Rhaenyra evine girdiğinde, mutfaktan gelen sesleri duydu. Mutfak lavabosu açıktı ve babasının ağlama sesleri ona ulaşıyordu. Genç kız ayakları ucunda ilerledi ve başını mutfak kapısından içeri uzatarak neler olduğuna baktı.
Daemon lavabonun önünde tabakları köpürtüp durulamakla çok meşguldü. Abisinin pembe önlüğünü giyinmiş ve yine pembe olan bulaşık eldivenlerini takmıştı.
Viserys ise tezgahta oturuyordu, hem ağlıyor hem de elindeki peçeteleri bir güzel ıslatırken eski karısı Aemma ile ilgili bir anısını anlatıyordu. Kalçasını lavabodan taşan su ıslatıyordu ancak Viserys, göz yaşları ile ilgiliydi. Zaten götünü dert ettiği hiç olmamıştı.
"Ağlamayı keser misin, Viserys?" diye soran Daemon, son duruladığı tabağı kenara bırakırken sıkıntıyla üflemişti. Geldiğinden beri abisinin zırlamasını dinliyordu. "Aemma gideli çok oldu."
"Ama kalbim hâlâ ona ait!" Viserys'in dramatik yanıtı yüzünden kardeşinin gözleri devrildi.
"Arada bir yanıma uğra diyorum sana. Dünyada başka kadınlar da var." dedi Daemon. Eve gelir gelmez klâsik hali kapının önünde kalmıştı sanki. Siyah pantolonunun sardığı kalçasını ıslak tezgaha yasladı ve eldivenlerini teker teker çıkartırken umutsuzca Viserys'e bakmaya devam etti. "Birkaçı seninle ilgilense aklın yerine gelir. Aemma'yı unut artık!"
"O güzel gözlerini nasıl unutabilirim? Mükemmel kahkahasını. Çöpü dışarı çıkartmadığım zaman poşeti kafama atışını çok özledim!"
Daemon bıkkın ifadesini koruyordu.
"Akşamları Graham Norton Show olduğu vakit tüm bulaşıkları benim üzerime yıkardı. Tabakta leke kalırsa çok kızardı. Bir keresinde yağlı tavayı unutmuştum, ceza olsun diye evden atmıştı beni."
"Ne mükemmel kadın ama!" diyerek ciddi sesiyle alay etti Daemon. Abisi belki sesini keser diye beklemişti ama Viserys, burnunu sümkürdükten bir saniye sonra devam ediyordu.
"Çayını yanlış yaptım diye iki hafta beni koltukta yatırmıştı."
"Seninle on altı yıl nasıl evli kaldı acaba?" Daemon artık dinlemekten ziyade kendi kendine soru sormanın derdine düşmüştü. Ama Viserys ani bir hamleyle, ağlayarak kardeşinin omzuna yaslandı. Daemon'un pahalı siyah tişörtünü ıslatıyordu.
"Yıldönümümüzde kız arkadaşları ile Maldivler tatiline çıkıp bana oradan fotoğraflar atıyordu. Çok düşünceli kadındı, Daemon."
"Adeta cennetten düşmüş bir melekti, aynen." diye mırıldandı Daemon. Bir yandan da abisini tezgahtan indirme derdindeydi. Viserys ona sarılmıştı ve ağlamaya ara vermeden kardeşi için yük olmaya devam ediyordu.
"Ateşim çıktığında beni buzdolabına koymuştu ki hemen iyileşeyim." dedi Viserys. Yere atladı ama asalak gibi kardeşine yapışmıştı.
"Tabuta koymadığı için şanslıyız."
"O her konuyu düşünürdü, Daemon! Eğer kahraman bir dedektif olarak ölürsem, benim için mükemmel bir mezar taşı yaptıracaktı."
"Kiralık katil bile tutmuştur."
"Aynı tıraş bıçağını kullanırdık."
Daemon kusacak gibi oldu.
"Ruh eşin olmadığı için nereden bileceksin sen?" diye soran Viserys, son gözyaşlarını da Daemon'un en kaliteli kumaştan dikilmiş tişörtünü sildikten sonra ağlamaya son verdi. Başını kaldırıp terapiden çıkmış gibi sakinlikle nefes almıştı. "Harbiden, kız arkadaşın falan yok mu senin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
modern westeros story • hotd/got
Fanfiction"Günümüzde ejderha diye bir şey yoktur." dedi Ned Stark. Kendinden oldukça emin konuşuyordu. Önündeki yanmış krepleri müşterinin tabağına bir lapa yulafla aynı anda atarken, o gümüş saçlı aileye karşı haz etmediği fikirlere sahipti. Özellikle de ejd...