#3 Eylül 1998
Sam arabasında oturmuş o hep sevdiği eski rock şarkılarından bir tanesiyle kafasını dinliyordu. Kafasının içi tam bir meclis gibiydi. Bağırışlar, çığırışlar, itirazlar ve kararlar. Bir yıldan fazla süredir karısına ne olduğunu araştırıyordu. O kadar çok iz bulmuştu ki sayamıyordu. Ama her birinin arkası boş çıkmıştı, tüm izler çok iyi silinmişti. Tüm her şeyi anlaması, karısına ne olduğunu bulması tam bir yılını almıştı. Aslında karısına olan şey trafik kazası değildi ve artık tüm gerçekler önündeydi. Bunca zaman boyunca ondan saklanmıştı, ondan gizli şeyler yapılmıştı. Oğlunun her ne kadar bu işe karışmasını istemese de artık vakit geçmişti. Dave'in neler yapabildiğini iki ay önce görmüştü. Nasıl olduğu bilinmez, onda bir dövüşcü ruhu vardı ve hırsı ile inadı aynı ona çekmişti. Her ne kadar onu korusa da artık bitmişti. Şuan yapacağı şey ile çok büyük şeylere yol açacaktı. Sam şarkıyı kapatarak perdesi açık olan cama baktı. Roberts'in karısı oğlu Jason'a sandviçini vererek gülerken, oğlunun gözlerinin önüne düşmüş saçlarını kibarca kulağının arkasına attı. Sam arabanın direksiyonuna vurarak ''Bunu yapmam gerek, yapmalıyım!'' diyordu ve kendisini içten içe hazırlıyordu. Nora'yı kolay öldüremeyecekti. Çünkü onu eğiten oydu, Sam'di. Roberts ve Jeremy ile birlikte aldıkları eğitimden sonra üçü de teşkilatın gözde temizleyicisi olmuşlardı. Jeremy, her ne kadar onlar kadar kendini geliştirememiş olsa da, onlarla dans edebilecek kadar iyiydi, ama yenemezdi. Roberts, Yunanistan'a halka verdiği ilaçların içine zararlı kimyasal atıklar koyan bir iş adamını öldürmeye gittiğinde Nora'nın eğitimini o vermişti. Aslında saha görevine çıkmazdı o, ne kocası isterdi bunu ne de ekipte ki herhangi birisi. Kadın olduğu için değildi, eve geri dönmesini zorunlu kılan bir çocuk olduğu için.. Ama gene de kendini savunması için bir eğitim şarttı.
Sam uzun bir nefes daha vererek sağında ki koltukta duran silaha baktı. Zamanı gelmişti. Silahını beline koyarak arabadan çıktı ve ürkütücü soğukla ellerine hava üfleye üfleye evin önüne geldi. Evin kapısını gözetleyen kameranın karşı evde olduğunu biliyordu. Daha kamera onu görmeden isabetli bir atışla kamerayı patlatmıştı. Bu evi hiç kimse bilmediği için güvenlik sistemi de çok yoktu, dikkat çekmemesini istemişti Roberts. Tabii ki sokağı sürekli olarak gözetleyen adamları vardı ve bunlardan birkaçı da karşı evlerde yaşıyordu ama onların durumu da birazdan Nora'ya olacaklardan farksızdı. Evlerine giden pizzanın üstüne, az bir zehir koymuştu. Aslında ne kadar az görünse de, sadece 70 dakika içinde tüm sinir sistemini bozabiliyordu. Araba da bekleyen adamlar da, birkaç dakika önce yeni adamları tarafından öldürülmüştü. Sam, sokağa bir göz gezdirdiğinde, son bir kez düşündü ve üçüncü uzun nefesini vererek kapının zilini çaldı. Kimsenin onu görmemesi gerektiğini düşünüyordu. Kapı açılmadığı için bir kez daha zile basarken derin bir ses geldi kapının öbür tarafından. ''Geliyorum!'' O an kapı gözünden bakıldığını fark etmişti Sam ve bir gülümseme yaymıştı yüzüne. Tabii ki de yüzünde ki bu endişeyle karşılaşmasını istemezdi. O bile bundan bir şeyler çıkarabilirdi. Kapı o sırada açılarak ''Sen misin!'' deyip gülmeye başlamıştı Nora. ''Geleceğini söylemedin. '' diyerek eliyle onu içeri davet ediyordu. Sam içeri girdiğinde yüzüne tamamen bir ciddilik kazandırmıştı. Nora evin holüyle bağlantılı odaya girerken onun yürümediğini farketti ve ''Ne oldu?'' diye sordu. Sarışın saçları ve ela gözü ile Roberts ile evlenmeyi hak eden birisi gibi duruyordu. ''Biliyor muydun, Nora?'' diye sordu, birkaç adım atarak ona. ''Neyi?''
''Bilmemezlikten gelme. Beni neden hiç teşkilatın başkanıyla görüştürmediğinizden kuşkulanmayacağımı mı düşündünüz? Ya da karımın neden o olayların ardından trafik kazası geçirdiğini?''
O sırada üst kattan bir çocuğun sesi gelmişti. ''Kim geldi anne?'' diyerek merdivenleri inmeye başlayan çocuğuna döndüğünde, eliyle yukarı gösterdi ve ''Sakın gelme tatlım, mutfağa dön!'' dedi. Nora, tekrardan ona döndüğünde yüzünde bir korku ifadesi vardı. Sam'in bir şeyler yapacağından emindi ve bunu oğlunun görmesini istemiyordu. ''Sam, sakın aptalca bir şey yapma ya da düşünme!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Temizleyici
Azione''Öksüz, yetim, sessiz, kimsesiz, psikopat, katil. Bunlar benim isimlerinden bir kaçı, yalnızlığımın sıfatları. Ama beni tanımıyorlar. Ben bir katil değilim... Temizleyiciyim. Kendini intikamına adamış bir temizleyici. Benim adım, Dave Crossland!..'...