Ayy şuan aşırı heycanlandım. Umarım beğenirsiniz ve girişte de dediğim gibi yazım yanlışları olabilir.
Bana kraliçe diyorlardı. İstanbul'da böyle anılıyordum. Hatta sadece İstanbul'da değil bütün şehirlerde, bütün ülkelerde adım böyle anılıyordu. Neredeyse bütün suç örgütlerini ifşa etmiştim. İfşa edemediklerimin ise elbet bir gün sahte saltanatları son bulacaktı.
Kraliçe... Küçüklüğümden beridir bana kraliçe diyerek dedem seçmişti bu lakabı. Alev'i annemle babam Kraliçeyi ise dedem yetiştirmişti. İlk ifşa ettiğim örgütün doyasının altına içinde kraliçe yazan bir imza atıp tanıtmıştım kendimi.
Benim sayemde kurtulan tonlarca insan vardı. Kötü biri olarak değilde iyi biri olarak anılmakta yaptığım şeyin güzelliklerinden biriydi. İnsanlar beni seviyor, bana güveniyordu. Fakat ben hep gizliydim. Herkes benden bahsediyordu ama kimliğim gizliydi. Kimse Kraliçe'nin Alev Taştan olduğunu bilmiyordu. Herkes onun güzel olduğuna inanıyor ve onu görmek istiyordu. Kimliğimi saklamıştım fakat bir kadın olduğumu asla saklamazdım. Bir kadının da erkeklerden daha güçlü olabileceği benim ile kanıtlanmıştı.
Güçlü kadın dediklerinde çoğunluğun aklına gelmek kendim ile gurur duymama neden oluyordu.
Bir diğer kimliğimde ise yani Alev Taştan. Güzelliği ile anılıyordu. Evet, kendimi güzel buluyordum fakat illa ki benden güzelleri vardı. Etraf güzel kadınlarla doluyken Alev Taştan tabiki sadece güzelliği ile tanınmıyordu. Başarılı bir mimar oluşu ve her yıl bir sürü ödül aldığı için de bahsediliyordu.
Zekamı seviyordum. Belki de kendini beğenmişin teki olduğumu düşünenler vardı ama ben bunu takmıyordum. Ben zekamı beğeniyordum. Yoksa güzel olup aptal olan bir sürü kişinin ismini verebilirdim...
Ve bir diğer konu ise iş yaptıklarım. Ben bu işe tek başlamıştım ama tek kalmamıştım. Son bir yıldır üç erkek mafya ile çalışıyordum. Ben tek başıma olsam yine başarırdım fakat biz üç kişi olarak aramızda bir bağ kurmuştuk. Tabii Ateş Akel hariç. O sadece işini bitirip kendi köşesine çekilirdi. Onunla aramızda tensel bir çekim olduğunu farketmiştim ve sırf bu yüzden arama mesafe koymuştum.
Bir kadın olarak isteklerimi biliyordum ama aklımı bulandıracak şeylerle uğraşamayacak kadar yoğundum. Seks benim hep kaçtığım bir şey olmuştu. Bu kadar işim varken aklımın sekste olması fazla saçma olurdu.
Ateş Akel ile aramızdan biri bağ kurmuştu. Demir Sönmez ile çocukluklarından beridir kardeş gibiydiler. Demir bu dörtlüden biriydi. Onunla tartışmalarımız bazen çekilmez bir hal alsada birbirimize karşı sonsuz bir bağ kurmuştuk. Dördümüzden bir diğer kişi ise Yalın Özen'di o gerçekten neşemizdi. Toplantılarda her ne kadar ciddi olsakta Yalın ortamı yumuşatır bizi güldürürdü. Hiç birimizin geçmişi iyi değildi. Zor şeyler yaşamıştık fakat beraber her şeyin üstesinden geliyorduk.
Şimdi ise hedefimiz. Yıldız diye bahsedilen örgüttü. Uğur yaşıyor muydu bilmiyorum ama tek bildiğim onları bitireceğimdi.
Saçlarımdan akan su tüm vücudumu ıslatıyordu. Duşa kabinden çıktım. Üzerime bornozumu giyip, kuşağını sıkıca bağladım ve dolabı açıp bakım ürünlerini çıkardım. Saç serumunu alıp saçlarıma sürmeye başladığımda telefonumun zil sesi banyoda yankılandı. Banyo tezgahının üzerinde duran telefonuma baktım. Asistanım Ela arıyordu. Aramayı yanıtlayıp hoparlöre aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇE
RomanceBana kraliçe diyorlardı. İstanbul'da böyle anılıyordum. Hatta sadece İstanbul'da değil bütün şehirlerde, bütün ülkelerde adım böyle anılıyordu. Neredeyse bütün suç örgütlerini ifşa etmiştim. İfşa edemediklerimin ise elbet bir gün sahte saltanatları...