35-KONAK.

895 74 24
                                    

Elimle gergince gömleğimin kenarıyla oynarken gözlerimle yıllardır yaşadığım, ezbere bildiğim evin halısını izliyordum. Sırtımdan soğuk soğuk terler akıyordu.

Kendim için cehennem diye adlandırdığım yerdeydim. Ev diye adlandırılan ama bana hiç bir zaman sıcaklık vermemiş insanlarla beraber yaşadığım evin içerisindeydim. Karşımda aile üyelerim oturmuştu kafamı kaldırıpta hiç biriyle göz göze gelmek istemiyordum. Hele annemin orada olduğu bilmek beni ayrı bir geriyordu.

En son eve gelmesinden sonra görmemiştim çünki kendisini. Görmeyi de beklemiyordum. Arayıp özür dileyecek bir insan değildi çünki annem, pişmanlık onun kitabında yoktu.

"Uraz iyi misin?" Duyduğum ince sesle dakikalardır izlediğim halıdan odağımı çektim. Yan tarafımdakı ikili koltukta abimle oturan Bahar'dı konuşan. Yüzünde hissettiği suçluluğun etkisini saklıyordu. Artık suçlu hissetmesine gerek yoktu.

"İyiyim, siz nasılsınız?" Dedim. Siz derken hafif çenemle karnını göstermiştim. Hamileliğinin biraz zor geçtiğinde bahs etmişti abim.

"İyiyiz." Dedi hafif utanarak, yanakları kızarmıştı anında. Başını eğdi. Büyük ihtimalle ortamda büyükler olduğu için utanmıştı.

"Ateş'le aranız nasıl oğlum?" Babamın sesini duymamla yutkunarak bir kaç saniye bekleyip yüzüne döndüm. Yüzüne baktığımda abimin gelip anlattığı şeylerden sonra bedenimi saran öfke yerini tazeledi. Ona karşı hayal kırıklığı, hüzün hissedemiyordum. Çünki o buydu asla değişmezdi. Nefretimden fazlasını hakketmiyordu.

"Aramız iyi." Dedim kısa keserek. Abimle göz göz geldim. Ne için burada olduğumu biliyordu çünki beraber planlamıştık.

"De haydi yemeğe." Babamın sesiyle anında herkes ayaklandığında ben de ayağa kalktım.

"Ben bir elimi yıkayayım." Dedim biraz sesimi yükselterek. Babam kısaca yüzüme bakıp diğerleriyle masaya ilerledi.

Anında yerimde durmayarak haraketlendim. Hızlı hızlı adımlarla üst kata babamın çalışma odasına çıkmaya başladım merdivenlerden. Arkamdan adım sesleri duymamla kısaca arkama bakıp Seyit abimi gördüm. Gergince arkasına bakarak merdivenleri tırmanıyordu.

Lavabo hemen çalışma odasının sağındaydı. Çalışma odasının önüne gelip elimi arkaya uzattım. Abimin anında avcumun arasına soğuk metali bıraktı. Anahtarı deliğe takıp çevirip kulpu aşağı çekerek kapıyı açtım.

"Elini çabuk tut kurban olayım." Abimin korku dolu sesine karşı kafamı bir kez sallayıp içeri geçtim. Anında Ayas'ın bana verdiği küçük flash belleği çıkardım. Siyah masanın üzerinde duran diz üstü bilgisiyara çevirdim adımlarımı. Dönen sandalyeye oturup bilgisiyarın ekranını açtım.

Elimdeki flash belleği yandakı boşluğa takıp cebimden telefonumu çıkardım. Ayas'ın numarasını tuşlayıp kulağıma tuttum telefonu.

"Tamam mı?" Telefon açıldığı an onun sesini duydum.

"Tamam." Dedim derin bir nefes çekerek. Telefonun diğer ucundan sesler gelmeye başladığında gözlerimle odayı süzüyordum. Tavandakı küçük boşlukta gördüğüm kırmızı, nokta kadar ışıkla gözlerim büyüdü, kısık bir küfür savurdum.

"Ne oldu?" Dedi Ayas dalgın bir sesle.

"Kamera var içeride." Dedim gerginlikle ayağımı sallamaya başlayarak.

"Tamam, halledeceğim onu da. Beş dakika daha." Dedi. Göremeyeceğini bilerek kafamı salladım. Bu işin sonunda göreceklerim hoşuma gitmeyecekti biliyordum. Ama bir bilinmezin içerisinde olmaktan iyiydi. Belki şu hainin kim olduğununda öğrenirdim."Bitti, çıkar. Odadan çık. Kamerayı hallediyorum hemen." Demesiyle anında flash belleği bilgisiyardan çıkardım. Bilgisiyarı aynı yerine bırakıp telefonu kapatarak odanın dışarısına adımladım.

Berdel | GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin