Beyaz Diyarda gökyüzünün parıldadığı bir gün daha... Prem krallıktan alındığından beri yaşamında değişen bir sürü şey olmuştu. Annesi onu halkın arasına karışmasını istemişti. Böylece göz önünde tekrar yer alabilir, halkın saygısını kazanabilirdi. Boun ile arada şelale kenarında buluşmalara devam ediyorlardı. Artık kral olan Boun'du.
"Bak bugün kurabiye yapmasını öğrendim."
Prem elindeki sepetle Boun'un yanına oturduğunda fırında öğrendikleri ile yaptığı kurabiyeyi uzattı. Boun şüphesiz en güzel kurabiye olduğunu biliyordu. Prem gittikçe daha çok el işi şeyler öğreniyordu ve Boun bunları tatma görevini üstleniyordu.
"Çok lezzetli olmuş Prem."
Sevinçle gülüşünü gösterdiğinde kıvrılan dudaklarına bir öpücük kondurdu. Fırsattan istifade etmesini çok iyi bilirdi. Kuşların cıvıltısı ikisine eşlik eder, arada ettikleri dansın aşk şarkısı olurdu. Gece olunca ay kendisini göstermeye başladığında ikisi de ayrılmak istemese de kendi ülkelerine dönmek zorunda kalıyorlardı.
Prem yatağında gözlerini açtığında gülümseyerek uyandı. Bugün Boun'un doğum günüydü. Elbette Karanlık Ülkede bir parti düzenlenecekti. Ama Prem oraya gidemezdi. Şelalede ufak bir kutlama yapmak istedi. Önce çalıştığı fırında ufak bir doğum günü pastası yaptı. Çok güzel gözükmese bile lezzetli olacağından emindi.
Kilimin üzerine koyduğu pasta ve şarap ile Boun'u beklemeye başladı. Bu saatler de buraya gelirdi. Çalıların arasındaki hışırtı sesini duyduğunda ayaklandı. Karşısında doğum günü çocuğunu gördüğünde koşarak kollarının arasına girdi.
"Doğum günün kutlu olsun Boun."
Ardından söylediği doğum günü şarkısı ile yüzündeki gülümseme en değerli hazineydi. Onun yanında olması her şeye bedeldi.
"Teşekkür ederim Prem. Daima benimle olduğun için."
Dudaklarına değen dudakları memnuniyetle kabul etti. Ateşle tutuştan kalplerine serin bir ırmağın suyu gibiydi o öpücük.
Prem Beyaz Diyara döndüğünde oradaki halkın saray girişinde beklediğini gördüğünde yanlarına ilerledi.
"Bir sorun mu var efendim?"
"Kral Prem bizi bu dertten ancak siz kurtarırsınız. Diğer ülkelere girişimizi engellediler. Sanırım kral yönetimde bulunmadığı için."
"Endişelenmeyin efendim. Sadece benim sizi gönderdiğimi söyleyin onlara. Hemen bir posta yollayacağım."
Halk yavaştan dağıldığında odasına çıkıp diğer ülkelere sorunları üzerine bir ileti gönderdi. Ne kadar krallık konumundan atılsa da hala sözü geçen kişiydi. Ertesi gün aynı kişilerin ellerinde sepetler ile kapıda beklediğini gördüğünde gülümseyerek onları karşıladı.
"Kral Prem çok teşekkür ederiz size. Sayenizde mallarımızı güvenle satabildik. Bunlar size hediyemiz."
"Lütfen bana Kral diye hitap etmeyin. Teşekküre gerek yok efendim. Elimden gelen bir şey olduğuna sevindim."
Prem şehre inene kadar onu takip eden halk ile konuştu. Fırına girdiğinde orada bulunanlara selam verdi. Onu destekleyen insanların artması iyi bir şeydi. Sarayın önündeki kalabalık tekrar dolduğunda herkes Prem'in adını haykırıyordu. Onun tekrar kral olmasını istiyor, Bu ülkeyi yönetebilecek şahane kişinin o olduğunu düşünüyorlardı.
Kraliçe bunu göz önünde bulundurduğunda gülümseyerek kararı açıkladı. Prem tekrardan Beyaz Diyarın kralı olmuştu. Haberi alır almaz şelaleye koşmuş karşısındaki kişiye sıkıca sarılmıştı.
"Artık tekrar kral oldun. Tebrik ederim Prem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
White And Black Swan
FanficPrem başını sallarken yanındaki siyah atın yelelerini okşayıp şelalenin kenarına ilerledi. Boun bir süre onu izledi. Giydiği beyaz forma vücudunu sarıyordu. Açık kahve saçları rüzgâr ile savaşırken tel tel alnına düşüyordu. Prens Prem... Gördüğü en...