(2) JESSICA BLACK

24 6 1
                                    

Geçen bölüm : Sınıfa doğru baktığımda herkesin gülme krizine girdiğini fark ettim. Dersleri boştu. Olamaz!

Boş derslerden nefret ederim! Bu daha fazla öğrenci sesi demek oluyor.

O sırada arka sıralardan bir öğrenci yanıma geldi. Onu baştan aşağıya süzdüm. Dalgalı kumral saçlar, ela gözler, Galata Kulesi gibi bir boy... Kesinlikle basketbol oynuyor olmalıydı.

"Sen yeni gelen kız olmalısın, değil mi?" diye sordu.

Bakışları üzerimdeydi. Ona cevap verme gereği duymadım. Sınıfın ortasına doğru ilerledim. Sınıftaki bütün gözler bana döndü. Hâla aralarında birkaç kişi az önceki olaya gülüyordu.

Ses tonum normalde çok duygusuzdu. Ama konuşurken daha fazla donuk olduğunu fark ettim.
"Ben Jessica Black. Yeni gelen öğrenciyim."

Bu kadarının yeterli olacağını umarak en arka sıralara bir bakış atıp o yöne gittim. Ön sıralara kesinlikle oturamazdım.

Arka sıraların hepsi neredeyse doluydu. Boş bir sıra fark edince oraya geçtim. Sınıf sessizleşmişti. Herkes sıralarından arkaya dönerek bana bakıyordu. Arada bir fısıldaşmalar da duyuyordum.

Ne yapmamı bekliyorlardı ki? Ortaya çıkıp göbek atmamı mı?

O sırada yanıma, az önce sorusunu yanıtsız bıraktığım "Kavak ağacı" geldi. Alacaklı gibi dikilmesinden rahatsız oldum.

"Yalnız orası benim sıram."

Kitapları çantamdan çıkarmakla uğraşırken;
"Artık değil." dedim.

Sınıf kavga bekleyen aç kurt sürüsü gibi etrafımıza doluştu.

Kavak, bana üstten üstten baktı.

"Pekala... Yeni gelen olduğun için bunu sıkıntı etmeyeceğim. Sırada şimdilik sen oturabilirsin, izin veriyorum."

Kitaplarımı elimden bırakarak başımı kaldırdım ve onun yüzüne baktım.
"Senden izin istediğimi hatırlamıyorum."

Etrafımızdaki kurtlar pis pis güldüler.

Yeni okulumdaki ilk günüm... Sınıfta sorun çıkarma işlemini sonraya bıraksam daha iyi olurdu aslında. Peki, bu kurtlar sinirimi bozmaya başladı.

Kavağın cevap vermesini bile beklemeden ayağa kalktım ve kurtlara temas etmemeye çalışarak oradan sıyrıldım. Doğruca kapıya yöneldim.

Sınıftan çıkarken kulağıma birkaç kurdun hırlayan sesi geldi.

"Ne yapıyor bu?"

"Çok tuhaf davranıyor."

"Asosyal midir nedir?"

"Ya onu bırakın bi, yüzünü görmediniz mi?"

Kapıyı sertçe kapattım. Odak noktası olmayı hiç sevmiyordum ve daha ilk günden bütün ilgiyi üzerime toplamıştım.

Lanet olsun! Böyle olmasını istememiştim. Ellerimi siyah saçlarıma geçirdim. Sakinleşmeye ihtiyacım vardı.

Koridorda ilerlerken duvarda kırmızı bir buton fark ettim. Yangın alarmı butonu!
Dur biraz... İlgiyi üzerimden uzaklaştırabilmem için iyi bir fikre benziyor.

Hızla butonun yanına gittim ve tam ortasına yumruk attığım gibi bir siren çalmaya başladı. Elimin kanamasını umursamadım. En nihayetinde ilgiden uzaklaşacaktım.

Koridordaki sınıfların kapıları bir bir telaşla açıldı. Hocalar panik yapmamaya çalışarak kurtları merdivenlere yönlendiriyordu.

Ben de gözlerimi kapatıp siren sesinin keyfini çıkardım.

NİGHTSHADE LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin