11- DÜŞMANLIK.

5.9K 381 41
                                    

Medya:Seyit.
(25 yaşında.)

Yorum görmediğim zaman yazma hevesim kalmıyor..

-

Bu sabah daha huzurla uyanmıştım.İçimde yıllardır hissetmediğim bir duygu yeşeriyordu.Bugün nerdeyse birinci ayıydı Ateş'le geçirdiğim hayatın.
Şimdi onun uyurkenki masum yüzünü izlerken, ilk baştakı davranışlarımdan pişmanlık duyuyordum.Bir ay önceki Uraz aynı evde yaşayacağımızdan bile şüphe ederken, ben şimdi onunla aynı yatakta burun buruna uyuyordum.

İçimdeki sevgiye aç yanımı tamamlıyordu sanki.Ondan hoşlandığımı inkar edemezdim.Fazlasıyla hoşuma gidiyordu.Yüzündeki huzursuz ifadesini izlerken Asaf'a daha sıkı sarıldı.Bıraksa alacaklardı sanki onu.

Ateş, diğer Kaya ailesi mensuplarına göre daha iyileriydi her zaman.Onu ilk gördüğümde aynı şirket toplantisindaydık.Ben nefret ederdim masa başı işlerinden, babam zorla götürürdü beni.Orda masa da oturmuş kravatımın rahatsız hissini yok etmeye çalışırken, sakince karşıma oturmuş kısaca bana bakmıştı.Daha sonra toplantı bitene kadar kaçamak bakışlarının hatırlıyordum.

Abileri onun aksine daha kalpsizdi.Evet gerçekten öylelerdi.
Ahmet hatta, zehir gibi dili vardı, insani iki saniye içinde delirtirdi.

Ateş kıpırdandığında dikkatimi ona verdim.Kaşlarını çatıldı ardından gözleri aralandı.Siyah kısık gözleri bana değdiğinde titredim."Günaydın.." Dedi boğuk sesiyle.

"Günaydın." Dedim.Sarışına kaydı bakışları yamukça güldü.

"Ölürüm sana ya." Bir an bana dediğini sansam bile bakışları Asaf'taydı.
"İşe gidecek misin?" Dedi alttan alttan bana bakarken.

"Abimle buluşup giderim." Dediğimde başını sallayıp doğruldu.Ensesini kaşırken banyoya girdi ardından sus sesleri gelmeye başladığında duş aldığını anladım.Hızlıca yattığım yerden çıkıp banyoya girdim.

Buğlu kabinde görünmüyordu ama ordaydi işte.Nefeslerimi düzenleyerek lavaboyu açtım yüzümü kısaca yıkayıp giysi odasına geçtim.

--
Hızlı adımlarla kırmızı dediğimiz tepenin oraya giderken arkası bana dönük çocukla öfkem artiyordu.Kırgınlığım çok fazlaydı.

Arkasında durduğumda sakince bana döndü, yüzüne patlattığım yumrukla kaşı kanamaya başladığında sadece baktı."Piç." dedim.

"Ben de seni özledin abicim." Elini kaşına bastırıp dudağını aşağıya doğru büktü 'vay be' dercesine."Hâlâ formundasın."

"Neden hiç aramadın?" Dedim öfkeyle elimi saçlarıma atıp çekiştirirken.

"Olaylar çok karışık oğlum.Sandığın gibi değil." Kaşlarım dediği şeyle çatıldı.

"Ne saçmalıyorsun sen?" Dediğimde kafasını salladı ardında yere çöküp yanında yeni gördüğüm poşeti araladı.Bi birayı bana uzatırken iki yana salladım başımı.

"Kulanmıyorum, sadede gel." Omuz silkip kendi birasini yudumlamaya başladığında yanına çöktüm.

"Şu küçük veled varya, dayı dayı diye dolaşan." Dediğinde ona baktım.

"Asaf."

"Neyse ne.Ailesi 2018 yılında kundaklama sonucunda, yangınların içinde ölüyor."

Derin bir nefes verdim."Biliyorum, kim yapıyor?"

"Kandemir'ler." Dediğinde tahminim doğru çıkmasıyla kanım donarken kaşlarım çatıldı."Ben durduk yere yapıldığını düşünmüyorum, zaten durduk yere değilmiş.Biraz araştırdım."

"Reklam arası verme piç." Dediğimde keyifsizce gülüp birasını yudumladı.

"Kaya'ların büyüklerinden biri Kandemir'lerle aynı kadını seviyormuş.Kadın Kandemir'leri seçtiğinde, Celil Kaya delirmiş.Her ikisinde evinde olduğu bir akşam patlatmışlar evi." Anlattığı şeylerler gözüm şaşkınlıka büyüdü.Duyduklarımı idrak etmek için biraz bekledim."İntikam almak için Akif Kandemir yıllarca beklemiş, ama ömrü yetmediği için miras olarak bunu vermiş torunlarına.Ne olursa olsun o intikam alınacaktı." Bugüne kadar hep düşmanlık sebeplerini araştırmıştım ve şimdi duyduğum şeyler bedenimi sarsıyordu."Sevil, Esra hanımların ilk kızıydı, kurban olarak o seçilmişti.Bilmiyorum yangın varken o çocuk içerde miydi değil miydi."

"Değilmiş." Dediğimde başını sallayarak önüne döndü.

"Ateş'le nasılsınız?" Diye sorduğunda yandan yandan ona baktım.

"İyiyiz.Siz Bahar'la?" Dediğimde gülümsedi hızla.

"Hamile, bir haftalık." Dudaklarını dişleyerek gülüşünü bastırmaya çalışttığında mutlu olduğumu hissediyordum.

"Hayırlı olsun abi." Dedim.
Beni hızla göğsüne çekip başıma bir öpücük bıraktığında tüm huzursuzluğumun yitip gittiğini hissettim.

"Özür dilerim abicim," Niçin özür dilediğini biliyordum.

"Yaklanmamamı söylemiştim." Dedim. Ama artık bu durumu pek umursamadığım söylenemezdi. Artık olan olmuştu. Ve bana sandığım gibi mutsuz olmamıştım.

"Barışalım mı artık?" Dedi birasını yudumlarken. Başımı salladığımda gülümsedi.

En küçük parmağımı havaya kaldırdığımda burnundan bir gülüş çıkarıp, o da aynı parmağını kaldırıp benimkine dokundurup çekti.Barışma şeklimiz buydu.Göğsüne iyice sokuldum.

-
Barıştılar bunlarda.

Berdel | GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin