22. Kediler ve Babalar

4.7K 628 1.5K
                                    

22. Kediler ve Babalar

"Kayıp eşya bürosu var. Kayıp babalar bürosu da var mı?"
"Baba, sadece çeneni gösterseler bana, altındaki minicik benden tanırım."
Sevim Ak, Babamın Gözleri Kedi Gözleri.

*Sezen Aksu – Gülümse*

Kendimi, en nihayetinde ait olduğu yeri bulmuş fakat bunun uğrunda yıllarını hiç sevmediği, hiç güvenmediği ve hiç sevilmediği yerlerde geçirmiş biri gibi hissediyordum o an. Belki de Atilla'yı kafamda öyle çok büyütmüştüm ki, yanındayken içime yerleşen doğru yerde olma hissi bundandı, belki de bunun sebebi, annemin defterine tüm hislerini olanca çıplaklığıyla ve detaylıca geçirmiş olmasıydı.

Bir günlüğü değil, bir romanı okuyor gibiydim çünkü, ve işte belki de bu yüzden, Atilla karakterini avcumun içi gibi biliyordum bir yandan, hatta onu, en azından on sekiz yaşındaki halini, on sekiz yaşındaki Güzin'den çok daha iyi analiz edebilmiştim.

Elbette çok şey değişmiş olmalıydı hayatında, kim bilir, yıllar ona nasıl davranmıştı? Kimler girmişti hayatına, hangi limanlarda gezmiş, hangi kumsallarda sabahlamış, hangi şehirlerde anımsamıştı annemi? Sahi, annemi hiç anımsamış mıydı?

Bence annemi hiç unutmadın Atilla, dedim içimden, gözlerine bakarken. Ne yaşandı, ne oldu bilmiyorum ama bence sen annemi hiç unutamadın ve eğer kusura bakmazsan, ben senin yaranı biraz kanatacağım bu gece, buna mecburum.

O sırada, "Sizin politikayla aranız nasıldır," diye sordum, çenemi dikerek ve olabildiğince bilgiç bir tavırla, "bir asker olarak herhalde, düşüncelerinizi her yerde açmaktan imtina ediyorsunuzdur."

Atilla'nın dudağının sol köşesi yukarı kalkarken gamzesi belirdi birden, Ardahan yeşili gözleri benden kısa bir an için ayrıldı ve denize döndü, neden sonra bakışlarımız yeniden birleştiğinde, "İyi yetişmiş bir genç kızsınız küçük hanım," dedi, takdir eder gibi, yutkundum. "Orduda siyaset olmaz, doğru. Emir komuta zincirini bozabilecek her şey yasaktır, askerlik, yüksek bir disiplin ve emirlere bağlılık gerektirir."

Başımı salladım. O sırada, maalesef ki, Alperen olacak terörist ucube elindeki tepsiyle aramıza girdi ve, "Kahveleriniz," diye açıkladı sanki gözümüz körmüş gibi.

"Önce küçük hanıma," diye uyardı Atilla onu, benden önce onun kahvesini vereceğini sandığı için sanırım.

Alperen Atilla'nın dediğine uyarak önce benim kahvemi bıraktı önüme, ardından Atilla'nınkini ve en nihayetinde kendi kahvesini de alıp Atilla'nın yanındaki sandalyeye yerleşti.

Atilla, cebinden yaldızlı bir tabla çıkardı, masaya bıraktı, siyah, küçük fakat genişçe tablanın üzerinde sedef renginden bir çapa deseni vardı, o sırada bakışlarımız buluştu, herhalde kendimi tutamayıp öne doğru eğildiğimin farkındaydı, istifimi bozmadan başımı geriye doğru çektim ve kahvemden bir yudum aldım.

Atilla tabladan uzun bir sigara çıkardı, demek sigaraya başlamıştı. Alperen'e de uzattı, Alperen teröristi, sanki utanmış gibi çekti sigarayı, ardından Atilla'nın gözleri yeniden beni buldu ve, "Kullanıyor musunuz küçük hanım," diye sordu.

Alperen'in lafa girmesine izin vermeden, "Yoo, hayır," dedim hızlıca, "ben pek hoşlanmam sigaradan." Gülümsedim.

Atilla'ysa sigarasını yaktığında beni onaylamış ve takdir etmiş gibi başını sallarken, "En doğrusu," diye mırıldandı, sözleriyle de tavrını destekleyerek.

O sırada daha fazla dayanamadım ve bana dehşet içinde, ne dolaplar çevirdiğimi anlamaya çalışarak bakan Alperen'in bakışlarına karşılık verdim kaşla göz arasında. Yeşil, sinsi gözlerini radar gibi kısmış, beni gözlem altına almıştı.

Gençlik Kumpanyasının Hatıra DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin