İpek
Tam bir yıl önce bugün Elif Abla'nın ısrarıyla tanıştığım asık suratlı kardeşiyle nikâh masasına oturmuş, iyi kötü bu evliliği heyecanla onaylamıştım ama hiç öyle ilerlememiş, bir yıllık evliliğimiz boyunca ne ben İsmail'le bir karı koca ilişkisi kurabilmiştim ne de o benimle böyle şeyler yakalayabilmişti. Ailemi küçükken bir kazada kaybetmiştim ve ben bir şekilde hayatta kalmayı başardım. Hayatımın uzun bir bölümünü Düzce'de bir yetiştirme yurdunda geçirdikten sonra İstanbul'a geldim ve çalışma hayatına başladım. Bir diğer hatam ise kazandığım üniversitenin büyük şehirde olmasıydı, yaz kış çalışmak bu büyük şehirde hayatta kalmaya çalışıyordum, ta ki bir yıl önce Elif Ablayla tanışana kadar, her şey burada başlıyor, o beni kardeşine uygun görmüş ve ailesine söylemiş, üstelik bu konuda benim rızam olmadan bir görüşme ayarlayıp bu günlere getirmeyi başarmıştı. Şu an yüzüme bile bakmayan, sorsan belki saç rengimi bile bilmeyecek bir adamla aynı yatakta yatıyordum ve her seferinde beni istemediğini bana daha da belli ediyordu, bu kadarı beni aşağılıyordu ama bunun farkında olduğunu sanmıyorum, olsa bile umursayacağını sanmıyorum. Onu da anlıyordum, ailesi tanımadığı bir kızla evlenmeye zorlamıştı, bu kesinlikle hak ettiğim bir muamele değildi, okulu bırakmak zorunda kalmış bir ev hanımıydım, ona duymadığım sevgimle kandırılmıştım ve olabilecek duygularımla hareket ediyordum. Onu tanıdığımdan beri hayatında sadece futbol ailesi ve yakın arkadaşları vardı, ben o hikayeye hiç dahil olmamıştım ve bunun olmayacağını biliyordum İsmail ben hariç herkesi seviyordu ve bana attığı bakışlar nefretini sonuna kadar gösteriyordu. Artık üzülmüyordum, onun davranışlarına alışmıştım, ne kadar kötü hissetsem de aptalca bir yoldaydım ve bitmesine izin veremezdim. Her şeyi bırakmıştım, ben ona aittim ama ne o nede ben bunu kabullenemiyoruz. Bugün birinci yıldönümümüzdü ve ben koltukta oturmuş İsmail'le bir yılımı gözden geçiriyordum, birbirimizin yüzüne bakmaya bile tahammülümüz yoktu ama ailesi ne kadar ters giden şeylerin farkında olsalar da sanki her şey çok normalmiş gibi mutlu olduğumuzu düşünüyorlardı. Ona aşık değildim ama ona her şeyden çok bağlıydım, deplasman maçları olduğunda ya da evde olmadığı gecelerde korkuyordum, yalnız kalmaktan korkuyordum, yanımda olmadığı hissi beni kötü hissettiriyordu. Ne kadar çaresiz olduğumu bir kez daha fark ettim......
İ- İpek, duş alıp yatacağım. Hiçbir şey yemeyeceğim. İpek?
- Üzgünüm, dalmışım... Sen neden bahsediyorsun? Hoş geldin, yemek yaptım. Ye ben sana koyayım...
İ- Duş alıp yatacağım, İpek. İyi geceler.
- Sanada... İsmail odasına gittiğinde aptalca bir kahkaha attım, sonra hızla gözlerimdeki yaşları sildim ve mutfağa gidip kendime yiyecek bir şeyler koydum. İlk defa hayatımda sonuna kadar güveneceğimi düşündüğüm bir adam vardı ve onun için hayatımdaki en önemli şeylerden biri olan okulumu dondurmuştum ama o bana bu muameleyi uygun görüyordu, daha fazlasını hak etmediğim için bunu hak ettiğimi düşünüyordu, belki de onun gözünde zavallıydım. Bu düşüncelerle kendime bir kez daha acıdım ve gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ben hiç aile sevgisi görmemiş bir yetimdim, benden ne bekleniyordu, hepsi bana acıdıkları için bu evliliği istiyorlardı, bunları göremeyecek kadar kör değildim, sadece bunları düşünmek istemeyecek kadar aptaldım. Daha fazla bir şey düşünmeden ağlamayı bıraktım ve yavaşça odaya girip yanına uzandım, sırtımı döndüm ve gözlerimi kapattım.
İ- Ağladığını biliyorum?
- Bu senin umurunda bile değil.
İ- İpek, döner misin?
- İsmail uyu.
İ- İpek dön.