19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor bayramımız kutlu olsun.
"Milan'a transfer olduğum için artık seni bu konularda zorlamanın bir anlamı yok, bu yüzden karşılıklı anlaşarak mümkün olan en kısa sürede boşanalım, İpek."
Anlamsızca yüzüne baktım, daha iki hafta önce karnımdaki bebekle onu hayal ediyordum, şimdi bu neydi? Ben ona hamile olduğumu söylemeye cesaret edemeden, o bana büyük bir heyecanla boşanma haberini getirmişti. Hayatımda ilk kez bu bebeği öğrendiğimden beri kendime dikkat ediyor, hayattan keyif almaya çalışıyordum ama o birkaç cümleyle her şeyi söndürdü. Ne hayal etmiştim bilmiyorum ama şimdi çok kötü kırılmıştım. Aşık değildim ama ona çok bağlıydım, hayatımdaki tek kişiydi ve onun yerini dolduramazdım, bana olan nefretine rağmen o benim için doğru kişiydi ama ben onun için muhtemelen geçiciydim. Bunu ailesinin rızasıyla konuştuğuna göre demek ki bu ilişkinin bitmesini isteyen ve talep eden tek kişi o değilmiş, iki yıla yaklaşan bu evlilikte gerçekten duygusal olarak hiçbir şey hissetmemiş mi? Benden boşanmak isteyen adama nasıl cevap verecektim? Hamile olduğumu ve boşanamayacağımızı mı söylemeliydim, yoksa sessiz kalıp bir şekilde başımın çaresine mi bakmalıydım? Kariyeri onun için çok önemliydi ve Milan transferini büyük bir heyecanla birlikte izledik, bu başarı onu daha da hırslandırdı, artık imzalar atılmıştı ve yeni sezonda İtalya'ya gidecekti ama ben artık onun hayatında olmayacaktım. Onun düzenini bozmayacaktım, o beni hiç istemedi, onu özgür bırakmalıydım, özellikle bu dönemde yeni biriyle aşkı öğrenmeye ihtiyacı var, o daha çok genç ve bunu hak ediyor ama ben etmiyorum.
" Ailemle iletişimde kalabilirsin ve bir iş bulabilmen için yardım, ihtiyacın olan parayı da sana vereceğim, arkadaş kalmak istiyorum, sen benim tek destekçimdin İpek. "O anlık kırgınlıkla gelen sırıtışımı tutamıyordum, bana destek olacaktı, maddi yardımda bulunacaktı, zaman uğruna okulu bıraktığım adam, hayatımda kendimden çok güvendiğim adam bunları söylüyordu ama kabul ediyordum, sözleri ne kadar ağır olsa da sadece gülüyordum. Bir süre sonra gülmeyi bıraktım ve gözlerine bakmaya başladım, istekli ve mutlu bakıyordu, midem bulanıyordu, hala hamileliğin ilk haftalarındaydım, yine bir şey yiyemiyordum, sadece su içebiliyordum, gerisi kusma ve halsizlikti ama geçecekti, ayağa kalkmalıydım, bu bebek benim şartlarımda doğacaktı.
" Evrakları getir imzalayayım, oyununu bitirelim ve ikimiz de yolumuza devam edelim, mutlu olacağına inanıyorum, hırsının ve mücadelenin farkındayım, sana çok şey kazandıracağına inanıyorum, emin ol. Sana güveniyorum..."
" Teşekkür ederim İpek, sen gerçekten unutulmaz bir kadınsın, bana verdiğin her şey için teşekkür ederim, seninle iyi ve kötü şeyler yaşadık bu iki yılda, beni kötü hatırlamanı istemiyorum, benden sonra mutlu olmanı istiyorum, sen bunu hak ediyorsun. "
Sağ olsun geçen iki yılın ardından bana ne kadar unutulmaz ve sevgiyi hak eden bir kadın olduğumu tekrar hatırlattı, ettiğimiz kavgalar, bana söyledikleri, zaman zaman öfke nöbetleri ve sadece susan ben, yine de onun yokluğundan daha iyi olmaz mıydı, belli ki olmamış ve olmayacaktı, bunu aklımın bir köşesine yazmak zorunda kaldım.
...
İpek Yüksek olarak girdiğim evden İpek Ulus olarak çıktım İsmail dün İtalya'ya gitmişti az çok düzenini kurmak için ve üç gün önce boşanmıştık. Elimdeki parayla önce Düzce'ye gidip aile evine gitmem gerekiyordu ve bankaya gidip ailemden kalan parayı almam gerekiyordu çünkü artık ihtiyacım olacaktı ve sonra Denizli'ye taşınacaktım, teyzem oradaydı ve onun yanına gidecektim, akraba olarak bildiğim tek kişi oydu. Baba tarafım hakkında çocukluğumdan beri hiçbir fikrim yoktu, ailem zaten ben küçükken vefat etmişti, anneannemi ve dedemi hiç tanımadım, sadece bir teyzem vardı o da kocasından ayrıldıktan sonra Denizli'de yalnız kalmıştı, başarılı bir kadın olarak hep onu örnek almıştım, eniştem yaz tatillerinde gelir beni Denizli'ye götürürdü ama hiçbir zaman bir çocuğa bakacak cesaretleri olmamıştı. 14 haftalık hamileydim ve karnım hafiften belli olmaya başlamıştı, ne İsmail'in ne de ailesinin haberi vardı, bu yüzden kimseye söylemeden sessizce şehri terk ettim, şehre ihtiyacım yoktu ama olamazdı, başımın çaresine bakacaktım, yoksa yürümezdi ki zaten pek yürüdüğü de söylenemezdi, yaptığım ne kadar yanlış olursa olsun doğruydu, İsmail'in bu bebeği öğrenmemesi için elimden gelen her şeyi yapacaktım çünkü artık tek destekçim oydu ve gerisini düşünemezdim. Arada bir Düzce'ye gelirdim ama bu sefer eve girdiğimde çok farklı bir duygu yaşadım. Babam polis, annem öğretmendi ve onlara baktığımda tam bir hayal kırıklığı yaşıyordum. Teyzemin söylediğine göre çok istemişlerdi çocuk ama ilk bebeklerini kaybettikten sonra umutlarını kesmişlerdi ama sonra ben aniden ortaya çıkmıştım, bunun nedenini sık sık sorguladım ama cevap konusunda hep bir sessizlik vardı. Kanepeye oturdum ve çekmeceden kutuyu aldım, ev yıllardır aynı şekilde duruyordu, kendimi bildim bileli kimsenin dokunmasına izin vermemiştim ve anahtarı sadece bendeydi.
Kutuyu açtığımda gözüme çarpan bileklikle gözlerimden yaşlar döküldü, bu bilekliği çok iyi hatırlıyordum, Anneler gününde anneme hediye olarak yaptığım bir boncuk bileklikti ama ona verememiştim, Anneler gününe saatler kala annemi kaybetmiştim, be ne acıdır ki bu bilezik o gün benimleydi, nefesim kesilmişti, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum, hiç hissetmediğim, hatırlamadığım aile özlemiyle yanıyordum, ailemi ilk kez İsmail'de bulmuştum ama o da beni terk etmişti.
Bilekliğe uzun uzun baktıktan sonra altındaki fotoğraflardan birini çektim, babamla bir fotoğraftı, kucağındaydım, annemin çektiği fotoğrafın flaşıyla yeşil ve gri karışımı gözlerimiz ön plandaydı, eniştem bana yılan gözlü derdi eskiden, bu saçma ve komik lakap beni güldürmüştü, gözyaşları içinde gülmeyi başarmıştım, o fotoğraftaki kadar güzel olmasa da babamın yüzüne bakıp onu tekrar hatırlamak istemiştim, seslerini unutmuştum, canımı ciddi anlamda acıtsa da bu bir gerçekti.
Ona da aynı acıyı yaşatacaktım, ne yazık ki babasının ona ne kadar yakın olduğunu bilemeyecekti ve beni en çok yaralayan şeylerden biri de buydu, iki taraftan da anne babanın yokluğunu hissediyordum ama ne olursa olsun ona elimden geldiğince annelik yapacaktım ama o hep babasız kalacaktı, bu da onu her anlamda etkileyecekti ama böyle olmak zorundaydı. Bir süre fotoğraflara baktıktan sonra yorulmuştum, elim karnıma gitti ve onu okşadım, yeni bir hayata başlıyordum ve ne olursa olsun bunu kendim yapmaya ve kendim başarmaya kararlıydım.
" Senin tek bir gülüşünü görmek için elimden geleni yapacağım, ne olursa olsun ayağa kalkacağım, sen benim yaslanacağım tek dağımsın ve iyi günde kötü günde seninle çok şey başaracağız, birlikte mutlu ya da mutsuz, sadece birbirimize sarılacağız çünkü sen bu sevgiyi sonuna kadar hak ediyorsun. "
———————
İsmail'in adı artık Milan ile anıldığına için böyle yaptım, sanırım geri döndüm, umarım tabiki devamı gelir, bölümü beğenmişsinizdir diye umuyorum, hepinize bol kalpler gönderiyorum ve seçimler içinde en güzelini diliyorum çünkü bizler bunu hak ediyoruz. 🫶🏼🌸