Altüst Olmuşum

65 54 3
                                    


Bu bölüm benim favori bölümlerimden. Oy ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Çok değerli benim için.

{}

"Deniz!" diye gür sesiyle inletti karakolu.

Deniz başını iki yana sallamaya başlamıştı.

Büyük adımlarla Deniz'e doğru geliyordu. Bakışları öylesine öfkeliydi ki ben bile korkmuştum.

Deniz yavaşça yutkunup "Baba..." diye mırıldandı.

Deniz'in babası Ferit, "Sus lan! Annen niye ameliyat olmadı senin? Senin yüzünden." diye bağırmaya başladı.

Deniz çaresizce babasına bakmaya devam ediyordu.

Ferit Bey'in gözlerinde görülen bir öfke vardı. Sanki kanı kaynıyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Deniz'e zarar vermezdi umarım.

Deniz, "Baba ben söyledim. Yemin ederim verecektim böbreğimi ama-" sözünü yarıda kesmek zorunda kaldı.

Hepimizin kulağını bir tokat sesi doldurdu. Öylesine güçlü bir sesti ki bizim canımız acımıştı.

Korkuyla Deniz'e baktım. "DENİZ!"

Kalp atışlarım hızlanmıştı. Art arda akan gözyaşlarımı zapt edemedim. Ellerim titriyor ama hiçbir şey yapamıyordum. Olduğum yerde kilitlenip kalmıştım.

Başını sağa çevirmiş,sol yanağını tutuyordu. Lisede de yaşanmıştı böyle bir olay. Bu kadar güçlü bir tokat değildi o zamanki.

Deniz,başını kaldırdı yavaş yavaş.
"Baba... Ben özür dilerim. Sana hiçbir zaman başkaldırmadığım için."

Ne demek istediğini net bir şekilde anlamasam da sanki biraz anlamış gibiydim.

Polis memurları öylece bakıyordu. Kaşlarımı çatarak "Niye bakıyorsunuz öyle? Burada bir şiddet var. Umarım farkındasınızdır. Şu anda kadına şiddet uygulanıyor olsaydı kıyameti koparırdınız ama bir erkek,babasından tokat yediği zaman öylece boş boş izliyor musunuz?"

Ve devam ettim "Ne biçim insanlarsınız ya? Gelip götürsenize şu adamı buradan!"

Bağırmıştım. Boğazım acımıştı,hem de çok fazla. Acaba Deniz tokat yiyince böyle acımış mıydı canı? Yoksa daha fazla acımıştı di mi?

Polisler gelip Ferit Bey'i götürdüler. Nereye götürdüklerini sorgulamadım. Deniz ise hâlâ boş gözlerle etrafa bakıyordu.

"Deniz..." diye mırıldandım.
"Damla..." diye mırıldandı.

Yanına yaklaşıp kulağına fısıldadım "Biraz dolaşalım mı?"

Şu an bu isteğim çok saçmaydı. Hemde çok saçma.

"Olur." dedi.

Kızlara dönüp başımı salladım. Bunun anlamını biliyorlardı. 'Hadi gidelim!" demekti.

Nereye gidecektik en ufak bir fikrim olmasa bile yürüdük. Rüzgarın estiği yöne.

BUSE GÜNAY

Deniz için çok üzülüyordum. Benim bile canım çok acımıştı. Tokadı yiyenin o olmasına rağmen.

Hepimiz bir olmuş Damla'yı takip ediyorduk. Aslında o da nereye gittiğini bilmiyordu.

Her şey o kadar ani gelişmişti ki bazen neye üzüleceğimizi bile şaşırıyorduk.

Yol bitiminde geldiğimiz yer, bir sahildi.

Damla "Hadi gelin. Kumlara oturalım." dedi ve yere oturdu.

Biz de yanına sıralandık.
Damla'nın yanında Deniz,Deniz'in yanında ben ve benim yanımda Ceylan vardı.

Kartlar Ve BaşlangıçlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin