Fallen Angel

15 2 0
                                    

Hiç tanımadığı bu yerde durup baktı etrafına

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiç tanımadığı bu yerde durup baktı etrafına. Her bir köşeyi dikkatle izlemek istiyordu. Bu sayede güzelini gözünden kaçırması mümkün olmazdı. O güzel kokuyu duymaya çalıştı tekrar. Uzun zaman önce duyup benliğinde yaşattığı bu koku, uzaklardaydı. 

Yürümeye devam etti. Gecenin bir vakti, etrafı kaplayan bu derin sessizlik onu evindeymiş gibi hissettiriyordu. Yalnızlığı, karanlığı ve sessizliği kendiyle öylesine özdeşleştirmişti ki...

Ve yeniden yürümeye devam etti. Yeryüzüne çıkarken güzelini bulmasının bu kadar uzun süreceğini düşünmemişti. Hava aydınlıktı o ininden çıktığında, şimdi ise kalbi kadar karanlık. Gözlerinde dahi görülebilecek derecedeki kin, güneşle verdiği savaşta galip gelip dünyayı yasa boğmuştu. O ise kazanmanın gurununu taşıyordu göğsünde, bu gece yarısı. Bu güzel gecenin ortasında, bir anda duyduğu güzelinin o güzel kokusuyla yeniden irkildi. Bütün vücudundan geçen bir elektrik dalgasıyla kendini bir dansa, bir oyuna kaptırmış gibiydi. Tek yapabildiği zerresini duyabildiği bu taneyi, sonuna dek, bulana dek takip etmekti. Ve bu yüzden durmadı. Günün ışıkları, aydınlığın saflığı yeniden bir savaşa tutuştu onun içindeki nefretle. Bu sefer kim galip geldi dersiniz? Yavaş yavaş yenildi kötülük. Derinden, ihtişamlı bir şekilde tekrar yükseldi güneşin ışıkları. Zaten bir yere de gittikleri yoktu aslında. Başından beri buradaydılar. Dünya, hala devam ediyordu turuna, yerini değiştiren Güneş değildi aslında. Ortada bir savaş da yoktu. Dünyadakilerin gördükleri sadece bir yanılsama.

Günler böylesine geçerken kendisini kötülüğün zevkine adamış prensimiz ise güzelinin kokusuyla mest bir şekilde takibini sürdürmeye devam ediyordu. O kadar kaybetmişti ki kendini... Zaten onun umurunda değildi insanlar ama onlar tarafından umursanıyordu.

Yolda yürüyorsunuz daha sonra bir adam görüyorsunuz. O kadar güzel bir yüzü var ki, güzelliğine inanamıyorsunuz. Baktıkça bakasınız geliyor. Bembeyaz bir ten ve kahve saçlarla bir insanın nasıl bu kadar güzel olabileceğine akıl sır erdiremiyorsunuz. Ama adam bir tuhaf, gözleri boş bakıyor. O güzel gözleri hiçbir şey görmezken tek bir şeyi görüyor. İlerliyor ve kafasını asla hareket ettirmiyor. Yürüyüşü de bi garip. Adamın bu tuhaflığını fark ettikten sonra kafanızı geri çeviriyorsunuz. Bu tuhaf hareketleri olan siyah giyimli adamı, o güzelliğine rağmen daha gün aşırmadan unutup gidiyorsunuz. Güzelliğiyle aklınızı alan o adam sırf tuhaflığı nedeniyle artık size çirkin geliyor. Bir bahane bulup atıyorsunuz aklınızdan. Bir daha da görmüyorsunuz kendisini. Ne onun güzelliğinde ne de onun tuhaflığında biriyle karşılaşıyorsunuz. Bunu çok kişi yaşamıştır. Sonuçta bütün gün boyunca güzelini ararken durmadan yürüyor. Farkında değil, çünkü gidermesi gereken bir ihtiyacı yok. İnsan değil o, dünya yüzeyine ait değil. O derinlerde, kuytuda, gölgede, gizli gizli yaşamaya mahkum. Güneş ışığıyla verdiği o savaşı fark edemiyor.

 Güneş ışığıyla verdiği o savaşı fark edemiyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
The Demon Itself Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin