Bölüm 8

298 17 30
                                    

"Bugün gitmek istediğine emin misin Louis?"

Umutsuz bir şekilde gözlerine baktım.

"Seçim hakkım yok Athena. Devamsızlık hakkımı dolduralı çok oluyor."

"Senin için endişeleniyorum Louis. 3 gün sıradan kalkmıyorsun ve sürekli ateşin var. Bu dönemi hafifletecek hiç mi bir şey yok?"

Yere baktım gülmemi bastırmaya çalışarak. Aslında vardı, soğuk bir duş ya da sinirlerini gevşeten bir bitki çayı iyi gelebilirdi. Ama bu sabah ikisinide yapmama rağmen bu haldeydim. Gülsem mi ağlasam mı bilemiyordum. Hala hasta olduğumu düşünüyorlardı. Ben onlara itiraf etmediğim sürece anlamayacaklardı.

"Maalesef."

"Yanımızdan ayrılma diyeceğim ama hiçbirimize yaklaşmak istemiyorsun."

Kendi kendine konuşur gibiydi. Beni böyle sahiplenmesi çok sevimli olsa da bir çözüm bulabileceğini sanmıyordum.

"Athena."

Omzuna hafifçe dokunup gözlerine baktım güven vermek istercesine.

"Bu her ay başıma geliyor, alışığık olduğumu biliyorsun. İyiyim, benim için endişelenme, tamam mı?"

Rahatlamış gözükse de gözlerinde hala bir parça endişe vardı. İkna olsa gerek kahvaltıdan kalan ufak birkaç işi de halledip koridora ilerledi. Bende arkasından geldim.

Diğerleri de kapının önünde bizi bekliyordu. Athena kartıyla kapıyı kilitledi ve diğerlerini almak için yola koyulduk.

Yolda giderken ettikleri sohbete katılmaya çalışıyordum. Ama pek odaklanabildiğim söylenemezdi.

Vücudumu alev gibi saran ateş serin havada bile kalın giyinmeme engel oluyordu. Hafif titreyen ellerimi pantolonun dar cebine koydum ve yoldaki taşları tekmeleyerek yürümeye devam ettim.

En sonunda eve çıkan yol ayrımından saptığımızda Casper, William, Noah ve Zack'in evin önünde bizi beklediğini gördük.

Noah hepimizin gördüğünden emin olmak istercesine kolunu havaya kaldırmış bize el sallıyordu. Yüzünde her zamanki gibi sıcak bir gülümseme vardı. Casper'ın gözü hep olduğu gibi Mai'nin üzerindeydi. Zack ve William da bir şeyler konuşuyorlardı.

Bizi fark ettiklerinde yanımıza geldiler.

"Günaydın herkese!"

Noah'ın enerji dolu sesi kulaklarımı doldurdu.

"Sabahın köründe nasıl bu kadar enerjik olabiliyorsun? Bide ilk ders şu lanet hocayayken."

Ana yola çıkmış, hep beraber yürüyorduk.

"Aslında kadın o kadar da çekilmez değil Ethan. Her derste uyuyup sürekli azar işittiğin için nefret ediyorsun hocadan."

Noah'nın söylediği şeye karşılık güldüm. Bu çocuk nasıl hep bu kadar haklı olabiliyordu?

"O zaman o da 40 dakika boyunca aynı ses tonu ile konuşmasın. O kadar yavaş ve kısık sesle konuşuyor ki gözüm açıkken bile rüya görebilirim!"

"Ethan'a hak veriyorum. Anlattığı şeyler de çok saçma sürekli içimizdeki hislerin yükseldiğini hissedeceğimizi söylüyor. Ne bu, libido falan mı?"

Casper'ın sözleri üzerine aramızda ufak bir kahkaha yükseldi.

"Size senenin başından beri söylüyorum kadın zırdeli, tahtaları eksik diyorum inanmıyorsunuz."

Ethan alınmış bir sesle ne kadar haklı olduğunu savunmaya devam ederken okulun bahçesine çoktan varmıştık. Hoca hakkında şakalaşarak ilerlerken sınıfımızın bulunduğu koridorda girdiğimizde herkes sessizleşmişti.

Maske (BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin