türkan,kapıyı tıkladıktan sonra yanıt gelmesini beklemeden içeri daldı. onu görünce kemal, yüzünde kocaman gülümseme ile birlikte kızına sarıldı.
'kızım hoşgeldin'
'hoşbuldumm özlemiş misin bakayım beni?'
'özlemez olur muyum? insan canından ayrı nası durabilir?'
'bilemem gayette durmuşsun hiç gelmedin bulgaristana.'
'işleri biliyosun' bunu söylerken yüzünde ufak bi özür ifadesi vardı. ayağa kalkıp kapıdan birilerine seslendi. '2 çay lütfen.'
'yolculuk nasıl geçti kızım'
'her zamanki gibi. evine uğradım önce eşyalarımı oraya bıraktım ama alıcam dert etme.'
'o nasıl laf benim evim senin evin benimle birlikte kalsan hem fena mı olur sanki.'
türkan tam savunmaya geçecekti ki kapı tıklandı ve elinde 2 çayla birlikte betül odaya girdi. çayından bir yudum alan türkan 'bundan sonra burdayım zaten bırak da kendi yaşamımı kurayım.'
'peki nasıl istersen . ee anlat bakalım '
'asıl sen anlat ben elimi eteğimi çektim çekeli tıp dünyası nasıl gidiyor,gelişmeler ne , kalp cerahisinde önemli buluşlar yaptınız mı?' bu sorusundaki imayı kemal çok iyi anlamıştı. yıllardır gece gündüz demeden çalışıyor ve insanlara katkı sağlamaya çalışıyordu. işiyle olan ilişkisi yüzünden aile hayatını yürütememişti. türkanın burda sormak istediği aslında uğruna feda ettiğin şeylere değdi mi?
'sen gittiğinden beri işler kötü. senin gibi başarılı doktor bulmak çok zor. artık gençlerin aklı beş karış havada sırf olmak için doktor oluyolar,gerçek doktor bulmak çok zor.'
'aslında bakarsan ben de sırf olmak için doktor olmuştum. bana neden öyle demedin?'
'ama sen çok başarılıydın. pür dikkattin, yaptığın hatalar bile çok doğru yerli yerindeydi. şimdikiler kendini geliştirmekten aciz, çalışmayı sevmeyen en ufak pürüzde kaçıp giden ve medyaya merak saran bi avuç diplomalı asalak.' bunları söylerken sinirleniyordu, sisteme gençlere en çok da onları bu hale getiren hocalara kızıyordu.
'peki ya betül? oda mı asalak?'
'bilmiyorum onu görücez. kız aslında zeki ama ameliyathaneden korkuyor. sürekli hata mı yaptım? yanlış yolda mıyım? kendinden emin değil. bende ona beynini yormayacak kendinden eminlik gerektirmeyecek işler verdim.'
türkan istemeden kıkırdadı.
'ah babacım. sen ve şu verdiğin milyon şansların. istemeden de olsa onu destekliyorsun o da bunun farkında. 1 gün her şeyi ona bırak. acile gitsin ameliyathanede kendi koştursun. bak bakalım kendinden şüphe edip sana danışmaya fırsatı kalıyor mu? seni arasa da ulaşamasın. eninde sonunda doğru kararı verip müdahelede bulunacaktır.'
'bilmem ki ya altından kalkamazsa?'
'betül gibi sende mi güvenmiyorsun ona.'
'hayır canım güveniyorum.'
' o zaman konu kapandı.'
kemal ve kızı odada konuşurken betül başından geçenleri hemşie selmaya anlatıyodu.
'selma ben ne kadar ayak işi yapmaya devam edicem?' diyerek sitem etti. servisin vital bulgularını sisteme işleyen selma hemşire bir yandan betülü teselli ediyordu.
'sorun sende. kendini bi ispatlayamadın. eline geçen fırsatları değerlendirmiyorsun. neden iyi bir şöför olmaya çalıştın ki bugün sen doktorsun.ama doktorluk hariç her işte iyi olmaya çalışıyorsun.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN MİKROFON
Novela Juvenil'Sıradaki yarışmacımız Türkan Kasabalı, alkışlar onun için geliyor efendim' salon zifiri karanlığa gömüldüğünde parlayan tek şey herkesin sahip olmak istediği altın mikrofondu. Türkan altın mikrofonu kazanmak için çıktığı bu yolda kalbini attıran t...