ağız teşekkür ettim.

Hastanelerde duman sensörü olduğunu bildiğimden kantinin açık kısmına geçecektim. Dürüst olmak gerekirse karton paketin elime ulaşacağı anı heyecanla bekledim. Nikotin bağımlılığı iğrenç bir şeydi. Emir bana bıraktırmayı birçok kez denese de istisnasız hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Doruk tekrar geldiğinde, o uyanırsa beni hemen aramalarını sıkıca tembihleyip, odadan çıktım. Koşar adımlarla kantine ilerlerken bir yanım vicdan yaptı; Emir ne haldeydi ve ben sigaranın derdine düşmüştüm. Yine de yedi senedir olan alışkanlığımın, bağımlılığımında etkisi olduğunu bildiğimden o tarafı usulca yatıştırmaya çabalıyordum.

Kantine girdiğimde, bir kahve söyleyerek dış kısma çıktım. Garson kahvemi önüme koyduğunda, sigarayı dolgun dudaklarımın arasına sıkıştırıp ondan aldığım kırmızı çakmakla sigarayı tutuşturdum. Dumanın nededeyse tamamını soluk borumdan indirirken gözlerim rahatlamışlıkla kapandı. İşaret ve orta parmağımın arasına sıkıştırdığım dalı hafifçe uzaklaştırıp, ikinci dumanın bir kısmını havaya saldım.

FECAATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin