Willow Hunter'ın ardından kapıyı kapattı ve koşar adımlarla odasına çıktı.
Kötü bir niyeti yoktu fakat Hunter'a pansuman yaparken ne kadar yakın durduğunu yeni idrak etmişti. Yüzü yastığa gömdü ve yatakta utançla debelendi.
Çünkü onu öpmeyi düşünmüştü.
"Tamam Willow sakin ol. Sadece arkadaşına iyilik yaptın başka bir amacın yoktu. Kesinlikle onu öpmeyi düşünmedin..."
Hayır, düşündü.
Yine.
Ve bu sefer aklı başka şeylere kayarken zihnini toparlamak adına yanaklarına hafifçe vurdu.
Daha iyi hissettiğinde üstünü değiştirip pijamalarını giydi.
Babalarına iyi geceler dileyerek kendini yatağına attı. Uyursa düşünmezdi, drğil mi?
Uyuyamadı.
Willow Park, herkesin korktuğu ve hakkında bir yığın kötü şey söylenen Hunter Deamone'ye aşık olmuştu.
"Offf..." Yüzünü yine yastığına gömdü. Az önce idrak ettiği ve yüzleştiği gerçek sıcaklamasına ve ensesinin terlemesine sebep olmuştu. Hava almak için odasındaki balkona çıktı.
Balkonu bitkilerle doluydu. Bitkilsri onun can dostlarıydı.
Onu yargılamazlardı.
"Merhaba dostlarım. Umarım iyisinizdir." Bitkilerinin yapraklarına dokundu, onlarla tatlı tatlı konuştu ve en son içini dökmeye başladı.
"Hunter hiç de sanıldığı gibi değil yani beni bu gün bir avuç serseriden kurtardı ve aslında kötü şöhreti umrumda değil fakat o Hunter... Yani eğer ondan hoşlandığımı anlarsa veya öğrenirse ne yapar bilemiyorum şimdiki arkadaşlığımızdan memnunun ve bunu kaybetmek istemiyorum. Ne yapmalıyım küçük sardunyam?"
"Belki de hislerini ona anlatmalısın."
Willow korkuyla yerinden sıçradı.
Babası balkon kapısında Willow'u izemişti.
"Baba!" Kız utançla kızarırken babası güldü ve kendi gibi yeşil saçlı kızının saçlarını karıştırdı.
"Anlat bakalım tam olarak kim bu Hunter?"
"Hunter okuldan bir arkadaşım. Yani aslında proje ortağım fakat bir takım olaylardan sonra sanırım artık arkadaşız. Dışardan soğuk ve yara izleri yüzünden korkutucu görünüyor, genelde kimseyle konuşmaz ama bizlerle az da olsa konuşuyor. Herkes onun sürekli kavga eden tehlikeli biri olduğunu söylüyor ama aslında öyle değil. Bu gün benibir grup ayyaşın elinden kurtardı eğer o olmasaydı olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum. Kendimi savunmayı biliyorum ama o adamlardan öyle çok korktum ki hareket bile edemedim ve Hunter beni kurtardı. Ayrıca ikimiz hakkında dedikodu çıkmasın diye uğraştı ve hatta Skara sakatlandıktan sonra takıma katıldı. Bence kimse gerçek Hunter Deamone'yi göremiyor hatta görmek istemiyor. O harika biri. Arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyorum ama ondan sanırım... hoşlanıyorum."
"Tatlım böyle konularda kalbinin sesini dinlemelisin. Hislerini takip et. İnsanların ne dediklerini umursamamaya çalış eğer bu çocuğu gerçekten seviyorsan bunu inkar etme."
"Teşekkürler baba."
Adam kızının alnından öpüp içeri girdiğinde Willow derin düşüncelere dalmıştı. Üşüdüğünü hissedip içeri girdi genç kız, tutamadığı esneme onu yatağına yönlendirdi ve kısa sürede uykuya daldı.
Ertesi gün Willow sabah evden çıktığında en son beklediği şey sarışın bir çocuğun kendisini evin önünde beklemesiydi.
"Günaydın Hunter. Bir şey mi oldu?" Gözlüklerini düzeltip merakla Hunter'a baktı. Burnundaki yeşil yara bandı hala duruyordu ve yanağında hafif bir morluk izi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huntlow / Lise AU
FanfictionBütün lisenin emin olduğu bir şey Hunter Deamone'nin gerçekten belalı biri olduğuydu. Bu fikre Paten Derbisi lideri Willow Park sonuna kadar katılıyordu. Ama Hunter ile bir projede eşleştikten sonra belki de fikri değişir.