6 Ay Sonra...
* * *
"Herkes kalksın!"
Sabah sayımına alışmış olan zanlılar yataklarından gözlerini ovuşturarak kalkarken gardiyanlar her yatağa ellerinde ki cop ile vuruyordu. "Hazır mı herkes?!" diye haykırdı sıraya giren mahkumlara tek tek bakarken. Sıraların arasında bir kişi eksik olduğu söylendiğinde, başgardiyan Andrew bir anda kükremeye başladı. "CROSSLAND!"
* * *
Yaz aylarının yakında olduğu havadan ve nemden belli oluyordu. Çetin bir kışın ardından ilkbaharın yarılarına ulaşmışlardı bile. Her gün biraz daha çoğalan ter, tişörtünü neredeyse yıkıyordu. Hapishane, onu değiştirmiş gibiydi. Daha soğuk bir hale gelmişti. Düşünceleri ise daha derinleşiyordu. Aslında burada ki herkes değişiyordu. Yapacak hiç bir işi olmayan insanlar kendisini spora veriyordu, kadın dergilerine bakıyordu. Gardiyanlara para sıkıştıran eli uzun adamlar ise, içkilerini içiyordu. Aslında içeri de bazı olaylar, pekte farklı değildi dışarı da olanlardan. Tek bir şey vardı, farkını hissettiği... 6 ay boyunca kimse onun yanına gelmemişti. Ne amcası ne Jason, kimse onu ziyaret etmemişti. Endişelenmiyor değildi.. Dave üstünden serin sular akıtan fışkiyeyi kapatırken derin bir nefes verdi. Rahatlamıştı bu her metrekaresinde bir ona düşman olan cezaevinde. 6 ayda ona yirmiden fazla kişi saldırmıştı. Artık burada korkulan birisi olsa da hala fırsat kolluyorlardı. Her ceza evinde olan "Kötü adamlar başı" burada Chuck'tı. Koğuşunda olan bu eşcinsel adam Dave'e gerçekten takmıştı. Sebebi ise Dave'in bu cezaevinde ondan fazla ünlü olması değil ondan 3 kez herkesin önünde dayak yemesiydi. Sonuncusunda tüm yüzü kan içinde kaldığı için kini çok büyüktü. Chuck'un eli, hapishane de ki en uzun adamdı. Sırf onun için bir spor tesisi bile vardı ve oraya giriş için Chuck ile daha önce yatmış olmak gerekiyordu. Bazen farklı şeyler için, bazen ise onun sağlayacağı faydalar için gerçekten bu yola giren oluyordu. Dave banyonun kapısını açıp lavabo bölümüne geçerken arkasından gelen 2 kişi dikkatini çekmişti. Eşcinsel Chuck'ın bebekleriydi çünkü bunlar. Siyah pantolon üstüne yeşil bir tişört giymişlerdi. Dave'in üstünde ise sadece pantolon vardı. Onun hapishanede ki herkesten daha sıkı görünen sırtına baktıklarını hissedebiliyordu. Islak sakallarını kaşırken küçük, pis aynaya doğru yaklaşmıştı. Lavabo bölümü fazla geniş değildi ama gene de Dave rahat edebilirdi. Burada kaldığı süre içinde en çok bunu sevmişti. Her mekanın alanını ve kavgaya müsaitliğini kafasında tartıp düşünüyordu. O sırada arkasında gezinen 2 kişi içeriye girip, tuvalet kapılarının önünde onu bekliyordu. Aynaya bakıp, kendisinin çatık kaşları ve dik bakışlarıyla karşılaştığında, onun kestane renkli sakallarının dudaklarına doğru yürümeye başladığını gördü. Daha dört gün önce saç kesimi olduğu için de hepsinin saçı çok kısaydı. Dave elinde ki tişörtünü pantolonuna kıstırarak yüzüne su vurmaya başladı. O sırada arkasında ki birisi imalı şekilde öksürüğe tutulmuştu. Dave sanki orada kimse yokmuş gibi davranarak, kolunun tersiyle gözlerinde ki su damlalarını aldı ve arkasını döndü usulca. İkisi de tuvaletin önünden ayrılmış orta da bekliyorlardı. Kaba saba bir vücüdu ve kıl dolu kollara sahip olan birisi "Crossland!" dedi. "Seni çıplak görmek heyecan verici. "
Bu iğrenç görünüme sahip olan adamla daha önce karşılaştığını hatırlayabiliyordu. Adının Moffat olduğunu tahmin ediyordu çünkü aklında öyle kalmıştı. Yanında ki hafif kaslı fakat cılız bir duruşu olan genç ise Gate'di. İşlemediği bir suç yüzünden yakalama kararı çıktığında, onu ihbar eden 3 arkadaşını öldürmüştü ve 17 yıl hapise çarptırılmıştı. Gözlerini onun bakışlarına götürdüğünde, içinden geçenleri okuyabiliyordu. Bu hapishane de yaşamaya devam etmenin, böyle şeyler yapıp Chuck'ın emrinde kalmak olduğunu düşünüyordu. Kendisinin tehlike olarak görülmesi de hoşuna gidiyordu. Ama iş Dave Crossland'ı alt etmeye gelince, tehlikenin kim olduğu tartışılmalıydı... Moffat etrafında bir tur atıp, elini onun omzuna değdirdiğinde, Dave bir anda onun boğazını tutup az önce yüzüne baktığı aynaya yapıştırmıştı. Aynada bir çatlama olduğunda Gate ona yumruk atmak için hazırlanmıştı ama Dave boğazını tüm gücüyle sıktığı Moffatı alıp, onun üstüne doğru iteklemişti. Gate hafif tökezleyip sola doğru birkaç adım attığında tekmesiyle onu arkasında ki tuvalet kapısına ittirmişti. Soyuk bir boyaya sahip olan mavi kapı geriye doğru açılırken Moffat ayağa kalkıp onun karşısında dikilmeye başlamıştı. ''Çok direniyorsun, biliyorsun ki sonunda boyun eğeceksin. Buradan canlı çıkamazsın!'' Dave onun gözlerine bakıp, yüzüne hafif kibirli bir gülümseyiş yaydığında ''Daha önce burada öldürdüklerime söyle onu. '' diye cevap vermişti. Tam o sırada Moffat ani bir hareketle belinde ki bıçak haline getirilmiş keskin cam parçasını çıkardı. Baya bir uzun olan cam parçasının tuttuğu yerine kağıttan bir havlu sarmıştı. Parmak izinin çıkmaması içindi. ''Sadece iki bıçakla 21 saniye de 8 kişi öldürdüğümü bilmiyordun. '' Bıçağını üstüne doğru savurduğunda, Dave kendisini arkaya yıkıp, dizlerini kırarak kurtulmuştu. O sırada Gate de ayağa kalkıyordu. Moffat umut içinde bir kez daha deneyip bıçağını onun kafasına doğru ittirdiğinde Dave onun elini tutup havaya kaldırmıştı ve bir yumruk atmıştı çenesine. Attığı yumruktan sonra devam etmeyip Gate'inde ayağa kalkmasını beklemişti. birkaç saniye sonra Gate ve Moffat yan yana durduğunda, gardiyanların koşuşturan ayak sesleri kulaklarına geliyordu. Amaçları tabii ki de Dave'i kurtarmak değildi. Aksine onu suç üstü yakalamak istiyorlardı. Acele etmeliydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Temizleyici
Acción''Öksüz, yetim, sessiz, kimsesiz, psikopat, katil. Bunlar benim isimlerinden bir kaçı, yalnızlığımın sıfatları. Ama beni tanımıyorlar. Ben bir katil değilim... Temizleyiciyim. Kendini intikamına adamış bir temizleyici. Benim adım, Dave Crossland!..'...