{Yazardan notlar!
Öncelikle yazı stilleri hakkında. Sesli konuşmaları konuşma çizgisiyle belirtiyorum zaten.
Cameron'un düşünceleri kalın ve italik, Audrey'in düşünceleri normal ve italik. Bazen vurgulamak istediğim rastgele sözcükleri de normal ve italik yapıyorum.
Ayrıca, önceki bölümlere yeniden göz atmanızı öneririm! Hem uzun zamandır yeni bölüm atmadığım için, hem de birkaç ayrıntıyı değiştirdiğim için. (21.01.2024)
Yazardan notlar bitti! }
Küçükken bir ara ağır hastalanmıştım. Cameron bütün gün beni rahat bırakmamıştı, birlikte bir sürü saçma sohbet etmiştik.
Basketbol topu şeklindeki yastığı poşetinden çıkarıp tekrar inceledim. Sonra Fiona'ya baktım.
—Böyle bir şeyi olmadığından emin miyiz?
Fiona telefonuna bakarken dalgın dalgın başını salladı. İç çekerek yastığı poşete soktum yeniden.
Fiona Darryl'e ünlü basketbolcularla ilgili bir kitap almıştı. Darryl basketbol sevgisinin yanında kitap okumaya da bayılırdı çünkü.
Kahve içecek misiniz? Bilmem.
Fiona'yı dirseğimle dürtükledim.
—Bir şeyler içelim mi?
Fiona derhal telefonunu kaldırarak gözlerini bana dikti, kocaman sırıtıyordu.
—Kahve?
Güldüm.
Kahve!!!!!
—Aynen.
Neşeyle önden koşan Fiona'nın peşinden alışveriş merkezinin giriş katındaki kafelerden hep gittiğimize girerken etrafıma bakındım.
Latte içelim! Henüz karar vermedim.
Ben karar verdim işte! Latte!
Dudaklarımı büzdüm, ardından Fiona'ya yanaşarak:
—Ben latte içeceğim,
dedim. Başını salladı ve düşünceli bir yüz ifadesiyle tezgahın arkasındaki duvara sabitlenmiş menüye baktı.
—Ben de latte alayım o zaman.
Kahvelerimizi alıp kimsenin olmadığı bir köşeye çekildik. Fiona sıcak kahvesini yudumlamaya koyulurken kahvenin biraz olsun soğuması için ellerimi karton bardağın etrafına sarıp dalgın dalgın üzerindeki desenlere bakarak bekledim.
Çok sessiz. Gayet iyiydi sen konuşana kadar.
'Cık'ladı.
Sessizlikten hoşlanırım. Cameron'un bozmaya karar vermediği zamanlarda sessizlik benliğimi dolduruyor ve beni rahatlatıyor. Ancak Cameron bunu anlamıyor. Tabii ki anlamıyor. Aptalın teki.
Hey. Ne oldu?
Ayıp olmuyor mu?
Karşılık vermemeyi tercih ettim, düşüncelerimi tekrardan kahveme yönlendirerek.
Fiona beni dürtükleyince hafifçe irkildim. Kolunu boynumun etrafına sarıp kafamı kendi kafasının dibine çekti daha önce yaptığı gibi. Sessiz, çoğu zaman da komik bulduğum bakışlarının yönelmiş olduğu yöne döndüm yüzümü.
Darryl! Buraya geliyordu! Gülümsüyordu ve yanında arkadaşları yoktu!
Nefes almayı düşünmeme fırsat vermeyecek kadar kısa bir sürede hediye yastığın olduğu poşetin üzerindeki 'BASKETT' yazısını görürse neler olacağını düşünmeyi başardım ve poşet uçarcasına oturduğumuz koltuğun altına tıkıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cameron
Teen FictionBir bedende iki kişi, fazla değil mi? Audrey 16 yaşında liseli bir genç kız. Diğer kızlar gibi kitaplardan, müzikten ve yalnız kalmaktan hoşlanıyor. Ama hiçbir zaman gerçekten yalnız değil. Aklındaki o ses küçüklüğünden beri onu bırakmıyor... - 'Ah...