ATEŞ
İnsan küçük yaşta annesinden ilgi duymayınca ilgi gördüğü an tüm istediklerini unutuyordu. Bende bugün tüm amacımı unutmuştum. Alev'in annesinden küçücük bir ilgi görmüştüm ve tüm düşündüklerimi kafamdan atıp küçücük ilgiyi düşünüp durmuştum.
Sabah nişan yerine gittiğimizde takip edildiğimizi fark etmiştim. Bizi takip eden adamı Emrah'a yakalatmış, sorguya çektirmiştim.
Alev'in abisi onu öldürmek istiyordu. Tıpkı benim dayım gibi. Miras için kız kardeşini öldürmek istiyordu dayım bunu başarmıştı ama Alev'in abisinin bunu başarmasına izin vermeyecektim. Bunu Alev'e nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. O evde güvende olmayacaktı.
Hafifçe hareket ettiğinde tebessüm ettim. Normalde bu kadar gülmezdim fakat Alev bambaşka bir olaydı. Tek hareketinde bile gülümseyip onu delirtiyordum. Ama yapacak bir şey yoktu. Onunla dalga geçmiyordum, o öyle düşünüyordu.
Yine hareket ettiğinde bir şeyin onu rahatsız ettiğini düşündüm. Arabayı durdurup kapıyı açtım. Hava serindi ve küçük hanım kısacık bir elbise giymişti. Bazen kendini düşünmediğini düşünüyordum ama sonra tırnağı kırıldığı için neredeyse ağlayacağı aklıma geliyordu. Arabadan inip Alev'in kapısını açtım. Yerini düzelttiğimde yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Farketmiştim, bazen uyuduğunda bile tebessüm ediyordu.
Saçlarını düzeltip battaniyeyi iyice ona sardım. Bugün ilk defa anne sıcaklığını hissetmiştim. İlki Alev'in annesinin ona anne dememi istemesiydi. Diğeri ise küçük hanım yemek yiyip yemediğimi sorup beni azarladığındaydı.
Alev, mükemmel bir insandı.
Alev, tandığım en iyi insandı.
Bize yapılan saldırıdan sonra hala sinirliydim. En çok Alev'e sinirliydim. Bize doğru tutulan silahları eğlence olarak görmüştü. Biliyordum, canı tatlıydı ama böyle şeylerden de geri kalmıyordu, Hanımefendi.
Arabaya binip sürmeye başladım. Emrah yine aradığında sinirle derin bir nefes alıp aramayı yanıtladım. Ben ne olduğunu sormadan konuşmaya başladı. "Abi, bu Kağan'ı niye göndermiyorsun? Ben sana yetmiyor muyum?" Emrah, Kağan ile hiç anlaşamıyordu. Kağan ne olsa burnunu sokuyordu çünkü Alev ile ilgili şeyleri Alev'e söylemek zorundaydı.
"Ne oldu yine?"
"Abi, sabahtandır kafamın etini yedi Alev Hanım'ı ben getirseydim diye." Kağan, Alev'i gerçekten iyi koruyordu. Benim bile ona zarar verebileceğimi düşünüyordu. Kimseye güvenmeyip Alev'in yanından ayrılmadığı için ona güzel bir hediye verebilirdim.
"Bana veya sana güvenmemesi normal. Sen ona güveniyor musun?"
"Yanlış yapacak bir tip değil ama güvenmiyorum."
"İşte onun güvenmemesi çok normal. Biraz tölerans göster." Evin önüne gelmiştim.
"Tamam, abi." Aramayı sonlandırdım. Arabadan inip Alev'in kapısını açtım ve onu yavaşça kucağıma aldım. Kucağıma alırken vücudu görünmesin diye çaba sarf etmişim.
Arabayı park etmesi için kapıda duran adamıma anahtarı verdim. Alev, kucağımda küçük kalıyordu. Boyu normaldi ama benim yanımda küçük görünüyordu. Bu yüzden bazen gözüme çok tatlı geliyordu. Eve girip direkt onun odasına çıktığımda bir şeyler mırıldanmaya başladı. Kendime daha çok yaklaştırsam da ne dediğini anlamadım. Odasının kapısını açıp Alev'i yatağa bıraktım. Ayakkabılarını çıkardığımda yüzünde ki makyajı silmem gerektiğini farkettim. Geçen gün Yalın bana, "Kızı yatağa bırakıp makyajı silmeden çıkmışsın odadan. Bir geldi yüzü bir birine girmiş." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİÇE
RomanceBana kraliçe diyorlardı. İstanbul'da böyle anılıyordum. Hatta sadece İstanbul'da değil bütün şehirlerde, bütün ülkelerde adım böyle anılıyordu. Neredeyse bütün suç örgütlerini ifşa etmiştim. İfşa edemediklerimin ise elbet bir gün sahte saltanatları...