KANLI İHANET

5 5 0
                                    

"Hanımefendi uyanın uçuş bitti" birinin beni hafifçe sarsmasıyla gözlerimi araladığım da seri adımlarla uçaktan indim. Üzerimdeki kaban dışında hiç bir şeyim olmadığından havaalanının çıkış kapısına doğru yürüdüm. On beş dakika kadar taksi bekledikten sonra taksiye bindim ve Cihan'la benim evlendikten sonra oturmak için satın aldığımız evin adresini taksiciye verdim. Bu halde annemin yanına gidemezdim. Üstelik bugün nişanım vardı.

Beynim kendini buna adapte ederek düşünmeyi red ediyordu. O kuyuya dalsa çıkamayacağını biliyordu çünkü bu yaşananlar sağlıklı şeyler değildi. Şu iki gündür yaşadığım şeyleri durup bir saniye düşünsem bir ay kendime gelemezdim bunun bilincindeydim.

Taksi sonunda durduğunda parasını ödeyerek arabadan indim. Asansöre binip onuncu katı tuşladım cam asansör onuncu katta durduğunda bize ait olan daireye adımladım. Yandaki ekrana şifreyi girdiğimde kapı ince bir sesle açıldı. 

"Yaa! Cihan dur. Bak Ada görmesin sonra ben kötü kadın oluyorum."
"Zaten kötü kadın değilmisin? Benim kötü kadınım hem de!"
"Senin kötü kadınınmıyım şimdi ben?"
"Hıhımm"

Ayaklarımın yere çivilendiğini sandım. Bir adım daha atsam sanki kanayacaklarını. Yine de attım o adımı ve gözlerimi yummak isteyeceğim o gerçek suratıma bir tokat gibi çarptı. Cihan bizim evimizde, nevresim takımına kadar benim seçtiğim yatakta Dicle'yleydi.

Gözleri gözlerime ilk çarpan Dizle oldu ve üzerine çökmüş boynunu öpen Cihan'ı üzerinden itmek yerine kendine daha çok çekti."Ah! Dicle yanıyorum senin için"
"Bende" dedi Dicle gözlerime bakarak uzunca inledi Cihan daha da hızlandı. Boynuna, köprücük kemiğine oradanda göğsüne. Bu ahlaksızlıktı, kalleşlikti.

Elime geçen ilk vazoyu yatağın yanındaki duvara çarptığımda "Noluyor lan!" Diyerek kafasını çevirdi Cihan göz göze geldik. "Ada?"
"Allah belanızı versin sizin! belanızı versin?"

Cihan yataktan çıkarak pantolonu üzerine geçirdi. Dicle ise az önce gözlerime bakarak devam eden kendisi değilmiş gibi battaniyeyi üzerine çekti.  Her şeyi yakıp yıkacaktım. Elime geçen her şeyi yere atıyor, kırıyor, parçalayıncaya kadar durmuyordum.

"Yaklaşma bana!" Dedim cihanın ayağına şamdanlığı atarken ayağını kaldırdığından ayağına gelmemişti. Mutfağa girdim kendimden geçmiş gibiydim.  "Beraber seçmiştik bunları" dedim açtığım dolaptaki tabakları yere indirirken "Ada yapma, kendine zarar vereceksin."  Gözlerim elime kaydığında kanadığını far ettim. "Bu burada kalmadı Cihan" dedim ve kapıyı çarparak çıkıp gittim.

Beni aldatan adama zarar vermek için bile olsa kendi canımı yakmazdım. Buraya yakın bir taksi durağı vardı oraya kadar yürüyecektim. Hava rüzgarlıydı esen sert rüzgarlar topladığım saçımdan bir kaç tutamın kaçmasına sebep olmuştu. O tutamlar yüzümü gıdıklıyordu ama gözlerimden yaşlar sel gibi boşalıp gidiyordu. İnsanların garip bakışlarını umursamıyordum. Taksiciye evin adresini verdim. Eve vardığımda hava çoktan  kararmıştı.

Kapıyı kırar gibi çaldığımdan annem uyuşuk zihniyle sesi algılayıp açabilmişti. "Bu halin ne senin? Üzerinden tır geçmişe benziyorsun." Bana yönelttikleri soru değildi annem hakaretlerini soru işaretlerinin arkasına gizliyordu sadece.

Üç tane adam beni kaçırdı anne. Gözümü açtığımda arabadaydım indiğimde ise konakta babamın konağında hani yıllar önce ilk ve son gidişinde lanet okuduğun o konak. Birde benim kardeşim varmış, büyümüştü kız kaçırmış. Ben de o kız kaçırdı diye kızın abisiyle evlenecekmişim. Evlenmezsem eğer kardeşimi öldüreceklermiş. Babamdan tokat yedim ayrıca birde ona silah çektim sonra o çocuk aldı beni babamın elinden, masmavi gözleri olan adı Pamir'miş. Yetmezmiş gibi bugün olan nişanımda iptal çünkü Cihan beni aldatmış, hem de Dicle'yle!

BERDELE KARŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin