Kutla Beni, Şehit Olarak Geldim!

180 21 1
                                    

Bismillahirahmanirahim




Darmadağın oldun ey Humus

Yüreklerimizi dağladın

Çok acı doldu sinende ey Humus

Çok acıya şahit oldun




"Âmine nerede? Kardeşimi nereye sakladın?" Affan ağabeyimin Muaz'a zarar vermesinden korkuyordum, lakin kapı kilitli olduğu için çıkamıyordum. "Sana konuş dedim!" Duyduğum seslerle kavga ettiklerini anlamıştım. "Benim karımdan sana ne!" Birbirlerine zarar veriyorlardı, engel olamıyordum. "Ne demek karımdan sana ne! Benim kardeşim nerede ha, nerede? Ulan Musab'ı görmeseydim ne olacaktı, benim kardeşimi benden mi saklayacaktın!" Kırılma sesi işittim. "Benim küçük kardeşimi, benim dokunmaya kıyamadığım kardeşimi!"

Birbirlerine ciddi zararlar vereceklerdi, bu yüzden kapıya vurdum. "Ağabey, Affan ağabey ona vurma. Sakin ol iyiyim ben!" Sessizlik oluştu, ardından ise kapı kolunun oynadığını gördüm. "Anahtarı nerede buranın, nerede anahtar! Kardeşime ne yapıyorsun sen!" Tekrar sessizlik oluştu, bir süre sonra açılan kapı ile gözlerim, kaşı ve dudağının kenarı kanamış Affan ağabeyimi buldu. Bana sımsıkı sarıldı, karşılık verdim. Saçlarımı okşadı, göğsüne sığındım. "Ne çok özledim seni." Ben de çok özlemiştim.

Aklıma gelen kocam ile, "Muaz, Muaz nerede?" diye sordum. Umursamadı. "Bırak o iti!" Bırakamazdım, üzerimde en çok hakkı olan oydu. "Muaz nerede?" Endişeli sesim ile yüzümü avuçladı, iyi olup olmadığımı kontrol etti. "Buradayım, merak etme iyiyim." Muaz'ın işittiğim sesi ile rahatladım. Ağabeyimin kolundan tuttum, salona geçtik. Muaz'ın da dudağının kenarı ve kaşı kanamıştı. Gülüyordu, bana korku ve özlemle bakan Affan ağabeyime bakıyordu. "Bir kavga etmemiştik, onu da ettik." Muaz'a baktı. "Kardeşimi bizden kaçırırken ne bekliyordun!"

Gülen Muaz'ın üzerine gidecekken kolundan tuttum. "Babam yüzünden arkanızdan gelemeyeceğimizi biliyordun, aldın kardeşimi bulamayacağımız yere götürdün! Âmine'yi, küçük kardeşimi bulamamamız için buralara kadar getirmişsin! Ya Musab'ı görmeseydim, ya yerinizi söylemeseydi ne olacaktı! Kardeşimi bizden tamamen koparacak mıydın!" Muaz ayağa kalktı. "İki adam bir kadına sahip çıkamazken ne yapsaydım!" Sinirlendi ağabeyim. "Aptal herif, sen babamı ne kadar tanıyorsun ki!"

Bir kolu beni sımsıkı sarıyordu, tekrar kaybolmamdan korkuyor gibiydi. "Biz babamla yıllardır nasıl mücadele veriyoruz haberin var mı? Ters bir durumda Âmine'ye ne zararlar verebilir biliyor musun? Sadece o değil, amcalarımız ve dayılarımız da asker! Babam olmazsa onlar, ona hayatı nasıl dar ederlerdi haberin var mı? Öyle uzaktan konuşarak adamlık taslama!" Doğruydu. Akrabalarımız askerdi, babam kendisine karşı çıkan çocukları ile çok sinirlenip onlara haber edebilirdi. İşte o zaman yediğim dayağı mum ile arardım. Muaz bunu bilmiyordu.

Susan Muaz, geri yerine oturdu. "Onu sizden kaçırmadım, babanın onu bulmasını istemedim. Biliyorsun ki ona zarar vermekten kaçınmaz. Sana haber edecektim." Tekrar sinirlendi Affan ağabeyim. "Ne demeye bu kadar bekledin?" Güldü Muaz. "Farkında mısın bilmiyorum ama her tarafta keskin nişancılar var. Senin tamirhaneye gelmem için onları geçebilmem gerek. Ayrıca zamanım da yok." Zorla da olsa oturttuğum Affan ağabeyim yüzünü buruşturdu. "Bahanene tüküreyim."

Arada kalmıştım, bir yandan kocam bir yandan ağabeyim vardı. "Sakin olun artık. Ağabey, bak iyiyim elhamdülillah." Gülümsedi. "İyisin." Çok özlemiştim onu. Simsiyah sakalları daha fazla uzamış, saçlarıyla çok uyumlu olmuştu. Çok daha yakışıklı olmuştu. "Evlendin mi?" Hüzünlendi. "Evlendim. Senden iki gün sonra. Babam laf olmasın diye hepimizin düğününü aynı gün yaptığını söyledi, seni sordular. Babam kocanın işi yüzünden Şam'a gittiğini, senin de onunla beraber gittiğini söyledi." Onayladım.

YA İSTİKLÂL YA İZMİHİLÂLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin