Bölüm 29 : Babasının Kurbanı

413 113 45
                                    

Sen Fırat'ın ortağı değilsin, adamı değilsin, kölesi  değilsin, çocuğu değilsin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sen Fırat'ın ortağı değilsin, adamı değilsin, kölesi  değilsin, çocuğu değilsin. Sen babanın yalnızca kurbanısın.

***

"Benim maske takmamda ki sebep küçükken evde çıkan bir yangında yüzümün büyük çoğunluğunu kaybetmiş olmam. Benim gerçek adım Buğra Baysal. Tanıştığımıza memnun oldum Ömür."

Sessizlik...Kalp krizi geçirdiğimi düşündüren kalp atışlarım...Sessizlik...Baş döndürücü o korku...Sessizlik...Maske'nin ellerini bedenimden uzaklaştırışı...Sessizlik.

Buğra, benim adım Çağla Uysal. İçerideki kötü adamın adı Fırat Uysal. Hayatta kal ve bul beni.

Çocukluğumdan arta kalan sözlerimin zihnimde yankılanışı. Ve bulunmak için ruhumun haykırmaktan harap olduğu şu boşlukta bulunmuş olmanın kahrettiği o sancının şiddetli gürültüsü...

Maske'nin bedenimden ayrılan ellerini takip eden kollarını hissettiğimde titreyen ellerim göğsüne hızla yapıştı. Gidemez. Bu böyle olamaz. O gece kurtardığım çocuk şu an karşımda duruyor olamaz. Ailesinin ölümüne sebep olduğum o çocuk şu an bana sarılıyor olamaz.

İlk cinayetimden kurtulan tek kişi benim en yakın arkadaşım olamaz...

"Maske?" Titreyen sesimi duymak ne kadar berbat bir halde olduğumu gözler önüne sermişti. Ama benim kendimi kanıtlamak gibi bir amacım yoktu.

"Buğra?"

"Efendim." Gerçek ismiyle ona hitap ettiğimde anında verdiği cevap dolu gözlerimin boşalmasına sebep oldu. Titreyen sesinde ki o buğulu ton kalbimde ezici bir his oluşturmuştu. Dudaklarımı yalayarak kendime gelmeye çalıştım. Ellerim gözlerimi kapatan bez parçalarına yöneldiğinde Maske'nin elleri bunu anında durdurdu. Bileklerimden tutan parmakları yalnızca beni durduracak sıkılıktaydı. Canımı dahi yakmıyordu.

"İzin ver." Dedim. "İzin ver seni göreyim." Maske'nin yüzüme vuran derin iç çekişleri yutkunmama sebep oldu. Onu görmeyi istiyor öte yandan göreceğim şeyin korkusuyla kavruluyordum.

"Görecek bir şey kalmadı Ömür." Söyledikleri göğsümde ki muazzam acıyı daha da körükledi. Üzgünüm, pişmanım, beni affet... Bu sözlerin hiçbiri onun umurunda olacak sözler değildi. Kaldı ki ben de onu kurtardığım için pişman değildim. Tek pişmanlığım ailesini de kurtaramamış olmaktı.

Ne yapacağımı bilemezken ellerim gözlerimden uzaklaşarak onun yüzüne yöneldi. Bileklerimi tutan elleri buna da izin vermediğinde usulca fısıldadım.

"Bana eserimi göster Maske. Bana nelere sebep olduğumu göster." Bileklerimi tutan elleri daha da sıkılaştığında buna asla izin vermeyeceğini anladım.

"Dayanamazsın."

"Dayanırım!" deyiverdim bir anda. Oysa dayanmak bu olay için yerli bir ibare miydi ondan dahi emin değildim. Neye dayanamazdım? Dayanılmaz olan neydi? Benim 'dayanırım' demeye hakkım var mıydı? Yoktu. Ben eserimi görmeye mahkum olmalıydım.

Kayıp +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin