Proje sunum günü gelmiş ve sunum yapacak çiftler kendi aralarında son birer prova yapıyorken yeşil saçlı kız ve sarışın çocuk sessizce sınıfı izliyorlardı.
Kimileri hiç prova yapmamış ve sunuma dakikalar kala ilk provalarını yaparken kimi mükemmelliyetçiler ise yüzlerce kez tekrar ettikleri cümleleri bir kez daha tekrar ediyorlardı.
Willow ve Hunter bir hafta kala her gün sunum provası yaptıkları için gayet sakin bir şekilde sınıfı izliyorlardı.
Sarışın çocuğun aklındaysa çok başka şeyler dönüyordu. Proje onların vakit geçirmesinin sebebiydi ve bugün hatta birazdan biteceğini göz önünde bulundurursa bundan sonra ne olacaktı? Paten derbisi sayesinde takım arkadaşlarıydılar bu muhtemelen yine birlikte vakit geçirmelerini sağlayacak. Kaptan ve oyuncu arasında duygussl ilişki olması mümkün olur muydu? Etik saçmalıklar vesayre vesayre Willow buna takılır mıydı?
Belki en kısa zamanda duygularını itiraf etmesi gerekiyordur?
Düşüncelerini bölen şey profesörün sınıfa girmeseydi.
"Pekala çocuklar sırayla projelerinizi sunmanızı isteyeceğim. Liste sırasına göre başlıyoruz."
Kendilerinden öncekiler proje sunumlarının sonuna gelirken iki genç bakıştılar. Sıra onlara gelirken Hunter maketi aldı ve Willow'da bilgisayardan sunumunu tahtaya bağladı.
Son bir kez birbirlerine baktılar güven verircesine ve sunuma başladılar.
.
.
.Sunumdan en yüksek notu kılpayı kaçırarak ikinci olmuşlardı. Bu iki gence yeter de artardı. Sarışın çocuk maketi dolabına kaldırdıktan sonra öğlen yemeği için yemekhaneye gitti. Hamburger ve soğuk çayını alıp boş bir masa bulmak için yemekhaneye kısa bir bakış attı.
"Hey Hunter burdayız!"
İsmini duymasıyla kaşlarını çatıp kimin ona seslendiğini bulmaya çalıştı. Saniyesinde koyu tenli ve koyu saçlı çılgın kızla göz göze geldi. Luz ayağa kalkmış hızlı hızlı el sallayıp onu masalarına çağırıyordu.
Sarı gözlüklü kızın da o masada olduğunu görünce elinde tepsiyle masaya yöneldi lakin aniden ayağına dolanan bir şeyler yüzünden kendini ve tepsisini yerde buldu.
Ayağına dolanan şey bir başkasının ayağıydı. Koyu pembe saçlı bir şey.
Boscha kahkahalarla Hunter'a gülerken çocuk sakince ayağa kalktı düz bir şekilde aptal kızın korkunç kahkahalarının bitmesini bekledi. Bu sırada yemekhane sessizleşmiş herkes neler olacağını merak ederek ikiliye bakıyordu.
Boscha gülmeyi kestikten sonra konuştu "Ne o? Belalı Deamone yürümeyi mi unuttu?"
Hunter aynı ifadeyle kız bakmayı sürdürdü. Bu kızın amacı neydi? Ee yemekhanede ona çelme taktı sonra? Ne oldu şimdi?
"Dilini de yutmuş. Eziklerle takılmanın etkisi olsa gerek."
"Hey-"
"Karışma Luz," Ela gözlü oğlan kıza bakmadan onu susturdu ve karşısındakine yönelerek devam etti "Eline ne geçti? Bana çelme taktın ve düştüm. Yemeğim hala tepside sağlam, ben de. Hareket bile etmememe rağmen benden korkuyorsun söylesene bu aptal cesaret gösterisi sana ne kattı?" Kollarını kavuşturarak beklerken koyu pembe saçlı kız bocaladı konuşmak için ağzı açılıp geri kapandı.
"Ezik diye nitelendirdiğin o insanlar senden her anlamda daha üstünler. Bunun farkına var. Sen bana cevap vermeye korkan egoist bir pisliksin Boscha." Göz devirerek tepsisini yerden aldı ve arkadaşlarının masasına doğru yürüdü.
Arkadaş...
Aklından geçen kelimeyle hafifçe tebessüm etti ve boştaki sandalyeye oturdu.
Yemekhane az önceki olayı hızla atlatıp günlük uğultusuyla dolduğu sırada çocuk hamburgerinden bir ısırık aldı.
Gus "Dostum bu çok havalıydı. Birinin ona haddini bildirmesi gerekiyordu."
Amity "Gus haklı ancak o kızın bu kadar ağır bir şeyi anlayacak aklı olduğundan şüpheliyim. Emin olun sandığınızdan daha aptal bi sürtük."
Luz ise Hunter'ın omzuna hafif bir yumruk attı "İşte dost gibi dost. Ama bir dahakine ona ben ağzının payı vermek istiyorum."
Willow ise yemeğiyle oynarken hiçbir şey söylemedi. Bu Hunter'ın dikkatini çekti. Normalde bu tür şeyleri merak etmez, sormazdı ama uzun bir süredir hiçbir şey normal değildi. Baş başa olduklarında bunu sormayı aklına not etti.
Öğlen yemeklerini yedikten sonra klasik bir 'dersin ne?' faslı yaşandı. Luz ona dersini sorduğunda Hunter omuz silkelek ileri matematik olduğunu söyledi.
Karşılığında kahve saçlı kız öğürdü.
Şans mıdır bilinmez ama dersi Amity ile ortaktı ve onların geleneklerine göre birden kendini derse lila saçlı kızla giderken buldu.
Yeşil gözlü kızın ise dersi edebiyattı. Kitap okumayı çok sevmese de şiirleri seviyordu bu yüzden edebiyat dersi onun için eğlenceli geçen sayılı derslerdendi.
Okul çıkışında paten derbisi antrenmanı olduğu için takım spor salonunda buluştu. İlk maç bu cumartesiydi. Hunter'ın oynayacağı ilk resmi maçtı ve bu son provaları oluyordu.
Sorunsuz bir şekilde antrenmanı bitirdiklerinde evlere dağıldılar.
"Hey Küçük Prens, bu surat ne böyle?" Eve geldiğinde vasisi sordu.
"Hiçbir şey." Diyerek odasına geçti. Patenlerini kenara bıraktı ve dağılmış odasına bir göz attı. Temizlik düşüncelerinden kurtulmanın en kolay yoluydu, değil mi?
Kollarını sıvayıp (sadece gösteriş) işe koyuldu.
Poğaça yanaklı kız balkonda bitkileriyle ilgilenmeyi bitirdiğinde yarım bıraktığı kitabı eline aldı. Cumartesi günkü maç için heyecanlıydı kazanırlarsa çeyrek finale çıkacaklardı. Rakipleri iyiydi... gerçekten çetin bir takımdı ve bu genç kızın heyecanlanmasına sebep oluyordu.
Ya da tek sebep bu değildi.
Hunter Deamone tam anlamıyla bütün bir gün aklını kurcalıyordu. Proje bitmiş olsa da onlar hala takım arkadaşlarıydı bir de yemekhanede olan olaydan sonra Hunter onları arkadaş olarak kabullenmişti.
Muhtemelen?
Belki maçtan önce hep birlikte film gecesi yaparlardı. Bu tür planları genellikle Luz ayarlardı ama bu sefer kendisi de yapabilirdi. Babalarından izin aldı ve tek tek herkesi aradı. Luz heyecanla bunun nasıl kendi aklına gelmediğini söyledi. Amity o evden bir geceliğine kaçabilmenin mutluluğuyla hevesle kabul etti. Gus inekçe bir bilim kurgu filmi seçip getireceğini söyleyerek suratına kapattı. Son olarak sarışın çocuk kalmıştı. Aramakla mesaj atma arasında kaldı sonra ani bir kararla ara tuşuna basıp beklemeye başladı.
Çalıyor...
Çalıyor...
Çalıyor...
"Hunter Deamone, daha sonra arayın." Telesekreter sesiyle oflayıp telefonu kapattı ve ne olur ne olmaz diyerekten mesaj attı.
Willow: Hey Hunter.
Willow: Bu cuma bizimkilerle film gecesi yapıyoruz.
Willow: Gelmek ister misin?
♤♤♤
Merhabalarrr!!!
Nasılsınız?
Geç gelen kısa bölüm için özür dilerim. Yks sürecinde olduğum için aktif olsam da kurgulara devam edemedim. Bu hafta sonu sınav varrr...
Sınavdan sonra daha da aktif olacağım bu kurgu için de bir kaç fikrim var çok bekletmek istemediğim için hemen atıyorum bölümü.
SEVİLİYORSUNUZZZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huntlow / Lise AU
FanfictionBütün lisenin emin olduğu bir şey Hunter Deamone'nin gerçekten belalı biri olduğuydu. Bu fikre Paten Derbisi lideri Willow Park sonuna kadar katılıyordu. Ama Hunter ile bir projede eşleştikten sonra belki de fikri değişir.