Çıldırmış olmalıydı. Aklını yitirmiş olmalıydı. Ağzına bir damla içki sürmemiş olsa da sarhoş olmuş olmalıydı.
Çünkü dün geceki davranışının akıl alır bir yanı yoktu.
Aynada bir an için kendi yansımasını gördü. Üzerinde dünkü kıyafetlerinin aynısı vardı, etekleri kırışmış, saçları dağılmış, gözleri uyumaktan şişmişti. İnleyerek dizlerinin üzerine çöktü. En son Martin'le konuştuğunu hatırlıyordu. Gecenin sessizliği ve Martin'in alçak ama derin sesi birleştiğinde üzerinde ninni etkisi yapmış, ne olduğunu anlamadan bilinci karanlığa sürüklenmişti.
Uyandığında ise kendi odasında, yatağındaydı.
Tanrı aşkına, Martin'in onu öpmesine izin vermişti!
İnleyerek dizlerinin üzerine çöktü. Sadece izin vermekle kalmamış, ona karşılık vermişti. Utanç verici bir hevesle hem de.
Kapıya tıklandığını irkilerek dengesini kaybetti ve poposunun üzerine düştü.
"Kim o?"
"Benim." Bu Oliver'dı! Şimdi onunla yüzleşemezdi. Ama onu reddetmesi daha şüpheli bir davranış olurdu.
"İçeri gel." dedi sesini normal tutmaya çalışarak. Oliver elinde bir tepsiyle içeri girip gözleri Chione'yi bulduğunda gözleri yaramaz bir ışıltıyla parladı.
"Görünüşe göre iyi uyumuşsun." Biliyordu, kesinlikle bir şeyler biliyordu. Boğazını temizleyerek dik durmaya çalıştı.
"Temiz hava insana iyi geliyor."
"Ya da bir erkeğin sıcak kolları." Chione kulaklarına kadar kızararak Oliver'a baktı.
"N-ne demek istiyorsun?" Oliver cevap vermek yerine tepsideki ballı sıcak suyu Chione'ye uzattı. Şimdi bir şey içmenin sırası mıydı! "Oliver, bir soru sordum."
"Önce suyunu iç." İnatla Oliver'a baktı ancak onun inadına karşı kazanamayacağını biliyordu. O yüzden ayak diretmek yerine hızla suyu içip bardağı tekrar tepsiye bıraktı.
"Az önce ne demek istediğini açıkla, lütfen."
"Hatırlamıyorsun bir de? Yazık adama."
"Oliver!" diye ayağını yere vurdu öfkeyle. Bir an için duraksadı. "Bir dakika. Seni niye sakinsin bu kadar?"
"Lahream'da olsaydık skandal bir kaos içinde kendini rahibin önünde bulurdun ancak bence bu abartılı bir tepki. Bir adamın omzunda kendi rızanla uyuklaman o kadar da sinirleneceğim bir şey değil." dedi omuz silkerek. Chione şaşkınlıkla Oliver'a baktı. Bir yandan sadece uyuklama kısmını bildiği için fazlasıyla rahatlamış bir yandan da gecenin bir vakti başka bir adamın yanında uyumak gibi rezil davranışına gösterdiği tepkiye şaşırmıştı.
"İlk tanıştığımızda adamın boynuna hançer dayamıştın."
"İlk tanıştığımızda adamın boynuna bıçak dayamamı sen de istemiştin."
"Ben öyle bir şey söylememiştim." diye homurdandı Chione ancak haklı olduğunu biliyordu.
"Gidip onu bıçaklamamı ister misin?"
"Saçmalama, Oliver. Tabi ki öyle bir şey istemiyorum." dedi Chione iç çekip tekrar yatağına otururken. Yanakları hala utanç içinde yanıyordu. Nasıl böyle bir şey yapabilmişti?
"Neden?" Anlamaya çalışarak Oliver'a baktı.
"Efendim?"
"Neden onu bıçaklamamı istemiyorsun?" Cevap vermeden önce bir an için duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chione
Romansaİlk gördüğü andan itibaren onu istemişti. Küstah sözlerinden, mesafeli bakışlarından, bir leydinin zarafetinden uzak tavırlarından nefret etse de ona baktığında düşündüğü tek şey teninde kaybolmaktı. O yüzden yardım teklifini kabul etmişti. Ancak h...