Zalimin Hükmü Ebedi Sürmez!

557 28 33
                                    


Bismillahirahmanirahim




Anlamadım başlarda, vatanımda kanlar aktığını

Anlamadım kadınların neden ağladığını

Ölüyordu insanlar, her saniye başı

Anlayamadım dillerde yakılan ağıtları





Yavaş yavaş yürüyor, parmaklarımın ucuna basıyordum. Avlu oldukça sessizdi, kafamı usulca uzatıp etrafı kolaçan ettim. Mutfaktan gelen tıkırtılarla  Hatice teyzenin yemek yapmaya başladığını anladım. İki saat sonra babam konakta olurdu, o gelmeden yemeğin hazır olması şarttı zira, yoksa kıyameti koparırdı. Kafama örttüğüm siyah örtüye daha çok sarındım, yakalanmak istemiyordum. Babam gelmeden gitmeli, haberi olmadan dönmeliydim. Usul usul ilerlemeye başladım. Kapıya yaklaştığım an ise beklemeden hızla kendimi dışarı attım ve kapıyı ses çıkarmaması adına yavaşça kapattım. Allah'tan demir kapı yeni yağlanmıştı da eskisi gibi ses çıkarmıyordu.

Kafamı yere doğru eğdim, görünmemek için ise yüzümü peçem ile örttüm. Ayaklarım tozlu yolda ilerlerken gideceğim yere yetişmek için koşmaya hazırlanıyordum ki bir anda gördüğüm adam ile kalbim hızla atmaya başladı. Sertçe yutkunup asker üniforması içindeki adamın beni tanımaması için örtüme sarındım. Aklıma eve gidebileceği ve beni orada bulamayınca yapacakları gelince korkudan kalbim duracak sandım. Korkudan adım atamayan ayaklarım yüzünden yanımdaki duvara yaslandım. Lakin Sünni bir kadın gibi göründüğüm için olacak ki yüzüme dahi bakma tenezzülüne girmeden yanımdan geçen asker ile derin bir nefes aldım. Ona yakalanmam demem, dayak yemem demekti. Zira ağabeyim Renas'ın babamdan bir farkı yoktu.

Daha fazla böyle duramayacağımı bildiğimden toparlandım ve gideceğim yönden ilerleyen ağabeyime yakalanmamak adına yolumu değiştirip başka bir sokağa daldım. Bu sefer adımlarım sıktı, hatta koşmaya bile başlamıştım. Sonunda ulaştığım ev ile derin bir nefes aldım ve kapıda bekleyen gençleri es geçip içeri girdim. Bahçede toplanan erkeklere görünmemeye çalışıp eve girdim. Gerçi Sünni erkeklerin kadınlara bakmadığını, gözlerini haramdan sakındığını bildiğimden daha rahattım. Evin içine girer girmez bana dikkatle bakan kadınları umursamadan aşina olduğum odanın kapısından içeri attım bedenimi.

"Âmine?" diyen sevinçli ses ile gülümseyip sırtımı kapıya yasladım ve hiç düşünmeden attım üzerimdeki siyah örtüyü yere. "Tam da kendisi." Kocaman güldüm arkadaşıma ve hiç düşünmeden sarıldım. "Bir an gelemeyeceksin sandım kardeşim." Güldüm. "İnan ben de öyle düşünüyordum. Ama bak, bana karşı sevdan ne kadar büyükse artık Allah yardım etti." Elimden tutup odasındaki eski aynanın yanına götüren Zeyneb'e uyum sağladım. "Bak Âmine, nasıl da güzel oldum, değil mi?" Gülümsedim. "Çok, çok güzelsin."

"Darısı başına." Göz kırpması ile omuz silktim. Babamın seçeceği bir adama razı olacağımı bildiğimden tek kelime etmedim. "Çok güzelsin." dedim yarınki düğünü için heyecanlanan arkadaşıma. Üzerine giydiği yöresel elbiseyi sadece kadınların ve eşinin göreceğini bildiğinden süslendikçe süsleniyordu. "Hala inanamıyorum Âmine, sonunda sevdiğim adam ile evlenebileceğim. Yarın onun karısı olacağım, Elhamdülillah." Onun bu sevinçli hali ile sımsıkı sarıldım. "Mutluluğunuz daim olsun."

Bir anda çalan kapı ile kocaman açıldı gözlerim. "Merak etme, annemdir. " Yüzümü buruşturdum. " Nur değildir, değil mi? Hiç çekemem o cadıyı." Gülerek kapıdaki kişiye gir demesi ile giren Âişa teyzeye baktım. Gözleri beni bulunca kocaman gülümsedi. "Selamün aleyküm kızım, sen de mi buradaydın?" Kafamı olumlu yönde sallayıp gülümsedim. Her ne kadar gülümsesem de, o da en az annem kadar otoriterdi ve ondan çekiniyordum. "Aleyküm selam. Evet, yeni geldim sayılır." Anladığını belirttikten sonra kızına doğru gitti ve parlayan gözleri ile kızının alnından öptü. "Üstündekileri çıkar da yarına kadar dinlen." Âişa teyze çıkar çıkmaz pat diye içeri giren Nur'a baktım. İkimiz de birbirimize karşı yüzümüzü buruşturduk.

YA İSTİKLÂL YA İZMİHİLÂLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin