Kan ve Can

27 4 0
                                    

Dave başını bile çevirmeden öylece duruyordu. Lazer ışıklarının onun hareketini algılayıp bir anda sönerek patlayacağını bildiği için şuan sadece televizyonda ki Roberts'ı dinliyordu. Zaten istese de yürüyüp çıkamazdı, bacaklarının bağı çözülmüştü. ''Kahraman olamıyorsun değil mi? Öylece kısılıp kaldın. ''

Dave ürkek bir şekilde dudaklarını oynattı. ''Beni duyuyor musun bilmiyorum ama şunu bil ki, asla vazgeçmeyeceğim. ''

''Sen ciddi misin? Şuan bombayı patlatmam tek bir hareketime bakar. Bulunduğun durum süresince tamamen benim oyuncağımsın, Crossland. Bak aklıma ne geldi? Şu mahalle girişlerinde ki sistemi kaldıralım, dışarıda ki dostlarında birazcık hapis tatsın ha? Ne dersin ?'' dedi Roberts keyifle gülerek. Dave kafasını kıpırdatmadan gözleri ile odaya bakıyordu. Sol tarafında iki tane cam vardı ama bunlardan atlarsa ölebilir ya da bacağını kırabilirdi. 2 kat mesafeden aşağı betona düşecekti. Eğer camın altında araba varsa işler değişirdi tabi ki ama riskli olması biraz kafasını bulandırmıştı. Dışarıdan polis sesleri yoğun şekilde gelirken Roberts öksürerek dikkatini üstüne çekti. ''Ne var biliyor musun, Dave? Sana yapacaklarımı bilsen oradan kurtulmak istemezsin. Eğer kurtulursan tüm temizleyici ekibini senin infazın için yönlendireceğim. Her ne kadar patron ölmeni istemese de, kim takar ki artık. ''

Dave'in artık gitmesi gerekiyordu. Eğer birkaç dakika daha burada esir kalırsa ya bomba patlayacaktı ya da hapise gönderilecekti. ''Babanı öldürme sebebimizi bilmiyorsun belki, yani tabii ki bilmiyorsun. Kim anlatır ki ? Babanı öldürme sebebimiz benim annemi ve kardeşimi öldürmesiydi. Bunu ise senin doğum günün öncesinde yapmıştı. Her şeyimi alacağına söz vermişti... Ama ne var biliyor musun Dave? O asla bir oğlum olduğunu öğrenemedi. Hiç bir zaman ona anlatmamıştım. İyi ki de anlatmamışım diyorum şimdi. '' Dave bir anda gözlerini Roberts'a dikerek ''Masallarını kendine sakla, kes sesini artık. '' diye bağırdı. Artık harekete geçecekti. Bomba patlamadan önce 3 saniyesi vardı. Hareketten ettikten 3 saniye sonra tüm bina yerle bir olacaktı. ''Görüşeceğiz, elbet. '' dedi Dave. Uzun bir nefes alıp bıraktıktan sonra sol tarafındaki cama doğru koşmaya başladı. Cama sadece 3 adımdan sonra varmıştı. Sağ omzu ile camı kırarak binadan atlarken bir anda arkasından kulakları sağır eden ses gelmişti. Patlayan bombanın etkisi ile havada daha ileriye uçarak yolun ortasına doğru düşmüştü. Kulağına boğuk boğuk gelen ''Dave!'' sesi ona hayal gibi gelirken yolun ortasında yuvarlanıyordu. Çarpışını hatırlayamıyordu bile. Acısını hissetmemişti. Sağ omzunun üstüne düşmüştü ve bir takla atarak yüzüstü yatar hale gelmişti, sadece onu biliyordu. Kafasının içinde türlü türlü sesler vardı. Bir anda nerede ve ne şekilde olduğu bilincini kaybetmişti. Yolun ortasında uzanmış yatarken polis sesleri yaklaşıyordu. Meydanın tam ortasındaydılar ve etraflarını yavaşca polis arabaları sarıyordu. Tim polislere karşı silahlarını doğrulttuğunda hepsinin en fazla bir şarjör mermisi vardı. Hiç birinde mermi ya da ek şarjör kalmamıştı. Polisle savaşmayacaklardı tabii ki de ama eğer zorunda kalırlarsa, bunu yapmak zorundaydılar. Birisi onu sırt üstü çevirirken Dave gözlerini açmaya çalışsa da olmuyordu. Gözünün kenarlarından iki adet ılık yaş süzülüp giderken Jason onun kafasını sallayarak ''Kalk ayağa Dave! Kalk ayağa!'' diye bağırıyordu. Amcası Jose ise Dave'in toza bürünmüş saçlarını okşayarak ''Hadi oğlum, yapabilirsin. Kalk ayağa!'' diyordu. Jason ona birkaç tokat atarken Dave yavaş yavaş gözlerini açtı. Ses yavaşça aynı görüntü gibi netleşiyordu. ''Roberts'ın bir oğlu var. '' dedi kesik kesik bir şekilde. Sanki bunu demek için atlamış gibiydi. Jason bunu duyduğunda bir anda donmuştu. Dave'in bunu öğrendiğine şaşırmıştı. ''Ne? Kim söyledi?'' dedi Jason inanamayarak. ''Roberts!'' dedi ve gözlerini etraflarında ki polislere çevirdi. Jason hiç bir şey anlamadan öylece ona bakıyordu. Yüzü bembeyaz olurken Dave'in elinden tutup onu ayağa kaldırmıştı. Dave ayağa kalktığında megafondan gelen bir ses ile kulaklarını kapatmıştı direk. Çınlaması geçmemişti halen. ''Dave Crossland! Adamların ve sen silahlarınızı bırakın, teslim olun!''

TemizleyiciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin