Bismillahirahmanirahim
Yılladır şehadeti düşlüyorum baba
Kanımızla baba, alemlerin Rabbini razı edeceğiz
Senin tek oğlunum baba, sadece yirmi yaşındayım
Hayalim şehid olmak baba, bir diğeri zafer
Yılladır şehadeti düşlüyorum baba
Kanımızla baba, alemlerin Rabbini razı edeceğiz
=Abdulbasit Sarut- Şehadeti düşlüyorum baba=
Canım haddinden fazla yanıyordu, başım dönüyor, çocuklarımın bağırtıları kulaklarımdan silinmiyordu. Kanıma aldığım darbe ile nefeslerim kesildi, öksürmeye başladım. "Seni kendi elimle geberteceğim. Oğlumu elimden almak neymiş, göreceksin!" Örtüm açılmıştı, saçlarım etrafıma saçılmıştı. Örtemiyordum, elimi kaldıracak dermanım bile yoktu. Allah'a sığındım, yalnız O'ndan yardım diledim. Canım çok yanıyordu, dinmesini istedim. Çocuklarım için korkuyordum, onlar da çok korkuyorlardı.
Kapı açıldı, gözlerimi açıp bakacak halim yoktu. "Geldin demek." Sertçe yutkundum, boğazımdan aşağı akan kanları yutmak midemi bulandırmıştı. "Onu bu hale sen mi getirdin?" Ağladım, korkudan titremeye başladım. Babamdan korkuyordum, çok korkuyordum. Aklıma beni kemerle dövdüğü zamanlar geldi, hiç acımazdı. Daha dört yaşındayken karanlık kilere kapatması, saçlarımı çekerek yerde sürüklemesi geldi, gözlerimi sımsıkı yumdum. "Bu daha hiç bir şey, onu perişan edeceğim." Ayak sesleri duydum, korkudan nefes alamıyordum. Ağlıyordum.
Bir anda saçım çekildi, gözlerimi açtım. Babam ile göz göze geldim, bana nefretle bakıyordu. "Seni bulmamam için fare deliğine saklanırsın, ha?" Konuşamadım, ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. "Defolup gitmen yetmedi, Affan'ı da peşinden götürürsün ha? " Tokat attı, başım döndü, yanaklarım sızım sızım sızladı. "Oğlumu benden alırsın ha?" Bir tokat daha attı, canım o kadar acıdı ki sesli ağlamaya başladım. "Baba..." Bir tokat daha attı. "Sakın bana baba deme!" Ağladım, Allah'a yalvardım. Kendi babamın elinden kurtulmak adına yalvardım.
Ayağa kalktı, tekme attı. Canım o kadar çok ağrıdı ki, kan kustum. "Onu nerede buldun?" Karşı koymak adına bir şeyler yapmaya çabaladım lakin elimi dahi kaldıracak mecale sahip değildim. "Pazardaydı, iki p*içi ile alışveriş yapıyordu. Beni görünce kaçmaya çalıştı." Nefes almakta zorluk çekiyordum, kulaklarımı dolduran çocuklarımın sesi ile sesli ağlamaya devam etti. "Bu onların sesi mi?" Onayladı. "Renas'ı da çağırdım. Biz onu hallederken Renas da o ikisinin kafasına sıkar." Renas ağabeyimin onları koruması adına Allah'a yalvardım. Elimden başka bir şey gelmiyordu zira. "Onu bağlamamız lazım, ip var mı?" Babamın sözleri ile sertçe yutkundum. Bir süre sonra elimin bağlandığını hissettim, karşı koyamıyordum.
Tekrar bir kapı sesi işittim. "Baba?" Renas ağabeyime baktım, sessiz ağladım. Beni izledi, ne halde olduğumu bilmiyorum ama kalakaldı. "Ona ne yaptınız?" Bana doğru ilerledi, babam engel oldu. "Ona sakın karışma! Onunla daha işim bitmedi. " Beni saçımdan çekip kaldıran Muaz'ın babası ile canım yana yana kalkmaya çalıştım, yapamadım. Ben yere düştükçe saç diplerimde inanılmaz bir acı hüküm sürüyordu. "Baba o Âmine?" Babam ona tokat attı. "Kendine gel Renas! O kız bizim şerefimizi alt üst etti. İnsanların yüzüne bakamaz hale geldik! Affan onun yüzünden gitti!" Sessiz kalan Renas ağabeyim ile kafamı olumsuz yönde salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YA İSTİKLÂL YA İZMİHİLÂL
Novela JuvenilBeni kucaklayan bedenle uyandım. "Muaz?" Boynuna sarıldım. "Benim, geldim." Dayanamadım ve sesli ağlamaya başladım. Salona geçince beni bıraktı, sımsıkı sarıldı. "Çok özledim." Ben de çok özlemiştim. "Ne çok özlemişim." Ağlıyordu. Yüzümü avuçlayıp y...