Okul bitiş zili çalmadan öğrencilerin bahçe dışına adım dahi atması yasak idi. Son dersleri boş olan öğrencilerin hepsi lisenin bahçesinde oturuyor ya da kaçmak için uğraşıyorlardı. Okul güvenliği iri yarı Hodor, bahçe kapısı önünde bir duvar gibiydi. Yalakalıkta ustalık belgesi olan bazı öğrencilerin ona dil dökmesini dinliyordu. Hodor yarım akıllı bir adamdı ancak işinde ne kadar disiplinli olduğunu Müdür Tyrion çok iyi bilirdi. Bu yüzden onu güvenlik görevlisi olarak seçmişti.
Şimdiye kadar hiçbir öğrenci Hodor'u ve onun kapı gibi engel olan gövdesini aşamamıştı.
Hodor'u asla geçemeyeceğini bilenler ise çimlerin üzerine yayılmıştı. Şarkı söyleyen bir öğrenciyi dinliyorlardı. Sansa son teneffüste Alicent'ın saç maşasını kullanarak kızıl saçlarına yoğun dalgalar vermişti ve şimdi de güneşin altında saçlarını savuruyor, Jon'dan hak ettiği iltifatları almayı düşlüyordu. Alicent onunla alay edip rujunu tazelemekle meşguldü. Gümüş saçlı Rhaenyra ise asık suratı ile yeşil çimleri yoluyordu. Martell kızları ise cezaya kaldıkları için ortada yoktu.
"Ben lokantadan sandviç ve tatlı bir şeyler alırım. Sinemada para verip o berbat atıştırmalıklardan yemeyiz."
Alicent rujunun kapağını kapattı ve çantasına attı. "En son aldığım mısır yüzünden zehirlenmiştim. İçeri gizli gizli yemek sokmamız en doğrusu."
Kızların okul sonrası sinemaya gitme planları vardı. Ancak Rhaenyra onlara bir şeyi söylemeyi unutmuştu. Hemen elindeki çimleri silkeledi ve sırıtmaya başladı.
"Şey, aslında ben gelemeyeceğim."
Sansa ve Alicent kaşlarını çatmıştı.
"Ne demek gelemiyorsun?" diye sordu Alicent. Ağzındaki sakızı şişirmekten vazgeçmişti. "Bir ay önce bugün için plan yapmıştık. 90'lar filmlerini ayda bir gösterime sokuyorlar, Rhaenyra!"
"Ve bu ayın filmi Yetenekli Bay Ripley! Asla kaçıramazsın, Rhaenyra!" diye ekledi Sansa. Şaşkındı. Rhaenyra ve ayda bir gelen klasik film pazartesileri bütünleşmiş gibiydi. Kızları da buna yine Rhaenyra alıştırmıştı.
"Biliyorum, biliyorum. Ama şey..."
Rhaenyra lafını edemeden Alicent'ın abartılı tepkisi sürüyordu.
"Bu filmi sinemada izlemek için bir aydır bekliyoruz. Unuttun mu? Jude Law'ın poposu ve dev ekran." diyen Alicent'ın dikkat çektiği nokta üçünü de regli dönemindeki sıkıntıya doğru sürüklüyordu. Sansa ellerini yelpaze gibi kullandı ve serinlemeye çalıştı.
"Küvetteki Jude Law'ı ve gözlüklü Matt Damon'u ben de dev ekranda izlemek istiyorum ama gelemem." dedi Rhaenyra. Kızlar sinirden çığlık atmadan önce sebebini açıkladı.
"Akşam yemeği için amcam Daemon bize geliyor. Evde olmalıyım. Babam yine korkunç yemekler yapmasın diye ona engel olacağım."
Kızların ifadesi birden değişti. Sansa bahaneyi geçerli bulmuştu. Alicent'ın ise ağzı açılmıştı, gözleri parlamaya ve görünmez kalpler saçmaya başladı.
"Daemon mu geliyor?"
Arkadaşının hafif meşrep yüzünden ne düşündüğünü anlayan Rhaenyra kaşlarını çattı. "Aklından geçirme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
modern westeros story • hotd/got
Fanfiction"Günümüzde ejderha diye bir şey yoktur." dedi Ned Stark. Kendinden oldukça emin konuşuyordu. Önündeki yanmış krepleri müşterinin tabağına bir lapa yulafla aynı anda atarken, o gümüş saçlı aileye karşı haz etmediği fikirlere sahipti. Özellikle de ejd...