Bölüm 15

102 10 4
                                    

...Zack'in gözünden...

"Böyle birşey yapmayacağımı biliyorsun."

Telefonu sıkıca kavradım. Bana inanması gerekiyordu.

"Elbette biliyorum. O yüzden o çocuğa bu kadar yakınsın."

Ses tonundaki umursamazlık sinirle dişlerimi sıkmama neden oldu.

"Ben ona-"

Birsinin duymasından korkarak sesimi alçalttım.

"Ona yakın falan değilim. Sadece öyle sanması gerekiyor."

"Swat'lerin dikkatini çekmeyi kes. 7/24 seni bana şikayet etmelerini dinlemek canımı sıkmaya başladı."

(Swat: Adanın her tarafında bulunan, görevi güvenliği sağlamak ve Zack'in her hareketini İssac'a bildirmek olan askerler. Goggle'a 'Swat' yazarak nasıl gözüktüklerini öğrenebilirsiniz.)

Kan beynime sıçrarken ellerimi yumruk yapıp sakinleşmeye çalıştım.

"Sen onu o sikik adamlarına söyle."

Dişlerimin arasından konuştum. Sabrımı zorlasa da ona itiraz edemeyeceğimi biliyordu.

"Bazen cesaretine hayran kalıyorum. Sanki özgürlüğünün benim ellerimde olduğunu unutuyorsun."

Gözlerim korkuyla aralandı. Haklıydı. Onun avuçları arasında, onun vicdanına kalmıştım. Gururumu ayaklar altına alıp onu cevapladım.

"Unutmuyorum.."

Aynı soğukluktaki sesiyle konuşmaya devam etti. Bileklerim kaşınıyordu...

"Sana ne deniyorsa onu yap. Şansını fazla zorlama."

Bip

Yüzüme kapanan telefonun sesi kulaklarıma doldu. Elimi kulağımdan indirip bir süre öylece duvarları izledim. Hepsinden nefret ediyor olsam da Swat'ler işini hakkını vererek yapıyordu. Söylediklerinde haklılardı. Ne kadar itiraz etmek istesem de Louis'e olan yakınlığım diğer herkesten farklıydı.

Louis'le geçmişte yaşadıklarımız aklıma geldiğinde irkildim. Buna son vermem gerekiyordu. Hemde acilen. Telefonu cebime sıkıştırıp revir odasına girdim. Louis bıraktığım gibi sandalyede oturuyordu.

"Her şey yolunda mı?"

Ona müdürle konuşmaya gittiğimi söylemiştim.

"Evet endişe edecek bi durum yok. Son anda durduğun için şanslısın."

Utançla gözlerini kaçırdı.

"B-ben.. bana ne oldu bilmiyorum Zack. Eğer beni durdurmasaydın.."

Ona bir adım yaklaşıp omzunu tuttum güven vermek istercesine.

"Shh.. önemi yok. Hadi, ellerini uzat."

Kaçırdığı gözleri önce kan içindeki avuçlarına daha sonra bana odaklandı. Canı yansa da gülümsemeyi başardı.

"Teşekkürler."

Bende ona gülümsedim.

"Ne demek."

Dolaptan çıkarttığım pansuman eşyalarını masaya koydum ve Louis'in elini dikkatlice tuttum. Canını yakmak istemiyordum o yüzden elimden geldiğince nazik davranarak pansuman yapmaya başladım.

"Zack... sana bişey sorabilir miyim?"

Gözlerimi yarasından ayırmadan cevapladım.

"Dinliyorum."

Maske (BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin