Çalan alarm ile iki saatlik uykumdan uyandığımda yüzüm şişmişti uykusuzluktan ama 03:00'e kadar anca hazırlanırdım. Hızlıca duş alıp çıktığımda kişisel bakım kısmını hallettim. Sıkıca at kuyruğu yaptığım saçlarıma Dyson'la bukleler verdim ve nazikçe taradım. Üstüme beyaz boğazlı kazağımı geçirdim.
Onun üstüne bej rengi crop blazer ceket ve altına bol paça siyah kot pantolon giydim. Hava karanlık olsa da güneş gözlüğümü çantama attım çünkü gözlerim gerçekten berbat haldeydi. Belki kapatır umuduyla su bazlı kapsayıcıyı göz kapağıma ve göz altıma uyguladım. Dudaklarıma da vişne çürüğü kalemle çerçeve yaptım ve iç kısımlarına yine aynı renkte nemlendiriciyi sürdüm.
Tüm eşyalarımı yanıma almaya kalkarsam kilo sınırını geçeceğinden bavula sığdırabildiğim kadarıyla temel parçaları yanıma aldım. Çisem Haftasonu'na benim arabamla Mardin'e geleceğinden eşyaları da o getirecekti. Dönüşte de uçakla dönecekti.
Yaptığım şeyi duyunca manyak olduğumu oralarda anlaşmanın geçmeyeceğini söylemişti. Vazgeçmeyeceğimi anladığındaysa pes etmişti.
Saat'e baktım ikiyi elli beş geçiyordu. Ayağıma beyaz spor ayakkabılarımı geçirip evden çıktım. Annem evde yoktu eve geldiğimde bir not bırakmış üç aylığına Ayvalık'a gideceğini yazmıştı. Aradığımdaysa meşgul olduğunu kısa kesmemi söyleyince suratına kapatmıştım.
Apartmanın kapısından dışarı adım attığımı görünce Pamir yaslandığı arabadan doğrularak yanıma gelmiş ve bavulu almıştı. Ben yolcu koltuğuna geçerken o da bavulu yerleştirdikten sonra şöför koltuğuna geçmişti. Beyaz kazak ve koyu gri kumaş pantolon giymişti. Kemerimi bağladım.
"Günaydın" dedim "Ya da iyi geceler mi deseydim?"
Uykusuz olduğumda çekilmez bir insan oluyordum. "Sahi neden bir insan ülke içinde gideceği yere sabahın dördüne bilet alır ki ?"Beni şaşkına çeviren o cümleyi kurdu sonra "Sırık demeseydin şimdi uyurdun mis gibi yatağında."
"Sana sırık dedim diye mi bu saate bilet aldın?" Dedim inanamayarak. Ruh hastası, klinik vaka. Ağzıma geleni saydırmak istiyordum ama benim aksime çok eğleniyor gibi gözüküyordu."Delinin akılla zoru ne?!"
"Bilmem sana sormak lazım." Dediğinde dudakları yanağındaki gamzeyi belli edecek kadar kıvrılmıştı.
"Sırık!" Dedim sinirle "Sırık! Sırık! Sırık! Sana hep sırık diyeceğim bundan sonra.""Kaç saat uyudun sen?" Sorusunu cevapsız bırakarak camdan dışarıya doğru kafamı çevirdim. Üç gün önce zorla götürüldüğüm şehire bu sefer kendi isteğimle gidiyordum.
Havaalanına vardığımızda arabasını çıkışa park ettiğinde bavulumu alacakken elimden aldı. "Ben taşırdım." Dediğimde bir şey demeden lounge girişine yöneldiğinde hiç şaşırmamıştım ama saçma gelmişti de bir yandan. Herkesin beklediği alanda da bekleyebilirdi, eksilmezdi. Bu neyin şovuydu böyle?
Adam zengin Ada. Dedi içimden bir ses Sanane.
"Ne içersin?"
"Hı" dedim daldığım yerden çıkarken " Ne içersin?" Diye tekrar ettiğinde "Sütsüz, şekersiz filtre kahve." dedim. Beni başıyla onaylayarak ilerlediğinde önünde durduğumuz koltuklardan birine oturarak beklemeye başladım.Bacak bacak üstüne atmıştım ki birinin bacağıma çarparak küfür ettiğimi işittim. Gözlerim önümde duran adama yöneldiğinde gözlerim irice açıldı. Dikkatimi ilk çeken beyaz gömleğinin üstündeki kocaman kahve lekesiydi. Gözlerim elindeki boş kahve bardağına kaydığında içinden hâlâ buhar çıktığını gördüm. Adamın suratına baktığımda acıyla büzüldüğünü gördüm. Kahve'yi yeni almış olmalıydı ve görünüşe göre oldukça sıcaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDELE KARŞI
Teen FictionOnlar Berdel ile bir araya getirilmek istenen ama bir arada kalabilmek için berdel ile karşı karşıya kalan iki insandı... Kadının tek amacı intikamıyken, Adamın amacı ise sadece kadındı. Ve onlar el ele Mardin topraklarına ilk kez isyan edeceklerdi...