Boun dışarıda bulduğu ata atlayıp olabildiğince şehirden uzaklaştığında aslında Beyaz Diyar'a giriş yaptığının farkında değildi. Issız ormanları arasında zaten bu kadar güzellik olmasından da şüphelenmişti ki şelalenin sesine doğru ilerlediğinde soylu olduğunu düşündüğü kişi ile karşılaşmayı beklemiyordu.
Beyazlar içerisinde parıldayan kişinin sorusu bir süre havada kaldı. Prens Prem yabancı kişinin izinsiz giriş yaptığını biliyordu. Çünkü Karanlık Ülkenin izin almadan Beyaz Diyar'a giriş yapmaya hakları yoktu.
Genelde iyi kalpli olan Beyaz Diyar insanları sadece komşu ülkeleri olan Karanlık Ülke ile anlaşamıyordu. Karakterleri tamamen zıttı bu iki ülkenin. Beyaz Diyar ne kadar iyi ise Karanlık Ülke de bir o kadar kötüydü. Beyaz Diyar sorunlarını anlaşma ile çözmek isterken Karanlık Ülke'nin daima savaşmaya elverişliydi.
"Sen de kimsin?"
Prem sorusunu yinelediğinde Boun korkuyla öne atıldı. Yanındaki at ayaklandığında durdu. Prem yelelerinden okşayarak sakinleştirdiğinde karşısındaki kişinin konuşmasını bekliyordu.
"Özür dilerim... Ben sadece biraz uzaklaşmak istemiştim ve burada buldum kendimi."
"Karanlık Ülke'den misin?"
Boun eğdiği başını salladı. İzinsiz girmenin cezasını bilmiyordu ama büyük bir yaptırımı olmalıydı.
"İzinsiz girmenin bir cezası olduğunu biliyorsundur umarım."
Boun tekrar başını salladı. Fakat Prem gülümseyerek ona yaklaştı. Adım attıkça hava çok aydınlanıyor gibiydi. Kesinlikle ülkesine yakışır bir prensti kendisi.
"Endişelenme bende bugün burada saklanmak için geldim. Seni kimseye ifşa etmem."
Boun gülümseyerek teşekkür etti. O sırada ormanda bir ses yankılandı. Prem bu sesin kimden geldiğini çok iyi biliyordu. Ne de olsa uzun süredir ortalıklarda yoktu.
"Prens Prem yine nerelerdesiniz?"
Prens olduğunu öğrendiği kişiye doğru şaşkınca baktı. Anında yanında yerini alan kişi onu çalıların arkasına saklamıştı. Elleri ile ağzını kapatmış sus işareti yapıyordu. Sonrasında dudaklarına yakışan en güzel gülüşünü yerleştirdi.
Sesler kesildiğinde çalıların arkasından çıkıp etrafa bakınan prensin önünde saygıyla eğildi. Ne kadar kötü bir duyuma sahip olsalar da Karanlık Ülke'de de bir Kral ve Kraliçe vardı. Onların soyundan olanlara daima saygı gösterilmesi gerekiyordu. Prem ne yaptığını fark ettiğinde onu durdurmak istedi.
"Ben çok özür dilerim Prens Prem. Beyaz Diyar'a girip sizi rahatsız ettiğim için."
"Önemli değil. Dedim ya bende buraya saklanmaya geldim."
Prens Prem Karanlık Ülkeden birinin ilk defa bu kadar nazik davrandığını fark ediyordu. Genelde Beyaz Diyardaki insanlara saygısız davranmak gibi bir huyları vardı. Fakat karşısında daha adını bile bilmediği bu kişi diğerleri gibi değildi.
"Adın..?"
"Boun."
"Bugün seni burada görmedim Boun. Umarım bir gün tekrar karşılaşırız."
Prem baş selamı verdiğinde Boun da karşılık olarak eğildi. Daha fazla burada duramazdı. Boun ise hayranlıkla Prens Prem'in arkasından bakıyordu. Hafiften uzun saçları, Kendine has asaleti ile atına bindi.
Son kez gözleri birleştiğinde Prem gülümsemesini gösterip ilerlediğinde arkasında aptalca sırıtan bir kişi bıraktığını bilmiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/339157419-288-k129660.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
White And Black Swan
FanfictionPrem başını sallarken yanındaki siyah atın yelelerini okşayıp şelalenin kenarına ilerledi. Boun bir süre onu izledi. Giydiği beyaz forma vücudunu sarıyordu. Açık kahve saçları rüzgâr ile savaşırken tel tel alnına düşüyordu. Prens Prem... Gördüğü en...