Selammmlaaaaarrrr!!!!
Nasılsınız evrenin en tatlı okuyucuları🌸Bu aralar biraz kolyeye yoğunlaştım ve anca bir bölüm yazabildim. Sjdjskdjssk
Sınavlar yaklaşıyo ve matçı ağzıma etti. Çalışmam lazım. Zaten az yazıyodum daha da az yazıcam artık. Ama sonrası yaz tatili rahatız. Aralıksız yazarım büyük ihtimalle.
Size iyi okumalar çikolatalı pastalarımmm🌸🌺💓💗💖💘💝💕
💚
"Ne yapacağım ben şimdi?" Ellerini yüzüne kapadı Jungkook. Bu ruhla ne yapacağını bilmiyordu. İhtiyardan ses çıkmayınca ellerini yavaşça çekti yüzünden. O sırada yeşil olmayan taşı farketti. Taşın rengini görmesiyle kalbinin zayıfça titrediğini hissetti. Mor olmuştu yine.
Kafasını kaldırıp etrafa bakındı hızlıca. Olası farklı herhangi bir insan arıyordu. Çünkü Taehyung'un neye benzediğini bilmiyordu. Onu görmek istediğinden emin olmadığını farketti. Korkuyordu. Bakışlarını tezgâha doğru çevirince ister istemez ihtiyarın arkasındaki köşede dikilen çocuğu gördü.
Oldukça mutsuzdu, kahve gözleri soluk beyaz teninin aksine parlıyordu. Siyah saçları oldukça dağınıktı. Üstündeki kıyafetlerin hepsi çok eski modaydı ve beyaz bir gomlegin uzerine bir kahve süveter ve altına ise yine kahverengi bir pantalon giyiyordu.
Yüzü çok tuhaftı ve Jungkook bu yüzü daha önce gördüğüne yemin edebilirdi, ama aynı şekilde, bu yüzü daha önce hiç görmemişti de. Siması çok farklıydı.
Düz bir şekilde baksa da bakışları delici ve ürkütücüydü. Bir ruh olduğu gerçeği daha da korkunç yapıyordu onu. Dudakları kuru, beyaz yüzü bakımsızdı. Zaten nasıl bakımlı olabilirdi ki?
Adam Jungkook'un bakışlarından anlamış olacak ki mırıldandı. "Görüyorsun değil mi?"
Jungkook bakışlarını hiç çevirmeden kafasını yukarı aşağı salladı yavaşça. Hayaletlerin ve ruhların gerçek olduğuna inanamıyordu, ya da o paranormal olayların. Şuana kadar hep saçma bulmuştu bunları. Şimdi ise seçme şansı yoktu. Karşısında kanlı canlı gibi görünen bir ölü vardı. Ona bakakalmış dururken ne söylemesi ya da ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
İhtiyar dönen sandalyesinde yavaşça arkasını döndü. Jungkook'un baktığı köşeye baktı direkt fakat fazla durmadan yerlerde gezinen bakışlarıya geri önüne döndü.
"Tahmin ettiğim gibi, artık onu sadece sen görebilirsin."
Jungkook bakışlarını Taehyung'tan ayırmadan cevap verdi. "Ne yapacağım şimdi?" Hayatının geri kalanında sürekli muhattap olmak zorunda kalacağı ifadesiz yüze bakmayı sürdürdü. Korkuyordu ondan. Ne yapacağını hiç merak etmiyor, çaresi olmasa da ondan kurtulmak istiyordu.
Köşedeki suret yavaşça, süzülürcesine tezgâhın arkasından dolanmaya başladı. İlerlerken bastığı hiçbir eski parkeden itinayla ses çıkmıyor, bakışlarını bir an bile Jungkook'tan ayırmıyordu. Teni solgun olsa da yorgun iki kahve gözü parlıyordu.
Yaklaştı ve tam karşısında durdu Jungkook'un. Jungkook'a göre, korkunç bakıyordu. Farketmeden oturduğu sandalyeye tutunmuştu sıkıca. Hafif bir titremesi vardı ve Taehyung ona yaklaşırken yutkundu sadece.
"Korkma." Diye söylendi yaşlı adam. Jungkook kadar ödlek birini ilk defa görüyor olmalıydı. Ardından, "Kibar ol." Diye fısıldadı neredeyse hiç duyulmayacak bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝒦𝒪ℒ𝒴ℰ | 𝚃𝙰𝙴𝙺𝙾𝙾𝙺 angst
Fanfiction"Belki kalbim seninki gibi atmıyor ama..." Taehyung elini Jungkook'un göğsüne koydu atışını hissetmek istercesine. "Sen benim yaşayan kalbim olabilirsin."