2. 'Toprak Lekesi'

761 49 21
                                    

Sanırım uzun bir ara verdik ama istediğiniz gibi yeni bölümle geldim.
İyi okumalar 🌱

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak anlı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in Arslanları ancak, bu kadar şanlı idi

Mehmet Akif Ersoy

•••

Bölüm şarkısı
'F.D.'
Feridun Düzağaç

•••

Buraya gelişimin üzerinden yaklaşık iki gün geçmişti. Bu sürede Eylem ile daha çok vakit geçirmiştim. Hastanede yoğunluk değişmiyordu. Hep aynı tempoda çalışıyorduk. Şimdiyse bir elimizde kahve bir elimizde sigara molanın hakkını veriyorduk. Kahvemin son yudumu, sigaramın son nefesi. Ruhumu sarıyordu adeta, bir akşamüstü.

Eylem ile konuşmaya devam ediyorken, içeriden başka bir hemşire Eylem'i çağırmıştı. Eylem sigarısını söndürüp, izmaritini küllüğe bırakmıştı. Kahvesinden yudumunu alıp, içeri gitti.
Ben bulunduğumuz yerde dikilmeye devam ederken, bir askerin hastaneye celallenerek girdiğini gördüm. Hastaneye ilk geldiğimde bir askerin acil ameliyatına girmiştim. Bu asker ise dikkatimi çekmişti. Bir problem olabilir miydi?

Onun girmesinin ardından bende hastaneye girdim. Kadın kulağındaki telefonu elinden çekip sinirle bir nefes soludu. Sakin kalmaya çalışarak tekrar telefonu kulağına koydu. Sinirden kızarmış yüzü, alnında izini belli eden damarı hızla atıyordu. Telefona sinirle bir şeyler söyledi. Sağında olduğum için beni görmüyordu. Belki de sinirli olduğu için gözü görmüyordu. Görmüyor gözüm görmüyor!
Ay aman! Sırası değil şarkının Leyla!

Kadın kulağındaki telefonu çekip sinirle kapattı. Ona baktığımı görmüş olacakki bana döndü. Sorgularcasına bakarken konuşmaya başladım.

"Bir problem mi var?" diye sordum kibarca. Adını bilmediğim kadın elini belindeki silaha götürdü dikkatlice. Acemi bir asker olmadığı herhalde belli oluyordu. Bana cevap verdi.

"Ortada bir problem olması mı gerekiyor?" dedi. Verdiği cevapla afallamıştım. Nasıl yani?

"Yok, hayır. Sadece biraz sinirli görünüyorsunuz. Hastane ile ilgili bir problem olabileceğini düşünmüştüm." dedim. Bana yine kaşlarını çatarak karşılık verdi.

"Hastane ile bir problemim olsa bu konuda sizinle konuşmam. Teşekkürler." dedi. Kadını çözememiştim. Beni boşverip giderken postallarını yere basa basa yürüyordu. Çıkardığı ses adeta yeri inletiyordu. Yer ve Gök...

Molamın neredeyse bittiğini fark ettiğimde, merdivenlere doğru yürümeye başladım. Yukarı çıkarken kadının danışman ile konuştuğunu gördüm. Fakat onları duyamamıştım.

Odama geldiğimde Ecem'in de molasından dönmüş, bilgisayar başına geçtiğini görmüştüm. Günün kalanında hastalarla ilgilenmiş, arada Eylem ile konuşmuştum.

Sabah nöbetim vardı. Mesai bitmişti. Ecem de gitmişti. Bende eşyalarımı toplarken, telefonuma gelen mesajalara bakıyordum. Eşyalarımı toplayıp odadan çıkarken ışıkları da söndürmüştüm. Odanın kapısını kilitleyip, yürümeye başladım. Merdivenlerden inerken o askerin hala orada danışmanla bir şeyler konuştuğunu, arada telefona bakıp bir şeyleri kontrol ettiğini görmüştüm. Ona bakmayı bırakıp acile yönelmiştim. Acilde bugün kalabalık değildi. Hayret ederken yarını düşünüyordum. Eminim daha kalabalık olacaktı. Acilden çıktığımda o kadının orada olmadığını gördüm. Çokta sorgulamadan hastaneden çıktım.

Can UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin