11. Boynu Bükük Vatan Çiçeği

9.7K 674 1.5K
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. En az bir Çehresiz bölümü kadar uzun dgdhj
İyi okumalar! 🎭🍋💛

 En az bir Çehresiz bölümü kadar uzun dgdhj İyi okumalar! 🎭🍋💛

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

11. Boynu Bükük Vatan Çiçeği

29 Ağustos

Gözüme bir damla uyku girmedi o gece sevgili defter.

Atilla benim gözyaşlarım dinene dek sandalyenin üzerinde, başucumda bekledi ama yerime kıvrılmaya karar verip hareket ettiğimde kalktı sandalyeden. Karşımdaki kanepeye oturdu. Yavaşça yerine uzandı, tavana bakıyordu.

Uyuyabilecek miydi, uyudu mu, bilmiyorum.

Ben sabaha kadar seyrettim onu. Göğsü, arada bir yükselen deniz dalgaları gibi kalkıp iniyordu. Kollarını göğsünün üzerine kovuşturmuş, battaniyesini beline kadar da çekmişti. Pek kıpırdamadı, gözlerini yumduğunda bile aynı pozisyonda sabit kaldı.

Hava aydınlanmaya başladığında benim için eve dönüş vaktinin geldiğini biliyordum. Sabah ezanına kalkan Nezihe Teyze ya da kocasına yakalanmadan eve sızıp yatağıma yatmam gerekiyordu.

Anneme ya da başka birine yakalandığım vakit yandığımın resmiydi bu. Annem geceyi dışarıda, hele de yalnız bir erkeğin evinde geçirdiğimi öğrenirse mahvederdi beni, canıma okurdu. Belki Atilla'nın bile kapısına dayanırdı. İşte en çok o zaman üzülürdüm, Atilla'ya bir namussuzluk yaptığımıza dair sözler eder, bizi evlendirmeye kalkışırsa utancımdan, gurur kırıklığından kahrolurdum.

Atilla da alay ederdi tabii benimle, ne biçim ailen var, ne bağnaz insanlar derdi belki, kim bilir? Sibel bana örümcek kafalı dememiş miydi? Hem zaten şimdiden annemin fikirlerine, öğütlerine sinir olmuş, onlarla alay bile etmişti. Bir de annemin bağıra çağıra kapısına dayandığı bir durumda ne hale düşerdim, hayal bile edemiyordum.

Edebimle eve dönmenin tam vaktiydi.

Yerimden doğrulduğumda Atilla gözlerini açtı ve başını bana doğru çevirdi.

"Seni uyandırdım mı," diye sordum. Mahmur, fıstık yeşili gözleri uyku doluydu, sarı saçları yastığın yaptığı baskıdan dağılmıştı. Masum bir oğlan çocuğunun ifadesiyle uzanıyordu kanepede.

"Uyanıktım zaten," dedi, yavaşça kalktı o da yerinden. Dev bedeni yüzündeki çocuksuluğu kırıyordu şimdi. Yüzünü ovuşturdu ve saçlarını düzeltti. Ben de aynı hareketi fistanım için yaptım. Bir elimde Pinokyo, diğer elimde ise Atilla'nın dün gece yemek yediği taslar duruyordu.

Sonra aklıma geldi, bu sabah, bu akşam, hatta öğlen ne yiyecekti? İyice iyileşene kadar ona gizlice yemek taşımaya devam etsem birileri fark eder miydi ki?

Herkesin uyuduğu ya da bahçede oturduğu saatleri seçebilirdim, o zaman kimse fark etmezdi artan yemeklerin nereye kaybolduğunu. Hem, soran ya da gören olursa da köpeklere götürdüğümü söylerdim.

Gençlik Kumpanyasının Hatıra DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin