"ve gittiler"
yeni kuruyan gözyaşlarım tekrar akmaya başladı.
"kimler mesela?"
bakışlarını gökyüzünden ayırıp bu sefer kumsalın derin sularını izlemeye başladı.
"yıldızlar küçük kız, yıldızlar"
bakışlarımı yıldızlara çevirip yıldızların gökyüzüne ya...
" Gözyaşları neden akar dünya? Güneşin altında kuruyup binlerce yağmur tanelerine dönüp senin sularının kurumaması için mi? Eğer öyleyse neden benim ruhumda yaşayan dünyada tek bir damla yok...
𓍯
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
10 yıl sonra 12 Eylül
Başımı koyduğum dizlerimin gözyaşlarımdan dolayı ıslandığını hissediyordum. Kan kokusu artık midemi bulandırmaya başlamıştı. Burdan çıkmak istiyordum ama çıkarsam babamın bana yapıcaklarından korkuyordum. Başımı yasladığım dizinden kaldırarak tişortümün kollarıyla kanayan burnumu sildim ki annemin acıklı bağırışlarını duydum. Yine çok dövüyordu annemi.
" Ayla sana son kez soruyorum o kolye nerde!"
Annem susmuştu çünkü büyük ihtimal babam yine evde para kalmadığı için onu alıp satıcaktı ama annem onu veremezdi çünkü o kolye annem için çok değerliydi ve o kolyenin yerini ben ve annemden başka kimse bilmiyordu .
Sahilde kumsalın toprağı örttüğü ve dalgaların onu sakladığı yerdeydi.
Bir süre ses duymadım ama kapının hızla çarpan sesiyle babamın çıktığını anlamıştım. Dolabın kapağını yavaşça iterek kanayan ve moraran ayaklarımı sert zemine çarparak aşağı sarkıttım. Sonunda burnuma temiz hava kokusu gelmişti. Zaman kaybetmeden oturma odasına doğru koştum. Tabi oturma odası diye adlandırdığımabakmamalı . Sadece küçük bir masa ve sandalye , televizyon,halı ve eski bir koltuk bulunuyordu. Koltuğun üzerindeki çarşaf yırtılmıştı ve içindeki teller çıkmıştı. Sandalyenin bir bacağı yoktu ve televizyon üzerindeki çizik ve kırıklardanizlenmeyecekhaldeydi ama benim gibi bir çocuk için bunlar bi nevi mücevher gibiydi. Her tarafa saçılan içki şişelerinin bazıları kırılmış ve annemin yüzünün ortasına denk gelmişti. Bakışıyla buraya gelme yapsada annemin canı acıyordu ve ben burda onu seyrederek boş boş duramazdım. Hemen diğer odadan süpürgeyi aldım ve yeri süpürmeye başladım. Canım acıyordu evet annemi bu halde görmek canımı acıtıyordu. Suratındaki morluklar o güzel yüzünü ne hale getirmişti. Suratından Akan oluk oluk kanı eteğiyle siliyordu.Ağlamıyordu aksine gülüyordu ve bunun nedeni gayet basitti bana zarar gelmediğini zannediyordu taki tişortümdeki kan lekelerini görünceye kadar. Gözleri irice açılmıştı. Yine kendini suçlayacaktı biliyorum.